bizi güçlü yapan; yediklerimiz değil, hazmettiklerimizdir.
bizi zengin yapan; kazandıklarımız değil, muhafaza ettiklerimizdir.
bizi bilgili yapan; okuduklarımız değil, kafamıza yerleştirdiklerimizdir. *
bir şarkı sözü var harun kolçak yorumluyor yanılmıyorsam "seni sen olduğun için çok seviyorum" idi yine yanılmıyorsam.
öyle işte hatasıyla, sevabıyla, bokuyla, püsürüğüyle seversin bir kişiyi "o"nu "o" yaptığı içindir. empatik bakınca böyle.
bir de çok fena darbe yediğiniz insan vardır artık ağzıyla kuş tutsa yaranamaz "o" da "o"dur işte. antipatik bakınca da böyle.
"hayat çok garip ya" diyesim geldi... hatta dedim bile... hatta hatta vapurların falan canı cehenneme
dilini bilmediğimiz insanlarla, sadece biz konuşmaya çalışırız, hem de bağırarak. *
aynı durum telefon içinde geçerlidir. dilini bilelim bilmeyelim, hele ki birde uzun zamandır görüşmediğimiz biriyse bağıra bağıra konuştuğumuzda söylediklerimiz daha net anlaşılır zannederiz. Haa, bir de aradığımız numara bir kaç kere düşmediyse ya da meşgulse, nedense telefon numarasının son rakamı daha uzun tuşlanır ve bu durum ailede büyükten küçüğe geçer. *