bitlis

entry91 galeri19
    16.
  1. 15.
  2. 14.
  3. Şehirmerkezinde kayak tesisi olan bildiğim tek şehir. Kanımca ilçe haline getirilip, tatvan'a bağlanmalıdır.

    (bkz: tatvan)

    kürtçesi de, Bidlîs dir.

    (bkz: Bidlîs)
    1 ...
  4. 13.
  5. 12.
  6. dik yamaçları ve nemli doğası ile doğu anadolu'nun en güzel şehirlerinden biridir. nem dolayısıyla çok güzel ceviz yetişir bitlis'te, bir o kadar güzel de balı vardır. şehir merkezine girince bambaşka bir ülkede hissedersiniz kendinizi. doğu anadolu'nun her şehrinin kendine has garipliğinden ve güzelliğinden burası da payına düşeni almıştır.
    3 ...
  7. 11.
  8. 2001 yılı itibariyle merkezinde trafik lambası olmayan tek il merkezi..gece gökdelenlerle dolu sandığınız gizemli coğrafya güneş doğduğunda yerini keskin vadi yamaçlarına kurulmuş bir şehre bırakır. bilinenin aksine tatvan ilçesi bitlise bağlıdır ve bu ilin en kozmopolit yerleşim birimidir.
    2 ...
  9. 10.
  10. türkiye'nin en yaşanmaz illerin biridir. kışın en berbat geçtiği yerlerden biridir. yılın 5 ayı yerde bir metre karla yaşamakz orunda kalırsınız. zaten küçük bir yer, üstelik iki dağın arasına kurulmuş, evler dağların üzerine yerleştirilmiş tuhaf bir şehirdir bitlis. ne kadar pollyanna olursanız olun içi kararır insanın orda. *
    6 ...
  11. 9.
  12. BITLIS
    Nemrut Dagi, Nemrut Krater Golu, Ahlat Kumbetleri,
    Tutun Uretimi, Suphan Dagi, Adilcevaz Kalesi, Ihlasiye
    Medresesi, El-Aman Kervansarayi, Ahlat Selcuklu
    Mezarligi, Bes Minare ( Serefiye, Kalealti, Ulu,
    Meydan ve Gokmeydan Camileri )ile meşhurdur.
    0 ...
  13. 8.
  14. yuzolcumu 6707 kilometre kare olan, dogu anadolu bolgesinde siirt, mus, agri illeri ve van golu'ne komsulugu olan sehrimizdir.
    0 ...
  15. 7.
  16. 6.
  17. il merkezi bir ilçesine göre* daha az gelişmiş olan ender vilayetlerimizdendir.
    1 ...
  18. 5.
  19. balı,tütünü,cevizi,büryan kebabı,5 minaresi meşhur olan ; gezilip görülesi şehrimiz.
    2 ...
  20. 4.
  21. 3.
  22. Bitlis'in günümüzde kullanılan isminin nereden kaynaklandığı kesinlikle bilinmemektedir. Bitlis tarih boyunca değişik isimlerle anılmıştır. Asurlular Bit-Liz, Persler ve Yunanlılar Bad-Lis veya Bad-Lais, Bizanslılar Bal-Lais-on, Babaleison veya Baleş, Araplar Bad-Lis, Ermeniler Pageş veya Pagişi olarak kullanmışlardır. Asur dilinde Bit kelimesi yurt, Bet kelimesi kale manasında kullanılmış, Bit-Liz demek Lizin Yurdu, Bet-Lis demek ise Lizin Kalesi manasına gelmektir.

    Bitlis ismiyle ilgili olarak tarihçilerin ittifakla üzerinde durdukları olay şöyledir:

    M.Ö. 336 yılında Makedonya kralı II. Filibe ölmüş, yerine Büyük iskender kral olarak geçmiştir. (Şerefnamede Makedonyalı büyük iskender'in, peygamber olarak bilinen iskender Zülkarneyn olduğunu iddia etmektedir. Zülkarneyn iki boynuz manasına geldiğinden, Zülkarneynin sürekli doğuya hareket ettiği ve 31 yaşında öldüğünden dolayı büyük iskender olduğunu savunmaktadır. Büyük iskender'in de anlında boynuz halinde iki et yumrusu çıktığı, doğuya seferler yaptığı ve 30 yaşlarında öldüğünden dolayı aynı kişiler olduğunu tezi ileri sürülmüştür. Ancak bu fikirler bugüne kadar ispat edilememiştir.) Babili işgal eden iskender, ordularıyla beraber Hindistan seferine çıkmayı kararlaştırmıştır.

    Bu arada iskender'in anlında boynuza benzeyen iki et parçası çıkmış, maiyetinden gizlemek için sürekli boynuzlu miğfer kullanmak zorunda kalmıştır. Derdine çare için görüştüğü bütün hekimler, şifasının sularda olduğunu ve her gittiği yerdeki suları kullanmasını tavsiye etmişlerdir. Bu nedenle Büyük iskender, uğradığı her yerdeki sularda yüzünü yıkayarak derdine çare aramıştır. Şattülarapa vardığı zaman Dicle nehrine akan bütün suların araştırılmasını istemiş, bilginleri bu işle görevlendirmiştir. Bütün suları araştıran iskender ve mahiyeti, uzun bir yürüyüşten sonra Bitlis önlerine gelmiştir. Bitlis çayının hastalığına şifa verdiğini görünce Kösür ve Rabat sularının birleştiği yerde karargahını kurmuştur.

