mahallenin suskun çocuğu ahmet... ilkokulda hep başarılıydı. liseyi burslu kazandı. özel bir kolej... burda da başarılı oldu, hukuk kazandı. kitapların arasında kayboldu. ezber yaptı. mezun oldu. eline maksimum ne kadar para geçecek bilinmiyor.
babası petrol ofisi sahibi ismet. hiç bir zaman başarılı değildi. ilkokulda cebinde her zaman kantinden hamburger alacak parası olurdu. lisede ise cebinde sürekli sigarası olurdu. sonra babasının arabasının anahtarı... gelecek kaygısı yok... yurtdışına gitti sikko parasını bastırıp dil öğrendi, zorla okul okudu.
okumak onun için bir hobiydi zaten.
başkalarının zorunluluğu onun hobisiydi. bunun ölçütü ne peki?idealmi? insanlara faydalı olmak mı?
bu ülkede bu sorunun cevabı paradır!
ismet in bir yere gittiği zaman ne kadar para harcayacağı bilinmiyor. çünkü bir önemi yok.
ahmet bir yerde oturup kahve içtiği zaman dikkat etmeli. çünkü her ay biriktirdiği miktar azalabilir. bu miktar azalırsa almak istediği arabayı alması daha uzun sürebilir.
ahmet hukukçu kimliği dolayısıyla normal hayatta bile herdaim adaleti sağlamak zorundadır. ismet in ise böyle bir derdi yok! çünkü gereken zamanlarda bu adalet boşluğunu parası doldurabilir.
peki sizce hangisi daha tercih edilir?
ahmet in hayatı mı? ahmet isyan etmeli mi? idealine, davasına, inancına, insanlara(!), mutluluğa her neyi varsa hepsine inancını kaybetmeli mi?
yoksa okumak zorunda olmayı bir lütuf mu bilmeli...
benim bir cevabım var...
siz de beş dakikalığına ahmet olun ve kendinize sorun.
okumak zorunda olmayı öpüp başınıza koyacaksınız.