biz gidersek ekonomi çöker maaş ödeyemezler

    26.
  1. akıllara egemen bağış'ın "bakara, makara" diye dalga geçtiği surenin 268. ayetini getiren, ağlama bakanı bülent arınç'ın beyandır.

    bakara 268
    "Şeytan sizi fakirlikle korkutup çirkin çirkin şeylere teşvik eder...."

    edit: imla
    4 ...
  2. 1.
  3. yerlerine gelecek alternatif iktidarın ya da koalisyonun ekonomi yönetimi minimum ak parti iktidarı gibi olmalıdır. aksi taktirde arınç kehaneti gerçekleşir.
    3 ...
  4. 10.
  5. yüzüklerin efendisi iki kule'de, saruman'ın theoden'in içine kaçtığı sahne geldi aklıma. gandalf çıkarmaya çalışıyodu da saruman tehtid ediyodu "ben gidersem theoden ölür" diye. gandalf siklemedi tabi çıkardı saruman'ı. theoden de ölmedi aksine gençleşti 10 saniyede.

    demem o ki görüldüğü gibi birşey olmuyor. nasıl benzetme yaptım lan böyle?

    galiba şey demek istedim (bkz: havlayan köpek ısırmaz)
    3 ...
  6. 13.
  7. Şöyle bir itiraf gibidir: "ülkeyi pamuk ipliğine bağladık, biz gidersek o ipi keseriz!"

    Aslında kendimi bildim bileli çok krizler gördüm hepsini de iyi kötü atlattık. Çünkü ülke için "benim" değil "bizim" diyen vatansever liderler hep oldu. Kimi rahmetli oldu, kimi elini ayağını çekti gitti. Son günlerde yaşadıklarımız ise hesaplaşmayla fitili ateşlenip yine kutuplaştırma üzerinden yürütülmeye çalışılarak, ülkeyi o eski krizlerden daha vahim bir yola sürüklüyor.

    Bu günlerde sesini kendi yayın organlarından çok rahat duyurabilen belediye başkanının biri çıkıp suikaste uğrayabileceğini ama mektuplar bıraktığını açıklıyor. Ben "kimi tehtid ediyor bu acaba" diye düşünüp dururken, bir başkası "vay anasını" diye hayret ediyor. Bir diğer önemli büyük, çıkıp, seçim arefesinde bir parti seçim ofisine yönelik silahlı saldırı için "provakasyon değil, normal bir tepkinin silahla sonuçlandırılmasıdır." diyor. Bu kadar gerçek ya da şüpheli bir eylem için böylesine peşin bir değerlendirmenin altındaki hesabı benim aklım almıyor. Yani anlayacağınız ülkemizde baya ilginç şeyler oluyor.

    Bir de söylemeden geçmeyeceğim, uzun yıllardır hayaller üzerinde yürüyen siyaset, ilk kez gerçeklerle yüzleşmek zorunda kaldı. Çok bağırırken sesi kitlelerin haykırışları arasına karışan o güçlü liderlerin -fark ediyor musunuz?- sesi artık daha çıplak. Onlar da onları dinleyenler de asıl şimdi gerçeklerle sınanıyor...

    Benim son dönem üzerine kafamda kurduğum bazı sorularım var. Kimsenin cevaplamasını istemediğim çelişkilerim... Ne olur onlara dokunmayın, ben onlarla büyüyeceğim.

    Sorular:

    Birileri geleceğini kurtaracak diye ruhumuzu da teslim etmeli miyiz?

    Milleti siyaset akademilerine davet ederken, başka bir çerçeveden siyasi arayışa girenler neden hemen dışlanmaya ötekileştirilmeye çalışılıyor?

    Ülke idare ederken hesap verme zorunluluğundan vazgeçenler kimin seçimi?

    Demokrasi sandığı dedikleri şeyi teokrasi sandığına dönüştürme çabası niye?

    Hadi varsayalım ki komplolar kuruldu hükümete karşı. Ama hepsini böyle bir komplo tezgahında zora sokacak ilişkiler yumağını da mı bu millet ördü?

    işadamlarıyla hayırseverlik adı altında milyon dolarlar paylaşılırken, bir yandan yanlarından ayırmadıkları hayırseverlerinin işlerini yüz kızartıcı suçlarla yürütüyor olması da mı bu halkın suçu?

    ihaleleri istedikleri kişilere vermek için bin bir dolap döndürenler kimin kadrosu?

    Hereşeyi O'nun emriyle yaptım diyen kimin Bakanı? O Bakan'ı bir günde hain ilan edenler kimin yandaşı?

    Dün "muhterem"ken bugün "alim müsveddesi" olarak lanse ettikleri kimin 11 yıl beraber yürüdüğü?

    Biraz sesini yükselteni terörist ilan eden anlayış kimin zihniyeti?

    Bu sorular bende uzar gider. Tüm bunları yazdığım için bana kızmayın, beni lütfen hayırsever olarak görün. Belki çantamda bir dolu kitabım vardır, okumaya fırsat bulamadığım. Belki son zamanlarda çok gazete de okumuyorumdur. Okusam belki de bu sorular olmayacak.
    2 ...
  8. 4.
  9. 2.
  10. tükürdüğünü yalamaktan bıkmayan bülent başgan beyanı. özgül ağılığım padişahın sol taşşağından daha fazla yalanıyla milleti en fazla altı ay kandırabilmiş, yerçekimine karşı koyamayan siyasetçi yalanı. bu adamın iyi ki bu komutanlarla savaşa girmemişiz demişliği de vardır. şimdilerde ise bütün konuşmalarını o komutanların ardına saklana saklana yapması da ayrı bir acizliktir.
    4 ...
  11. 11.
  12. Sayın arınç şunu eklemeyi unutmuş herhalde - biz gidersek türbanlı bacılarımız kendilerine yapılan saldırılar karşısında başını açmak zorunda kalır. Olmamış sayın arınç halkı bu sefer inançlarıyla vurmayı unutmuşsun eski formunu kaybetmissin ağlamayı da unutmuşsun.
    3 ...
  13. 12.
  14. zaten çöken ekonomiyi başkasına bağlamaktır.
    1 ...
  15. 7.
  16. Gündem değiştirme oyunları bunlar biride çıkıp demiyorki bi gidin bakalım bide öyle deniyelim.
    2 ...
  17. 8.
  18. çöktü zaten. seçimlere kadar dayanmaya çalışıyorlar.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük