biz kac kisiydik ve olduk

entry1 galeri0
    ?.
  1. pek ahlakım değildir bilirsiniz şiir baslığı acarken kendi yorumumu yazmak. ammavelakin aziz nesin'in bu şiirine yorum yazmam gerektiğini düsünüyorum, herneyse...

    her dizesinin uzerinde durulmasi ve düsünülmesi gereken şu hayat denilen okyanusun anlamsizliklar icinde derbeder insanoglunun haletini ruhiyesini izah eden bir şiirdir. elbette hepimizin hayatinin bir döneminde yahut hemen hemen her bölümünde egemen olan duygulari, düsünceleri damitip kalan özü dizelere yansimasi olan bir şiirdir bu.

    fazla teeruata gerek yok okuyunuz:

    1.

    Güneş saklanınca dağların ardına,
    Günah melekleri çıkar sokaklara.
    "imparator" un çirkin köleleri
    Ellerinde adisyon fişleriyle
    Sıralanır loş masa önlerine..

    Bir kuşun kanadında geçtik akdenizi
    Altın sarısı kumlarını, kan kızıl koylarını,
    Ve bir sevda türküsünü anımsadık.
    ilk ışıkları vurunca akçadenize,
    Dalgalar dinginleşir,
    Şavkı vurur, aydınlanır odalar.
    "Köleler" yataklarda yorgun
    Çeker tesbihini ya sabır makamında.

    Benzer yaşam öykülerini anlatır,
    Uzak diyarlarda maviş gözlü bebeler
    Analara emanettir.
    Ve yüreklerinde "birgün mutlaka"
    Sevgisiz, insansız, ihanetsiz yaşamlar..
    Gerçekleşirse özlem,
    Çırpınır bir daha Karadeniz.
    Anlatılan masallar kalır dillerde.

    Hani sıcaklar bastırır,yaz gelir,
    Hani yürekler sevdaya palazlanır,
    Hani iki yürek buluşur ya,
    Eller kenetlenir, bedenler tümleşir..

    Apansız fırtınalar kopar.
    Dolunayda kan yükselir damarlarda.
    Astımlı hasta gibi soluklar,
    Zorlar göğsünün kafesini,
    Anlatılar karadenizden
    Akdenize uzanır,
    Bir kuşun kanadından
    Seyreylenir yaşamlar..

    2.

    Günahlar güneşle çekilir odalara.
    imparator " malibu" içerken meksikalı
    Sapkın "yalnız kurtlar" dörtçekerlilerde
    Taşır kanatsız melekleri,
    gecenin en yalnız saatlerine.

    Yüreğimizdeki sevdayı anlatırız.
    Tanıdık, dişi bedenlere.
    Tüm çekim eklerinin di’li geçmiş zamanını.
    Bırakır bir kenara,
    Ağıdımızı haykırırız.
    Ey hüzün git artık,
    Kuzeyli dilberlerle günah vaktidir
    Sonra;
    Tutkulu bedenlerde giyinik "geyşalar"
    Karadenizin kuzeyini anlatır.
    Dilleri dillerimize yabancı.
    Ey kanadı kırık,
    Yeleleri sapkın ayrılıklar
    ihaneti dostluğa çanak tutanlar
    Karadeniz, akdeniz çırpınıyor
    Kanatlarında seyreylerken yoz dağları
    Gözlerim pınar olur, kan akar "çıkartmada"

    Mor salkımlı dağları dolaşırız,
    Figuran rollerde sarışın bedenler
    Unutturmak eyleminin başlangıcı
    Ve Beşparmak’ta yok olan umutlarım.
    Ben ah çekerken, bir daha, bir daha ah..
    Salkım olur, saçaklanır zakkumlu ağaççıklar.
    Bir güzelin katli vacip fetvası savrulur manastırdan.

    3.

    Biz acıları tadarken bedenlerimizle,
    Uzak diyarlardan seslenir ağıdımız.
    Memet dayı’ya verdiğimiz ant,
    Gözlerimizde şavkılanır.

    Unutma;
    Sözümüz namusumuzdur.
    Sen rahat uyudukça toprağında
    Andımız ve adımızdır arda kalan.

    4.

    Biz üç kişiydik.
    Ben , sen ve o.
    Sen'i ihanet denizine gönderdim.
    Ben, temmuza hükümlü.
    O; gözleri (bakmaya doyamadığım),
    Elleri (öylesine güzel, anlamlı) ve ruhuyla,
    Bedenimde gizlidir.
    Biz üç kişiydik.
    Ben, infazım hazır "kaç ay kaldı ki,
    Sen, yaşanmamış birkaç gün.
    O; şimdi bedenimde onulmaz yaradır ,
    Masum ve gizemli.

    5.

    Öyküler başladığı gibi bitmez.
    Başlanan rol aktörleri de etkilerse,
    Senaryolar değiştirebilir.
    Şimdi 'yaşam' bölümünün finali çekilecek.
    Kamera hazır.
    Motor, başla komutu.
    Gözlerimde hüznün bulutları gezinir.
    Film biter.
    Dağbaşları bulutlanır.

    Yazılmamış öyküler,
    Daha yaşanmamıştır bilesiniz.
    Yaşanırsa sevinçler,
    Acıdır ve hüzündür bilir misiniz?

    Biz kaç kişiydik, öldük.
    Bir sen kaldın geride,
    Birde senli anılarımla ben.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük