mevcut iktidarın komikliği ve acizliği hakkında muhteşem bir yazı.
milliyet gazetesi. melih aşık. 11 Şubat 2012.
Bilinen hikâyedir... Avukat savunacağı sanıkla dava öncesi anlaşmış... Yargıç ne sorarsa sanık aptal taklidi yapacak sadece "lolo" diyecekmiş... Mahkeme süreci gayet başarılı yürümüş. Sanık her soruya "lolo" diye cevap vermiş. Dava kazanılmış... Sıra gelmiş vekâlet ücretinin tahsiline avukat parasını isteyince sanığın cevabı aynı olmuş "Lolo"...
Avukatın o andaki "Bize de mi lolo" sözü tarihe geçmiş...
Özel yetkili mahkemeler dört yıldır polisin getirdiği malzemeyle iddianame hazırlıyor, tutuklama kararı veriyor, hapisler gazeteci, aydın, general doldu... Başbakan bu uygulamalardan rahatsız olmadığı gibi her fırsatta savcıların iddialarını destekliyor... Fakat ucu Başbakan'ın atadığı ve özel görevlendirdiği MiT Başkanı Fidan'a gelince iş değişti: "Bize de mi lolo" oldu.
Hakan Fidan'ın ifadesi için önce "Başbakan'ın izni gerekli" denildi...
Sonradan anlaşıldı ki o eski yasa... 2004 yılında çıkarılan yeni yasaya göre Fidan’ın ifade vermeye gitmesi gerekli...
Başbakan bunun üzerine çözümü MiT yasasına bir madde ekletmekte buldu. Bu amaçla alelacele hazırlanan "kişiye özel yasa" teklifi salı günü Adalet Komisyonu'nda görüşülecek. Böylece Fidan savcıların elinden kurtarılacak...
Ancak "rakip güç"ün gerilemeye niyeti yok. O da savcılığın Fidan dışında kalan MiT’çiler hakkında yakalama kararı çıkarmasından anlaşılıyor... Anlaşılan bu güç kavgası sürecek...
Yeni ceza yasası, özel yetkili mahkemeler ve HSYK'nın iktidara bağlanmasıyla yargı ülkenin en büyük yarası haline geldi. Gazetelere bakın... Baş sayfalar yargı tartışmalarıyla dolu... Bir ülkede yargıya saygı biterse demokrasi de biter... O noktaya geldik...