    Emrindeki hekimler iskende'e suyun kaynağına gitmesini istemişlerdir. Bu tavsiye üzerine Bitlisin doğusundan akan Rabat suyu takip edilerek suyun kaynağına gidilmiştir. Ancak günlerce bu suyu kullanmasına rağmen şifa olmadığını görmüş, bu defa şehrin batısından gelen Kösür çayına yönelmiş, sonunda bu suyun kaynağı olan pınara varılmıştır. Bu pınarın bulunduğu, suların fışkırdığı o dağlık, ağaçlık yeşil tepeler iskender'in gözüne çok güzel görünmüştür. Her taraf zümrüt yeşilliğinde, reyhan ve değişik çiçeklerle bezenmişti. Bu yerin iklimi iskender'i hayran bırakmıştır. Bu güzel tabiat parçasının havasından ve suyundan faydalanmak için birkaç gün (bir hafta) burada konaklamaya karar vermiştir. Bu suyun kenarında konakladıktan bir hafta sonra, Kösür suyunun derdine şifa olduğu ve boynuzlarının kaybolduğu görülmüştür.1 Günümüzde hala bu suya iskender Çeşmesi denilmektedir. Bu çeşme Bitlise 10 km. uzaklıkta, Duav yaylasındadır. Derdine şifa bulan iskender bu yerin ve suyun ebedileştirilmesi için Bedlis (Badlis) veya Leis ismindeki komutanını yanına çağırarak bu çeşmeden 4 saatlik veya 12.000 adımlık uzaklıkta, Rabat ve Kösür sularının birleştiği yerde müstahkem bir kale yapmasını istemiştir. Komutanına (Şerefnamede kölesi olarak geçmektedir) dönerek; Ben iran (bazı Kaynaklarda Hindistan) seferinden dönünceye kadar buraya öyle bir kale yap ki, benim gibi bir kral veya kumandan dahi onu ele geçiremesin. Böylece bu kalenin ve yerin ismi kuşaktan kuşağa, yüzyıldan yüzyıla ebedileşsin demiştir. Bu emri alan Bedlis veya Leis ismindeki komutan hemen işe başlamış, bir yıl gibi kısa bir sürede M.Ö. 331 tarihinde bugün ki kaleyi yapmayı başarmıştır.

    Hindistan ve iran seferinden dönen iskender şehre geldiği zaman karşısında muazzam bir kale görmüştür. Bedlis'e haber göndererek kaleyi teslim etmesini istemiştir. Kaleyi teslim etmeyeceğini, savaşa hazır olduğu bildirerek iskender'in teklifini reddetmiş ve kale kapılarını kapatmıştır. Bunun üzerine iskender bütün güçleriyle kaleyi kuşatmaya başlamıştır. günlerce uğraşmış, kaleyi alamayacağını anlayınca kuşatmayı kaldırarak Rahva ovasına doğru geri çekilmiştir. iskender'in çekildiği gören Bedlis, Rahva ovasında iskenderin atının ayağına kapanıp bir zarf içinde kalenin anahtarını sunmuş, çıkışı bu yerde olan tünelden kendilerini kaleye davet etmiştir. Kalenin anahtarlarını alan Büyük iskender; Bre melun, madem ki anahtarı verecektin, niye asi olup bu kadar adamımı kırdırdın demesi üzerine Bedlis, iskenderden Affını dileyerek;Ey büyük fatih! Benim sana karşı başkaldırmam ve direnmem, senin daha önce vermiş olduğun emrin gereği idi. Sen; benim gibi bir kralın alamayacağı bir kale yapmamı emretmiştin. Senin emrin üzerine yaptığım bu kalenin ne kadar sağlam, fethedilmesinin ne kadar imkansız olduğunu ispat etmek amacıyla bu cüreti gösterdim. Şimdi ben ve kuvvetlerim hareketimizden dolayı müstahak göreceğiniz cezaya razı olarak emrinizdeyiz demiştir.

    Komutanın bu sözlerini çok beğenen iskender, komutanını ödüllendirmek için şehrin yönetimini bu komutanına devrederek ve şehre Bedleis adını vermiştir. O günden sonra şehrin ismi Bedlis kalmıştır. Zamanla bazı harf değişikliklerine uğrayan bu isim, günümüzde BiTLiS adını almıştır.
    kaynak:http://www.bitlis.gov.tr
    1 ...
  23. 2.
  24. bu isimde bir de sigara mevcuttur.
    1 ...
  25. 1.
  26. Tarihi milattan önceki yıllara dayanan Bitlis; Türklerin Ahlat'tan Anadolu'ya giriş yapmaları, 17. 18. ve ı 9. yüzyıllarda ipek yolunun güneye ve batıya açıldığı kapı konumunda olması gibi özellikleriyle tarih ve kültürümüz açısından oldukça önemli bir şehrimizdir. Süphan Dağı'nın eteklerinde yer alan kent; Nemrut Krater Gölü, Van Gölü, Nazik ve Arin Gölleriyle, yemyeşil vadileri (Ahlat) ve geniş ovalarıyla (Tatvan) mutlaka görülmesi gereken coğrafi değerler taşımaktadır.
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük