Ünlü bir futbolcu karısını öldürmekle suçlanıyordu. Ama karısının cesedi
ortada yoktu. Futbolcu sanık sandalyesinde oturuyordu. Kucak dolusu parayla tuttuğu avukatı jüriyi ikna etmeye uğraşıyordu: "Sayın jüri üyeleri, müvekkilimin suçsuz olduğuna yürekten inanıyorum. Buna az sonra sizler de inanacaksınız. Neden mi? Bakın, şimdi ona kadar sayacağım ve müvekkilimin öldürdüğü iddia edilen karısı bu kapıdan içeri girecek... "1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10"
Bütün jüri kapıya döndü. Kimse girmedi içeri.
Avukat bir savunma dahisiydi, öldürücü hamlesini yaptı:
"Bakın, siz de kadının öldüğüne inanmıyorsunuz. Çünkü hepiniz içeri girecek
diye kapıya baktınız. işte kararı buna göre vermenizi talep ediyorum."
Ancak jüri ünlü futbolcuyu suçlu bulduğunu bildirdi ve dava bu şekilde
sonuçlandı. Mahkeme çıkışında avukat, jüri başkanına yaklaştı:
"10' a kadar saydığımda siz de diğer üyeler gibi kapıya baktığınız halde
neden böyle bir karara imza attınız?"
"Doğru" dedi jüri başkanı; "Ben de kapıya baktım, ama müvekkiliniz kapıya
bakmıyordu."
En iyi analist herkes bir noktaya bakarken, o noktaya yönelen bakışları
izleyen kişidir.
kafanı taktığın ve beş para etmez olduğuna inandığın adamı son bir kez adam yerine koyup hakkında birkaç şey yazmak veya düşünmek eylemi. genelde tanımlanan insan durumuna düşen kurbanınızın artık kolunu kıpırdatacak hali kalmaz. sarıp etrafını kemiklerini çatırdatasınız gelir. bu konuda mükemmel bir örnek için http://devriye.wordpress....-calislar-celebrity-show/