insan eğer şanslıysa hayatta ilk aşk deneyimi başarıyla sonuçlanır. ama yüksek ihtimalle şanssız olacaktır aşk konusunda. çünkü aşk herkesi şanslı ilan etmez.uzun süredir birlikte olduğunuz bir erkek kişisi tarafından terk edilmişsinizdir. şu veya bu sebeple demeyeceğim sebep de çektiğiniz acının şiddetini etkileyecektir çünkü. şimdi ayrılık evresinde bir kızı inceleyelim:
1) aldatılmış ve terk edilmiş kız psikolojisi;
ayrılığın ilk aylarında yoğun olarak hissedilir. bu evrede hatun kişimiz kendisini ağır bir komplekse sokacaktır. niye terk edildim? artık beğenmiyor demek ki bıdı bıdı.... gibi sorularla beynini meşgul edecektir. evden dışarı çıkmayacak ve salya sümük ağlayacaktır. eğer kendine acı çektirmekten hoşlanan bir hanım kızımızsa bu kişi aşk acısını depreştiren şarkılar eşliğinde uzunca ağlayacaktır. hediyeler çöpe atılacak, fotograflar yırtılacaktır. anılar temizlenmeye çalışılacaktır. ama tabi ki nafile...! kız arkadaşlarının beynini sikecektir eski sevgilisini anlatmaktan. artık sohbetleri zevl vermeyecektir arkadaşlarına çünkü her bi boku eski sevgilisine bağlayacaktır. ota boka ağlayacaktır.
2) erkeği suçlama evresi;
terk eden erkek kişisine her fırsatta gömme isteğinin tavan yaptığı dönemdir. hatun kişimiz sürekli olarak erkeği suçlayacak ve onu haksız bulacaktır. ayrılığa anlam veremeyecektir. adını anmamaya gayret edecektir. arkadaşları ondan bahsettiğinde "o kim ya? tanımıyorum ben? sildim, çıkardım hayatımdan" tarzında kendisinin de inanmadığı cümleler kuracaktır.
3)çevreden artık toparlan kızım uyarıları;
ayrılığın üzerinden günler geçmiştir genç kızımız toparlandığını zannederken bir yandan da yoğun şekilde acı çekiyordur. ekranı bomboş cep telefonunu gördükçe krizlere giriyordur. evinden çıkmamaya özen göstermektedir. arkadaşlarının şu uyarılarına maruz kalacaktır:
- ondan başka erkek mi yok sana?
- sen bu kadar güçsüz müsün?
- o seni zaten hak etmedi hiç.
- demek ki bu hayırlıymış canım üzülme.
- hayat devam ediyor baksana etrafına!
- o bu kadar üzülmüyor emin ol!
son can alıcı cümleyle hatun kişimiz sarsılarak uyanır. bu da yepyeni bir evrenin başlangıç cümlesi olacaktır.
4) toparlanma çabaları;
hatun kişimiz hemen banyoya gidecektir aynanın karşısına geçip kendisine şöyle bir bakacaktır. acilen kuaföre gitmelidir. zira az daha gitmezse kuaför gittiğinde "sakal mı? bıyık mı?" diye soracaktır. kuaföre gitmek için hazırlanılır evden çıkılır. kuaföre gider önce. kendinde yapabileceği ne değişiklik varsa yapar. sonra da çıkar alışverişe. tarzı olmayan ama dikkat çekici bir sürü gereksiz kıyafet! amacı karşısındakine " bak olum ne kaybettin!" diyebilmektir. süslenir hazırlanır eski sevgilisiyle karşılaşabileceği mekanların yolunu tutar. onu gördüğünde de üzülmemiş ayağına yatar. dış dünyaya açılması sebebiyle teklifler alacaktır.gününü gün eden eski sevgili görülünce o anın hırsıyla kabul edecektir.
5) yeni biri;
yeni birini hayatına almıştır bi aradan sonra. bir kaç gün dener ama olmayacaktır bu da. yeni sevgilinin her hali hareketi eski sevgiliyi daha fazla özletecektir. ilk denemede anlamayacak bir kızsa birkaç defa daha bu tarz girişimleri olacaktır. ve sonunda anlayacaktır bu bir çözüm değildir!
6) aslında bende hatalıydım;
hırsı ve siniri biraz daha yatışan hatun kişi artık kendisini de suçlayacaktır bu ayrılık için. "bende şunu yapmıştım ama, böyle yaptığım için soğudu falan filanlar..." bu arada eski sevgili görüldüğünde hafiften gülümsemeler başlamıştır.
