türkiye cumhuriyeti'nin ilkelerinden biri olan milletçe birlik ve bütünlüğümüzün en önemli unsurlarından, çağdaş, akılcı ve özüne dönmüş bir türk devletinin dünya arenasında yeniden sahne almasının en önemli şartı sayılabilecek laikliğin, ülkemizin tepesine yerleşmiş, ümmetçi-şeriatçı zihniyet nedeniyle ve topluma karşı uygulanan güçlü dezenformasyonunda etkisiyle alay konusu haline getirilmesi durumudur. amerikanın ülkemize ve bütün ortadoğuya yutturmak istediği bop un ve onun en önemli ayağı olan ılımlı islamcılığın sinsice devletin içine sızması, devlet yönetimindeki bir kimsenin sorunları çözmek için din ulemasına başvurulmasını önermesi, fethullahçı kadroların, adliyede, mülkiyede, üniversitelerde içten içe örgütlenmesi, karşı karşıya olduğumuz tehlikenin boyutlarını göstermektedir.. şeriatçıların bir takım kesim dediği laiklerin --yani cumhurbaşkanı, tsk, yüksek yargı üyeleri- ülkedeki söz sahipliğini daha da arttırmaları ve akepenin maşası olduğu iğrenç düzenin atatürk türkiyesiyle bağdaşmayacağını millete daha yüksek sesle haykırmaları gerekir.
elbette ki bir ülkede laikliğin hayata geçirilmesi demokrasi kavramınında milletçe benimsenmesiyle doğru orantılıdır. seçmenlerin hala aşiret-cemaat-hemşehricilik dar üçgeninden kurtulamadığı, eğitim seviyesinin, milli gelirin yerlerde olduğu bir ülkede ciddi bir laiklik zihniyetinin oturması bekenemez. din üzerinden siyaset yapan politikacıların ülkemizde hep daha başarılı olmasınında sebebi budur. dünya hayatından umudunu kesmiş türk insanı kendini öteki dünyaya adadığı için tanrıya ulaşma yolu olan dinin, toplum yaşamında daha çok söz sahibi olmasını istemektedir ve bunu bilen politikacılar halkı cahil tutarak kendi demokratik(!) saltanatlarını kurmaktadır. elbette ki din bireyleri uyuşturmak ve haklarını sonuna kadar aramalarını engellemek için iyi bir silahtır. başlarındaki bez (türban) bir asgari ücretlinin 3 aylık maaşına denk olan hanımefendiler düşman oldukları laik devlet sayesinde akrabalarının düğününe bile makam uçağıyla giderken, gariban halk iki tane dini vecize salladı diye bu insanlara ''iyi insan'' gözüyle bakmakta ''çok şükür allaha yaşıyoruz ya'' veya ''kimse acından ölmemiş bu dünyada'' gibi sözlerle kendilerini kandırmaktadır..
elindeki için şükretmek bir erdem olabilir ama hakkını sonuna kadar aramakta en az onun kadar büyük bir erdemdir. laiklik kişilerin dini kullanarak bir yere gelmesinin ve millet üzerinde hakimiyet kurmasının karşısındaki en büyük güçtür. dini kullanamayan siyasetçi sorunların çözümünde bilimsel, rasyonel metotlar uygulayacak ve ulusun günü geldiğinde kendisinden hesap soracağını bilecektir. unutulmamalıdır ki hakimiyeti allahtan alıp millete veren zihniyet laik zihniyettir.,
"o zaman siktirip gidersin" denilesi bi baltaya sap olamayacak kadar boş insan cümlesi..
sevmezmiş-miş.. bi bakim, valla gerizekalı bu çocuk dedirtir adama görüldüğü yerde..