bize nizam ı cedit ordusu lazım

entry8 galeri0
    1.
  1. değerli zaman gazetesi'nin, bir o kadar değerli ve bir o kadar mümtaz yazarı; mümtazer türköne beyefendi'nin; 29 ekim 2009 cumhuriyet bayramı tarihine uygun gördüğü köşe yazısının başlığıdır...

    okumak ve anlamak isteyenler için kaymak - http://www.zaman.com.tr/y...zami-cedit-ordusu-l%E2zim

    o orduyu kim kuracak veya kurmalı kısmısı eksik kalmış bir yazıdır... mümtaz insan'ın bu konuda kendisinde bulunduğu yazısından da anlaşılan; engin deneyimlerin zerrececiklerini bize sunmamış olmasını yadırgıyor ve kibarca kınıyoruz...

    köşe yazısı üzerine, istem dışı salgılanmış ve akmış olabilecek sıvılardan, malum grip virüsünü olası kapma ihtimalinden uzak durabilmek için; maske ve eldiven ile okunması salık verilmektedir...
    1 ...
  2. 2.
  3. ağızlara şeker şerbet bir köşe yazısıdır.

    türk halkının büyük bir kısmının fikir ve teatilerini gazete köşesine aktarmıştır. allah ondan razı olsun.
    3 ...
  4. 3.
  5. Mevzu bahis yazının değerlendirmesi için buyrun:

    Not: Parantez içi yazılar değerlendirmedir!

    Bize Nizam-ı Cedit Ordusu lâzım...

    Hiç kimsenin, askerimizin kahramanlığından şüphesi olamaz. Kahramanlık, bir daha geri dönmeyi düşünmeden ileri atılmaksa eğer, bizim askerimiz dünyaya bu cesaretini defalarca göstermiştir. (gördüğümüz üzere bir hakkı teslim ediyor, göz bebeğimiz askerlerimize!)

    inancımız odur ki, eğer düşman bize savaş ilan etmişse, elimize silah alıp mukabele etmek farz-ı kifayedir. Şayet düşman hududumuzdan içeri girmişse, o zaman onu def etmek farz-ı ayındır. "Ya şehit ya gazi" olmak dışında çare kalmayınca, askerin kahramanlığı da elbette büyük olacaktır. (Burada anlayana, asker'in halk, halkın asker olduğunun altını çiziyor. Halkı ayrı, askeri ayrı düşünen conconlara mesaj var yani!)

    Ya ordumuz?

    Orada biraz durup düşünmemiz lâzım. Çünkü bu sorudan önce "hangi ordumuz?" diye sormamız gerekir. Sipahi Ordusu mu, Yeniçeri Ordusu mu, Nizam-ı Cedit Ordusu mu, Asakir-i Muhammediye mi veya Türk Silahlı Kuvvetleri mi? Tarih şanlı savaşlarımızı anlatıyor. Ama unutmayalım: Askerimiz her zaman aynı ordunun askeri değildi. (işte asıl vurucu nokta bu! az biraz kafasında zeka zerreleri bulunan bile burada "askeri sistem" eleştirisine girizgah arandığını anlar! Yani az sonra eleştirilecek olan rütbelisiyle - rütbesiziyle askerimiz değildir! tarihten bu yana değişik şekillerde "sistematize" edilmiş olan "askeri sistem"dir.)

    Adında "yeni" sıfatı olan Yeniçeri ordusu, Osmanlı Devleti'nin en eski ordusu idi. Zamanla bir çıkar şebekesine ve fesat ocağına dönüştü. Savaş meydanlarında hezimet üstüne hezimet yaşarken, iktidar mücadelesinde zaferler kazandı. Biraz zora gelince kazan kaldırıp, doğrudan yönetime el koydu. (bu tarihi gerçekliği inkar eden var mı? doğru olanı söylüyor ve "insan" unsurunun içinde bulunduğu her istemin zamanla frklılaşabileceğini, faydalı iken zararlı hale gelebileceğini belirtiyor!)

    Sultan III. Selim çareyi Nizam-ı Cedit adıyla yeni bir ordu kurmakta buldu. Napolyon'un Akka kuşatmasında başarılı olan bu yeni ordu, Yeniçerilerin gadrine uğradı. Hile, desise ve suret-i haktan görünen nümayişlerle ülke iç savaşın eşiğine getirildi ve yeni ordu dağıtıldı. 20 yıl kadar sonra tekrar kurulan yeni ordu, bu sefer Yeniçeri ordusunu topa tutarak ortadan kaldırdı. 1826'da aynı devletin içinde iki Türk ordusunun karşı karşıya geldiğini ve birinin diğerini imha ettiğini unutmamalıyız. (unutmamalı birileri! kendilerini yegane zannetmmeli! zira cunta planları hazırlayan da aynı sistemin içinde, cuntayı ihbar edengüzel insan'da!)

    Ve tarihimizin bu olayı "vak'a-yı hayriyye" (hayırlı olay) olarak kaydettiğini de...

    (sanırsam buraya kadar askeri tarihimizin kısa, öz ve ibretlik geçmişi açık ve net bir şekilde, çarpıtılmadan aktarıldı! şimdi gelelim günümüze:) "irtica belgesi" bir işaret fişeği oldu ve karanlık köşeler aydınlandı. Kendi halkına, ülkesine ve hatta kendi mensuplarına karşı komplolar, entrikalar çeviren bir fesat ocağı ile karşı karşıyayız. (var mı hala inkar eden? kardeşim 4 resmi kurum onaylamadı mı bu belgeyi? şimdi ıslak imzalısı ortaya çıkmadı mı? belge de ve belgenin aslını gönderen mektupta herşey net değil mi? devam edelim:) 1807'de Yeniçeri ordusunda bile kimsenin aklına gelmeyecek türden desiseler bunlar.

