Bitti
Bitmez sanıyordum ama bitti. Bu kadar acıtacağını sanmıyordum bu evden ayrılmanın beni. Nedense ayrılıklarda insan hep iyi ve güzel şeyleri anımsıyor. Şu küpleri izmir yolundan almıştık Halıdaki yeşil mum lekesinin sorumlusu sendin. Söndürmeyi unutup uyumuştuk. Sabah kalktığımda halıda yeşil,koca bir mum birikintisi vardı
Kapıdan sana bakışımı hatırlıyor musun? Sorumlusu ben değildim ya, oh, istediğim gibi bakabilirdim sana. Beraberliğimiz boyunca ne çok hırpaladın beni. Neyse, oldu bitti artık.
Biliyor musun, artık beni üzemeyeceksin bunu düşündükçe rahatlıyorum. Çalışma odanda istediğin kadar vakit geçir. Dolapların senin işte ferah ferah Ne aptallık, seni zorla çiçek almaya götürmüştüm. Balkona çiçek dikersek sanki evin içinde de çiçek açacaktık. Küçük güveç kapları almıştım. Nane likörlü balık yapmıştım. Nereden geldi aklıma bunlar?... Neyse
Aslında sayende zayıfladım da Beni kınaman çok dokunuyordu bana. Lokmalarımı sayıyordun yemekte Şimdi gülüyorum yazarken, ama sana çatal batırmayı isterdim o anlarda. Bir Pazar akşamı aniden yemeğe gelmişlerdi arkadaşlarımız. Bezelye vardı Pilav yapmıştım. Bezelyenin kıyması kokuyor diye yemeği çöpe boşaltmıştın. Acaba o gün neden öldürmedin seni?
Aslında acaba neden öldürmedim diye düşündüğüm çok an var, ama hayret,geçip gitti hepsi
Şu anda ağlıyorum, ağlıyorum ama kendime sinir olduğumdan ağlıyorum. Bana bütün bunları yapmana izin verdiğim için ağlıyorum.
Gitmeden, içimde ne varsa dökeceğim hepsini. Artık rahatladım. Artık bir başkasını seversin diye korkmayacağım. Artık eve geç kalmaktan, yemeği beğenmeyeceğinden, evde bir şeye zarar vermekten, uyumaktan, banyoda muslukları açık bırakmaktan korkmayacağım.
Artık istediğim kadar ballı ekmek yerim Çok komik, şu anda görsen beni salya sümük ağlıyorum. Sevinçten ağlar gibi. Oh, sonunda bitti
Her şeyi topladım Bütün eşyalarımı, kitaplarımı, kasetlerimi, fotoğraflarımı, tabaklarımı, çoraplarımı, ne varsa işte
Gitmeden senin bütün fincanlarını ve mavi bardaklarını kırmak var ama
Niye bu kadar acıyor kalbim? Niye bu kadar zavallı hissediyorum kendimi? Nasıl yaptın bana bunu? Nasıl yaptırdım kendime bunu?
Bitmez sanıyordum, bitti. Oysa ne güzel başlamıştı. Ne güzel karşılaşmıştık Ne güzel şeyler yaşattın bana iyi bir avukat olacaksın derdin hep. Sen inandırmıştın beni işimde yükseleceğime. Bir boktan anlamıyorsun, cahilsin kızım, kitaptan madde ezberlemekle olmaz avukatlık, hayata aç gözlerini derken de seviyordum seni. Benim için konuşuyordun, beni uyarıyordun
Çok içki içmene, eski sevgililerini anlatmana da kızmıyordum. Çok kıskanıyordum seni. Bu kadar çok sevgilinin olması kahrediyordu beni Şimdi düşünüyordum da mahsus yapıyormuşsun demek ki. Oysa ilk günlerde nasıl el üstünde tutardın beni fotoğraflarımı çekerdin
Tamam işte itiraf edebilirim.
Sen evde yokken çalışma odanı karıştırp, eski fotoğraflarını ve sevgililerine ait notlarını buldum. Hepsini okudum. Senden nefret edeceğime daha çok sevdim seni. Deli gibi
Karşılaştığımız o sabahı anımsıyorum. Ne güzeldi Selim Beyin ortağı Derya Hanım senin avukatındı. Nasıl da aşıktı kadın sana
Ama sen benimle ilgilenirdin. Senin yüzünde az çekmedim o kadından. Senin yüzünden neler çekmedim ki aslında
Yemeğe çıktığımız o ilk akşam
Hepsini zaten niye anlatıyorum ki? Anımsamak istemeyen sensin.
