sucukçu muhasebecisinin, zor sorular sorarak kendisini sıkıştırmaya cüret eden gazetecileri susturmaya çalışan kefenli yandaşlarına verdiği ayardır... sucukçu muhasebecisi sözlerini "onların görevi zor sorular sormaktır. tamam mı?" diyerek bitirdi.
bu vesileyle sucukçu muhasebecisini çok yanlış anladığıma ikna olarak, yandaş olmaya karar verdim. bundan sonra öyle bir yandaşlık yapacağım ki kendisi bana "baş yandaş" ünvanını verecek allah'ın izniyle.
bu başlık altında saçmalayan yandaşlara diyeceğim şudur:
eğer faşist değilseniz, sanıyorum ki alayınız ömründe demokrasi görmemiş ergen eniklersiniz. muhtemelen o sıralara daha babanızın portakalında olduğunuz için turgut özal dönemini hatırlamazsınız. bilin ki bekir coşkun, emin çölaşan ve diğer muhalif gazeteciler o dönem de yazıyordu. sucukçu muhasebecisi ve yandaşları hakkında ne söyledilerse bin beterini, on bin beterini özal, ailesi ve taraftarları hakkında söylediler. özal hiçbirini dava etmedi. özal muhalif gazetecilerin ve liderlerin karşısına çıkmaktan hiç bir zaman kaçmadı, kimseyi tehditle susturmaya çalışmadı. muhalefeti bastırmak için hiçbir zaman anti demokratik yollara başvurmadı.
hatta davulcu damadının jaguar'ın türkiye temsilcisinden jaguar araç hediyesi aldığı ortaya çıkınca, halk arasında "davulu delen jaguar partisi"olarak bilinen "büyük anadolu partisi" kuruldu. partinin amblemine bir bakın:
trt'de her partiye tanınan propaganda hakkı bu partiye de tanındı. devletin televizyonuna çıkıp istediklerini söylediler. parti seçime katıldı ve 1986 milletvekili ara seçimlerinde %0,6 oy aldı. tarih 1980 darbesinin 5 yıl sonrası!..
o yıllarda, istanbul üniversitesi rektörü cem'i demiroğlu, cumhurbaşkanı olan kenan evren'e "fahri hukuk doktoru" ünvanı verdi. bunun üzerine gırgır'da bir karikatür yayınlandı. karikatürde cem'i demiroğlu tecavüzcü coşkun'a "fahri hukuk doktoru" ünvanı verirken gösteriliyordu. karikatürün başlığı "cem'i demiroğlu önüne gelene fahri hukuk doktoru ünvanı veriyor"du. kimse gırgır'a dava açmadı.
özal cumhurbaşkanı olduğunda başbakanlığa geçen yıldırım akbulut'a yapılanların ise binde biri sucukçu muhasebecisine yapılsa, yapan kişi müebbet hapse mahkum olur. aslında kıymetli bir zat olan (şimdi nedenini, niçinini anlatmayacağım) yıldırım akbulut'a başa "ceketçi" ve "geri zekalı" olmak üzere demediklerini bırakmadılar. hakkında türlü fıkralar uydurdular. bir televizyon programında spiker yıldırım akbulut'a "efendim hakkınızda fıkralar anlatılıyor" dedi. yıldırım akbulut "biliyorum. ocuklar eğleniyor işte. hatta bir tanesi benim de aklımda anlatayım mı?" dedi. spiker şaşırarak lütfen deyince, şu fıkrayı anlattı: "efendim moskova'daymışım. bana "kuğu gölü'ne gidelim" demişler. ben "valla isterdim ama mayomu getirmedim" demişim".
nereden nereye geldik... sonucusu 14 yaşında bir çocuk olmak üzere tam 236 kişiye "cumhurbaşkanına hakaret" davası açıldı, bazıları tutuklu yargılanıyor. basına yapılanlar ise herkesin malumu..
gençler, bakın, faşistseniz, yobazsanız, demokrasi düşmanıysanız diyeceğim bir şey yok. bildiğiniz gibi devam edin. fakat bu ülkenin iyiliğini isteyen insanlarsanız, özgür bir ülkenin kimseden korkmayan onurlu vatandaşları olarak yaşamak istiyorsanız lütfen şu çağrıma (bkz: ben bu yazıyı yandaşlara yazdım) kulak verin. bu çağda, demokrasinin, insan haklarının, fikir hürriyetinin ve basın özgürlüğünün "ama"sı olmaz..
bilin ki başında ancak justin trudeau gibi liderlerin olduğu ülkelerin vatandaşları saygı görür. başına afrika diktatörlerine özenenleri layık gören halklar ise ancak malum afrika devletlerinin halkları kadar saygı görür.