    Temel sorunumuz bu fesat üretme işinin ne ölçüde emir-komuta zinciri içinde yapıldığını, bütünüyle kurumsal kimliğin bu işteki rolünü tespit etmek. Tamam, cuntacıları ordudan ayıklayalım; ya fesat ve komplo üreten kurumsal hiyerarşi ve yapı ne olacak? Fesat üretmek Yeniçeri ordusunda, Kabakçı Mustafa gibi birkaç düzenbazın işiydi. Bugün ise, kurumsal yapı içine yerleşmiş bir fesat merkezi yok mu? Gazi Fincan, "Ordu, Doğu Perinçek, Yalçın Küçük, Ergenekon sanıkları, Abdullah Öcalan, Deniz Baykal, Canan Arıtman'dan oluşur" derken gözümüzden kaçan bir "kurumsal kimliği" hatırlatmıyor mu? (burada görüldüğü üzere bu şer ağacının köklerine inilmesi gerektiği belirtiliyor -ki sanırım şuurlu her türk bu beklentidedir.)

    Ordunun varlık gerekçesi güvenliği sağlamaktır. (değil mi?) Vatandaşlarını suç işleyerek tezgâha düşüren bir ordu ile bir ülkenin güvenliği sağlanabilir mi? (sizce?, dağlıca, aktütün, bombalanan kitap evi...ast subaylar) Karargâh merkezinde geniş çaplı komplolar, provokasyonlar tezgâhlayabilen bir ordunuz varken "demokratik açılım" yürütebilir ve etnik sorununuzu çözebilir misiniz? Ergenekon sanıklarını kurtarmak için operasyonlar planlayan askerlerinizle hukukunu koruyabilir misiniz? (bkz: irticayla mücadele eylem planı)

    "Gerçek" olduğu ortaya çıkan belge, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vatanı ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne karşı, bugüne kadar ortaya çıkartılmış en ciddi tehdidin Türk Silahlı Kuvvetleri'nin içinden geldiğini gösteriyor. (bkz: cuntacıları ihbar eden mektup) Bu tehdidin ortadan kalkması için cuntacıların ordudan ayıklanması yetmez. Bu belgenin hazırlanması emrini veren Genelkurmay ikinci Başkanı'nın başında bulunduğu hiyerarşinin tamamının görevden alınması da yetmez. Hatta ve hatta, bu kurumsal yapıyı sürdürebilmek ve skandalı örtbas etmek için kendi itibarını riske eden Genelkurmay Başkanı'nın istifa etmesi bile bu tehdidi ortadan kaldırmaz. (el hak doğru değil mi?)

    Türk askerinin şerefini, ülkemizin güvenliğini, Türkiye'nin birliğini, halkın hukukunu, devletin bekasını koruyabilmek için bu "kurumsal yapı"ya son vermemiz ve yeni bir ordu kurmamız lâzım.

    Bizim bir Nizam-ı Cedit ordusuna ihtiyacımız var. (doğru söze ne denir?)
    4 ...
  6. 4.
  7. bize halife lazım önermesinin öncülü olan görüş.

    --Vatandaşlarını suç işleyerek tezgâha düşüren bir ordu...--

    yanılmıyorsam bu ifade sakıncalı ve g.te girebilecek düzeyde bir şemsiyeye karşılık geliyor.29 ekim gününde böyle bir ifade kullanılabiliyor ve desteklenebiliyorsa zannımca koskocaman bir g.t ile karşı karşıyayız.
    0 ...
  8. 5.
  9. alkışları sonuna kadar hakeden bir köşe yazısıdır. hala cuntacıları alkışlayanlara çok güzel bir cevap niteiğindedir. *
    1 ...
  10. 6.
  11. (bkz: sanırım tek eksiğiniz barack tı)

    daha neyin ne olduğunu bilmeyen, tarihsel özürlü, fetoş tarikatına mensup, cemaat g.tü yalayıcı yobaz zihniyet tarafından ortaya atılan ve aynı zihniyetin ayakta alkışladığı, yaran fıkralar babında bir yazıdır.

    yeniçeri ocağından sonra kurulan tüm askeri birlikler, avrupa'dan binbir rica ve yalanmayla kurulmuş onların lojistik ve subay desteği ile eğitilmiştir. nizam-ı cedit ordusu da buna bir örnek teşkil eder. mısır'da fransızlarla yapılan savaştan sonra acaba neden kaldırılma gereği duyuldu ? madem istikrar abidesi, koydu mu oturtan bir orduydu da. komik insanların, komik fikirleri adı altında sunulan bir diğer deli sıçması pardon saçması.

    bize nizam-ı cedit ordusu değil, size çakmak lazım. elektrikler kesilince, ampul yerine aydınlanabilmeniz açısından.
    3 ...
  12. 7.
  13. 8.
  14. doğru sölemiş aslında türk ordusu bir pkk yı bile bitiremedi. zamanında yeniçeri ocağı da aynı durumda imiş. ordu da köklü bi ıslahat yapılması şart.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük