büyük tarihi olaylara ev sahipliği yapan bir devlettir. bazı olaylara dayanamayıp 2 ye bölünmüş ve sonunda tek e düşmüştür. sonlarını fatih sultan mehmet ile bulmaları iyiydi. çünkü istanbulu fethettiğinde herkese gidebilirsiniz diyecek kadar asil bir padişah tarafından sonlarını buldular. istese doğrardı hepsini.
hristiyan bir ülke olmakla beraber, hritiyanlığın işbirliği yaptığı helen kültürünün devlet ve toplum hayatında baskın olduğu bir imparatorluktur. imparatorluk ne kadar eskirse o kadar helen dili yaygın hale gelmiştir.
ayrıca, fransızlardan etkilenerek kendilerine bizans diyoruz. kendileri kendilerine batı roma varken doğu roma, batı roma yıkıldıktan sonra ise direkt roma imparatorluğu diyorlardı. diğer milletler doğu roma diyorlar.
Aeo2 de; baraka ve okçu birliklerinin %25 daha ucuz olduğu ülkedir. Bu durum bizans'ta komünizmin temelleri atıldığı kanısı uyandırır insanda. Skirmish ve halberdier birlikleri %25 daha ucuzdur. Komünist bir arkadaşın bayıla bayıla seçeceği savunma ülkesidir.
asıl adı doğu roma imparatorluğu olan ancak rönsans tarihçilerinin verdiği adla "bizans" devletidir. doğu ile batı arasında tarihin birçok evresinde karşımıza çıkmıştır. göktürklerden başlayarak osmanlıya kadar türklerle ilişki içerisinde olmuştur. latinlerle karıştırılmamalıdır. haçlı seferleri başladığında, bizans halkı latin askerlerini barbar olarak, askerlerde bizans halkını kibar(olumsuz bir manada)diye nitelendirmişlerdir. selçuklu sultanı 1.haçlı seferi sonunda geri çekilirken şehri latinlere değil bizans'a teslim etmiştir. böylece gelişmiş iznik şehrini yağmalanmaktan kurtarmıştır.
doğru ismi aslında doğu roma imparatorluğu olan devlet.
395 yılında Roma'nın fiiliyette olan bölünmüşlüğünün, resmiyete de dökülmesiyle tarih sahnesine çıkmıştır. Uzun yıllar boyunca, Roma'nın varisi oldukları iddiasıyla, eski Roma topraklarını ele geçirmeye çalışmışlar ve VI. yy'da yaşamış olan Justinyen zamanında da bunu bir nebze de olsa başarmışlardır. Jüstinyen zamanında, imparatorluk sınırları ispanya sahillerine kadar uzanmaktaydı. Daha sonra ise, devlet giderek gerilemişse de 1453 yılına kadar, diplomatik başarıları sayesinde varlıklarını korumuşlardır.
Devlet yöneticileri, esasen Romalı olmalarına rağmen, daha sonra baskın kültür olan Yunan kültürünün tesiri altında kalarak Yunanlılaşmış ve bir Yunan kilisesi olan istanbul Patrikliğinin önderi konumuna gelmiştir. Buna benzer birşeyin bizim tarihimizde de olduğunu görürürüz: Esasen Moğol kökenli olan, Altınordu ve Çağatay devletleri de tarihçilerimizce Türk olarak kabul görür, hatta Çağataylar öylesine bizdendir ki, Türkçe'nin içinde Çağatay kolu bile vardır.
el birliği ile bir cok kalintisi ve sehr-i istanbuldaki hipodromunu tarumar eyleyip el birliği red etmeye calistiğimiz ammavelakin kalintilari ile bize bir dönemler var oldugunu animsatan dogu roma imparatorlugunun ismidir. kendisi sanilanin aksine 1453 yilinda tamamiyla yok olmamiştir. ardin gelen ve devamini saglayan 1trabzon rum imparatorlugu olsun selanik tekfur olsun devam etmiş fakat bir kaç zaman daha dayandikan sonra bu devletler tarihe gömülmüştür.
iskender'in imparatorlugunun ve roma'nin devamı olan bu devletin etkileri hala günümüzde sürmekte ve simdi ki istanbulda süregelen bazi kurumlari kökeni bu devletten dogmaktadir.
osmanlı imparatorluğu'nun devlet idaresinden tutun, askeri ve stratejik politikalarına, kültür hayatından tutun, idari yapılanmaya pek çok yaşamsal öğretisini borçlu olduğu dünyanın en uzun süre ayakta kalan devletlerinden biri.
Batı emperyal diplomasi anlayışının kökleri Bizans diplomasisine dayanmaktadır. Bizans imparatoru Anastasios'un 515 yılında "imparatorluğun menfaati için imparatorun yalan söyleyebileceği ve yeminini bozabileceği" ni söylemesi, günümüzde batılı emperyalist ülke liderlerinin Ortadoğu'da ve diğer bazı bölgelerdeki uygulamalarında da görülmektedir. 1953 te Musaddik a, 1973 te Allende'ye karşı yürütülen yıkıcı faaliyetlere 1980 li yıllarda bazı Latin Amerika ülkeleri de dahil edilmişti. *
islam kültürünü ve müslümanları yüzyıllar boyu derinden etkilemiş devlettir bizans. doğulu batıdır bizans. romanın çocuğudur, ama babası belli değildir. babaları arasında en meşhuru iskenderin helenden* olma oğludur. bir mısır bir mezopotamya bir iyonya bir suriye hepsi bu kültüre katkıda bulunmuş güzide kardeşlerimizdir.
böyle bir harmanın müslümanları etkilemiş olmasında şaşılacak bi sey yoktur.* ne de olsa peygamberden sonraki ilk yüzyılın sonunda bu insanlar islam bayrağının altında toplananlar arasında çoğunluğu oluşturuyordu. bu noktada ayrı bir başlık hakeden bir noktaya vurgu yapma ihtiyacı hissediyorum. islam ve islam kültürü ayrımı. islam kişinindir, ama tektir. herkesin kendi dini olduğu gibi, bir yandan da yalnızca allahın dinidir. kültürse allahin dini olan islamdan ziyade insanlarin dini olan islamin etrafinda sekillemdigi icin, insnalarin etkilesim icinde oldugu bircok unsurdan da etkilenir. bu baglamda islam kulturu, hellenistik kulturun devamidir tadinda yorumlar isabetli olmayacagi gibi, islam tek basina ve sifirdan bir medeniyet kurdu demek de yanlis olacaktir.
evet, bizans imparatorlugu, her imparatorluk gibi cok kulturluydu, ama ortak bir kultur mutlaka ki vardi. siyasi ve ticari aglar bu ortak kulturun olusmasina buyuk oranda katkida bulunyordu.
bizans, hristiyanligi benimseyerek hristiyanligi da buyuk oranda degistirmis imparatorluktur. hristiyanlik bu donemde helenistik donemin onemli akimlarindan neo-platonizmden, mankeizmden, paganizmden, vs. buyuk olcude etkilenerek deformasyona ugramis ancak en azindan politik ve populer manada egemen olmayi da basarmistir. boyle bir arkaplanin uzerine islam ordulari bu topraklari fethettiginde, politik manada imparatorluk kulturunden, sosyal manada pagan kokulu hristiyanliktan, felsefi manada iskenderiye ekolunden bittabii buyuk olcude etkilenmistir. ama sonunda hakim olan islam kulturu olmustur. bu surecin tarafsiz ve basarili bir incelemesine rastlamak ne yazik ki cok zordur. belki ibn-i haldun mukaddime'sinde bu konuyu da ele aliyordur.*