7) kabullenmek;
şu cümlelerle başlar:
- beni sevmek zorunda değil.
- her ilişki bitiyor tek biten benimki değil.
- biz olamadık ama umarım o başkasıyla mutlu olur.
- bir daha onun kadar sevemem belki birini ama bende seveceğim birisini elbette.
kabullenmiş hatun kişimiz artık daha durgundur. normale dönüyordur yavaş yavaş. hırsı, kızgınlığı geçiyordur. aylarca yeterince üzülmüştür. artık aşmıştır sadece adını duyduğunda içi sızlayacaktır hepsi bu.
bir daha ki ilişkilerini daha temkinli yaşayacaktır.
acı büyütür ve büyümüştür de...
saksı gibi yaşamaya sebep verecek olan,hiçbir şeyden zevk alamama, insan içine çıkmak istememek, avutup,susturulamayan bir benlik ve beraberindeki iç sesler dahilinde, insanın düşünme güdüsünü kaybettiği, intikam duygusuyla bir çok haltı yiyebildiği, karşısındaki artık olmayan kişiye zarar verme çabasının içerisinde olduğu lakin bu zaman zarfında en çok zararı verdiği kendisini unuttuğu, atladığı süreçler bütünüdür.
uzun sürmeyecek olan süreçtir.sonradan kimileri intikam denen duyguyu yaşatmak kimi ise çivi çiviyi söker duygusunun ne olduğunu öğrenmeye çalışmakta, güçlü olanlar ise hayatına kaldığı yerden devam etmektedirler.
paylaşılanlar ne kadar yoğunsa o kadar uzayacak süreçtir. ayrılık sonrası bana göre 2 evreye ayrılır. nasıl yaptı evresi ve bir de farkındalık evresi..
'nasıl yaptı' evresinde genellikle beddualar, er kişiye yöneltilen suçlamalar ve gözyaşları bulunur. bu evrede kişiye kimsenin pek yardımı dokunamaz. çünkü o aklını da bitenle bırakmıştır. kısaca ikinci evreye geçene kadar geride kalan da, bırakan kadar yalnızdır.
bahsi geçen ikinci evre: işte asıl sorunlu evre budur esasında. terkedilen, birinci evrenin izlerini silerken kendine yeni sorunlar yaratır. alışkanlıklar, çevredeki insanlar, ruh hali; her şey alt üst olmuşken var gücüyle çabalar; değiştirmeye, değişmeye çalışır, bir süre daha 'nafile' olmaya devam edecektir çabaları.
şöyle ki; 3 yıllık bir evliliğimsi ilişkiden çıkan insanı akıl sağlığı yönünden incelemek saçmadır. çünkü her şey ortadadır. kişi mala bağlamıştır ve uzun bir süre bu halinden kurtulamayacaktır. yeni insanlar klişesini hayatıına geçirecek, o kafayla hatanın kralını yapacak ve elindekileri de mahvetmeye devam edecektir. kendine yeni başlığı altında yeni ve olduğundan daha da karmaşık sorunlar yaratan kişi seçimini yalnızlık olarak yapacaktır. ama bunda da başarılı olamayacaktır. 'aşık olamıyorum', 'kimse o değil' triplerini de atlattıktan sonra geriye kalan tek şey bozuk bir psikoloji, eski sevgiliden kalanlar, tabii ki fotoğraflar, sırf onunla gülerken yapılmış kahkaha kası ve sırf onun yüzünden açılmış bir kalp yarası.
iki evrede ortak olan tek şey gözyaşlarıdır. baş edilecek gibi değildir. siz en iyisi bunu bir daha düşünün.
"Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da
Uzun bir hastalık gibi
Aralıksız dinlediğim alaturka bir fasıl gibi
Gökyüzüne bakmayı, dostlara mektup yazmayı
Çiçekleri sulamayı unutmuşluğum gibi
Bitti
Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da
Yürümeyi yeniden öğrenen felçli bir çocuk gibi
Sokağa şıkmalıyım şimdi ve çoktandır
ihmal ettiğim dostlara yeni bir adres bırakmalıyım
Pencereleri açmalı, kitapları düzenlemeliyim
Belki bir yağmur yağar akşama doğru
Yarıda bıraktığım şiirleri tamamlarım
Aşk da bitti diyordu ya bir şair
Aşk bitti iste tam da öyle" *
sürekli kendini cezalandırmak kendi canını yakmak için bir yol arayışına girer. geçici bir durumdur.bir süre sonra keşke şunu da yapsaydım kıza şunu da deneseydim gibi pişmanlıklar içinde kalır.