hakim tarih anlayışının, türk eğitim-öğretim sisteminde uyguladığı milliyetçi yöntemin bir göstergesi.
ilk okuldan başlayarak yüksek öğretimde de devam ettirilen, hatta tarih ilmiyle uğraşanlarında desteklediği görüş.
beni biraz sinirlendirmektedir bu görüş aynı zamanda...
tarihsel bir gerçekliktir ki evet osmanlı devleti ya da "biz" olarak kastedilenler, selçuklular veya diğer anadolu türk beylikleri, geçmişten bugüne büyük askeri harekatlar içerisinde bulunmuşuz. buraya kadar sorun yok..
ancak fetih olarak adı geçen eylem, türk ve müslüman devletlerde islami bir terim olarak algılanmaktadır. bu terim islamın ve türk töresinin gereğinin "ele geçirilen" ülkelerde yerine getirilmesi zorunluluğunu da dikte eden bir terimdir.
türk ve müslüman milletler olarak "ele geçirilen" ülkelere götürdüğümüz sistem ve toplumsal yapıyla övünmemiz de ortak bir bilince sahip olduğumuzu ve bu tarihsel şuur * içerisinde hareket etiğimizin bir göstergesidir.
osmanlı devletinin sahip olduğu geniş coğrafyada dönemin imparatorluklarından oldukça farklı ve daha yaşanılır bir devlet yapısını temsil ettiğini ve yaydığını da tartışarak da olsa kabul edebilirim.
ancak ortada bir askeri harekat varken, iki ya da daha fazla ülkenin ordusu birbiriyle çarpışırken, kendi topraklarına büyük bir şiddet eyleminin sonucunda gelen ülkenin getirdiği kurallara uyma zorunluluğu hisseden halklar tarih sahnesinde yer almışken yapılan şeyin işgal olmadığını söylemeyin bana!
fetih kavramı taraflı bir kavramdır. biz fethederiz onlar işgal eder bu karşı taraf için de böyle olmuştur. ingilizler de kendi şanlı fetihlerinden bahsederler sömürgelerine bakmadan, fransızlar da...
olay tarih sahnesinde egemen devletler arasında olup olmamakla ilgili.
sonuç itibariyle devletlerin meydana getirdiği diktatoryal sistemler yerine hiçbir işgal ya da "fetih" olmadan yaşayabilen halkların özlemidir içimizdeki. ister sömürü olsun ister,demokrasi, isterse şeriat ve millet sistemi... dikte edilen siyasi ve toplumsal yapılar ortadayken yapılan eylemler herzaman işgal olmuştur ve olacaktır da...
tarih objektif değil subjektiftir. biz Rumları denize döktük deriz onlar Türkler Rumları katletti der. Biz Kıbrısı kurtardık deriz onlar Kıbrısa Türkler saldırdı der. Biz Türk askerinin başına çuval geçmez deriz RTE ay inanmıyorum hakkaten mi öyle olmuş hay allah der.
tarih alabildiğine sonuna değin objektif bir bilim dalıdır. zaten bu sebepten ötürü bir bilim dalıdır ve fakat çarpıtması da bir o kadar kolaydır. Tarihte olan, yaşanan olay tek olmasına karşın; bunun nedenleri sonuçları enine boyuna herkes tarafından bilinmesine rağmen herkes terminolojisine uygun tanımlıyor bu olayları sorun da bu. işte objektif tarih yazıcılığının önemi de burda ortaya çıkıyor. (bkz: kadeş antlaşması)
tarih kitaplarının ayıbı olan durumdur.sonuçta işgal edilmişdir o topraklar.
(bkz: tarihimizle yüzleşmek)
hem aynı mantıkla bakarsak yunanlılar da anadoluyu fethetmişdir.