ilk vizede ağzıma s.çan ders. daha kibar bir tanımı yok bunun. abuk subuk formüller, bilgiler... tomografinin nasıl çekildiğini biliyorum, ee nolacak şimdi? tomografi aleti bozulunca ben mi tamir edeceğim? ya da ben gama ışınları mı saçacağım? ben bu eğitim sistemini... ilkokul, ortaokul,lise,üniversite... yedikleri aynı b.k!
geçme notu 55, yine de durumum muallak. kalmasam keşke. hayallerimi gerçekleştirmek istiyorum bir an önce. bu memleketin bana ihtiyacı var bence. hepimize.
düzeltme: ... diyip de iyi not almak da ayrı bir şerefsizlik örneğidir.
8 yıl sonra gelen edit: hey gidi günler be, memlekete faydalı olacağını falan saniyormussun!
tıp öğrencisinin geçen seneden sonra girdiği "fiziği geride bıraktım yea" havalarını söndüren derstir. o kadar ki biyofizik adı altında kondansatörleri falan yedirdiklerini gördüm. yakında çift yarıkta girişim deneyi falan gelir, eminim.
canlılık olaylarını fizik yöntemleriyle inceleyen fizyoloji dalı. Canlılar değişik biçimlerde enerji alır ve yayarlar; ışık, ısı, mekanik değişimler, bir akışkan içinde yer değiştirme, ses titreşimleri, elektromanyetik titreşimler, elektrik potansiyeli. Özellikle radyoaktif enerjinin biyolojiye uygulanışı, biyofiziğin veterinerlikte olduğu kadar bitki fizyolojisi ve tarım alanında da önem kazanmasına neden olmuştur
anlamaktan ziyade anlatması zor olan, kimsenin anlamadığı bir bilim dalıdır efendim. Tıp fakültesi öğrencileri genelde kendisinden nefret eder, "bu benim ne işime yarayacak yea" derler ve biraz da haklıdırlar. insan vücudunun nasıl çalıştığını ayrıntılarıyla anlamak istemiyorsa hiçbir işine yaramaz tabi ki.
Tıp fakültesi eğitimim sırasında her tıp öğrencisi gibi bu dersten nefret ederdim. Sonra gittim bu bölümde doktora yapmaya başladım. Sonum hayrolsun.
Normal şartlarda biyoloji ve fizik en sevdiğim ders olmasına rağmen dersimize giren biyofizik hocalarının genelde sorunlu olmasından kaynaklı sıkıldığım derstir. Yine de biyofizik dalında kendimi geliştirmeye adamak için yurt dışına çıkma planlarım da vardır.