ilkokulda tören, merasim diye bahçeye toplanan ve aralıksız 3 saat müdürün anlamsız konuşmalarına maruz kalan çocukların isyan ettiği zamanlardır.
bu özel günlerden bir gün önce de provakatör öğrenci sahneye çıkar, gelmeyenlerin sınıfta kalacağını duyurur, halkı galeyana getirirdi.
o hiç gemek bilmeyen 3 saat ''seve seve'' dinlenirdi.
istatistik dersinde yoklamayı verirkendir. bir hoca nasıl olurda yoklama yaparken yoklama kağıdının arkasına çözülmek şartıyla soru sorar. zaten geçilebilecek bir ders gibi görünmüyor.bari girip devamsızlıktan kalmayalım diyorum onda da cevaplayamazsan almıyor yoklamanı. ne diyelim aklıma geldikçe saygıyla anıyorum seni hocam.*
saygı duyduğun bir insan,iğrenç ötesi espri yapıp,gözünün içine bakarak seninde gülmen için kahkahalar atıyorsa ve sende onu bozmamak için gülmeye çalışıyorsan bununla birlikte yüz kaslarında yavşama oluyorsa o an bir ömür gelir sanki.
bazen yanınızdaki insanın yaptığı kazmalık nedeniyle de yaşayabildiğiniz gerilimli anlardır.
Sene 2007. Lisedeyiz. o zamanlar bende nokia n70 var. Arkadaşla internet kafedeyiz bir gün. ben nette takılıyorum, o da yanımda oturuyor. Elinde de benim yadigar.
Yan tarafımızda da iki üniversiteli hatun var.
Şimdi Biz ikimiz de cool adamlarız esasen, ama bu hıyarın nerden aklına geldiyse hatunların resmini çekecek.
Çekti de puşt.
Ama ortam loş, hatta karanlık bile denebilir.
Telefonun flaşı bir patladı hacı.
Hayatımın en utanç dolu saniyeleriydi işte o anlar. Arkadaş da panikledi, dibimizdeki kağıt kutusuna attı telefonu heyecandan dallama.
Allah'tan hatunlar bu iki liseli ergene hoşgörülü davranıp gülüştüler, hatta "söyleseydiniz poz verirdik canlarım yha" dediler hee. Yoksa şu anda çok farklı bir pozisyonda olabilirdik o travmanın etkisiyle...
recep tayyip erdoğan ile aynı ses tonlarına sahip, cümlelere aynı vurguları yapabilitesi olan ve ayrıca espri yapayım derken kendisini espri malzemesi yapan bir hocanın dersinin her dakikası...