Bu ayrılığa nasıl da sürükledin beni Senden nefret edeyim diye elinden geleni yaptın Ah, ediyorum işte şimdi Bravo bana söylettin, evet Vicdanın rahat değil mi şimdi? Ayrılalım diye ben dedim sana Bu yüzden şimdi rahat rahat içiyorsundur içkini ve kim bilir kiminlesindir. Telefonlarda sesin değişmişti, evde sorunlar çıkarmaya başlamıştın, ne yapsam beğenmiyordun, her şeye bahane buluyordun. Ben ne yapıyordum? Katlanıyordum. Aferin bana. Neden aferin bana? Çünkü sevgime emek harcıyordum. Sevgime emek harcarken karşımdaki ne yapıyordu? Seyretmiyordu bile.. Bu ilişkiyi ayrılığa hazırlıyordu. Amacı neydi? Bana söyletmek
Tamam yeter, ayrılalım artık
Ayrıldık işte
Bundan sonrası daha güzel olacak, biliyorum. ilk birkaç hafta kanar kalbim. Sonra yavaş yavaş geçer
Sana bu mektubu neden yazıyorum?
1.Şu anda yeni bir sevgilin olduğunu biliyorum. Ve bu beni kavuruyor.
2.Evet, şu anda yeni bir sevgilin olduğunu ve muhtemelen bu ayrılığın sıkıntısını şu anda onunla dağıtmaya çalıştığını biliyorum. Bu yüzden senden nefret ediyorum.
3.Birlikte geçirdiğimiz güzel birkaç haftanın anısını aylar süren bir işkence ile kalbimden sökme çabanı takdirle karşılıyor,bu yöntemlerin ve zekanla benden daha iyi bir boşanma avukatı olabileceğini söylemek istiyorum.
4.Aslında hayvanın tekisin.
5.Egoistsin,cimrisin,dengesizin birisin. Ama bunlar sen birini sevmeye başladığın zaman nasıl oluyor bilmiyorum, kayboluyorlar
6.Seni çok sevmiştim
7.Yeni sevgilinin kim olduğunu da biliyorum
8.Edith Piaf CDsi benimdi. Nilüfer kasetleri de Hiçbir önemi yok, ama eşyalarımı topladığım gece salaonda uyurken uyandım ve ne gördüm? Kutularımı kontrol ediyordun. Senden bir şey aldım mı diye Vay be
9.Belki de sen iyi bir derssin bana. Senden sonra sevebileceğim biri mutlaka olacaktır. Kötüler kötüsü şablonun daha iyilerini daha çabuk bulmama yardımcı olacak
10.Bu ayrılığa öyle güzel hazırladım ki kendimi Öyle geri dönüşsüz, öyle derindi ki attığın kesikler Bana yaşattığın her şeye teşekkür ederim iyi ve kötüler Ama yine de Bitirmeden bilmeni istediğim birkaç şey var
Biz seninle
Kocaman bir bahça gibiydik. Büyük bir göl.
Pufur pufur bir bulut..
Her aşkın ilk günü böyle midir?
iki kişi bir bütün olunca kaplar mı her yanı?
Aral Gölünün hikayesini hatırlıyor musun? Televizyonda bir klibe rastlamıştık. neresi burası? diye sormuştuk. Ahmet bizdeydi. Aral Gölüymüş bir zamanlar demişti ve anlatmaya başlamıştı.
insanoğlunun kendi elleri ile doğaya verdiği gözle görülür en büyük zarar, en büyük ihanet diye
Bir zamanlar Aral Gölü dünyanın en büyük dördüncü gölüymüş. Bu gölün kenarında bir liman kenti varmış. Munyak Şimdi Munyakta gökyüzünü toz ve tuz kaplamış durumda. Ve bebekler orada çok yaşamıyor. Çünkü bir zamanlar su olan yerlerde şimdi çürümüş gemiler ve iskeleler var. Çünkü su artık çok içeride. Çünkü Aral Gölünü besleyen iki nehrin yollarını pamuk tarlalarını kapladığı için pamuk da yok Aral Gölü haritada artık neredeyse birbirinden komak üzere olan iki küçük su lekesi
Üzüntüyle ekrana bakmıştık Ahmet anlatıp duruyordu. Kuzeyde buzların erimesine ve sera etkisine neden olan tozların yüzde onu Aralın kurumuş tabanından çıkıyor Artık kurtarma çalışmaları
Ahmet konuşurken sana bakmıştım. ikimiz Aral Gölüne benzemeye başlamıştık
Sen ısrarla yollarımızı başka yönlere çevirmeye çalışıyordun. Israrla kurutuyordun beslediğimiz iç denizi Bu güne geleceğimiz belliydi. Kendi hayatlarımız derken biz olmaya hevessiz gönlün kuruttu işte sonunda bizi
Evet, gidiyorum şimdi. Arkamda bir toz bulutu bırakarak. Sen belki çok sonra fark edeceksin çürüttüğün gemileri, ıssız bıraktığın iskeleleri
Ama bu senin kararındı
Dost olmak yok bende. istediğin zaman ara beni, başın sıkıştığında ben buradayım filan gibi sakın kurma bu cümleleri