kız italyan'dı.
istanbul
galata
Tünel'de çalıştığım dükkanın önünde ayak üzeri sigara içiyordum.
5 adım yanda kenarda
o da sigara içiyordu,
2 duman sonda yanıma geldi
"eksküzmi" dedi "ver duyu durop ven it finiş?" diye sordu.
elinde tuttuğu, parmağıyla gösterdiği sarma sigarasına baktım
direk sandım ki bitince "nereden alıyorsunuz?" diye soruyor
ikinci kez düşünmeden konuşmaya başladım
dedim "duyu nov galatasaray haygsukul? der ise "hüüc gırin geyt. yumast si it..."
"yes ay sov" dedi şaşırdı kız "but itiz sofarevey."
kız sandı herhalde oraya gidip söndürüceğiz vay .mınakoyim sigara yasağına bak!
tabi bunları anadilinde düşünmüş olmalı.
neyse benim jeton hızlı düştü allahtan doğrusunu tez anladım.
yoksa ben aslında kızı çiçek pasajına açık tütün almaya yolluyodum.
soruyu yanlış anlayınca ne kadar doğru konuşursan konuş boşa.
her neyse.
kız diyormuş ki: biten sigarayı nereye atıyorsunuz...
kıza baktım,
kızın yüzüne.
zayıf ince, açık tenli, açık gözlü, saçları erkek tıraşı kumral saçlı.
hafif makyajlı, sakin yüzlü genç bir kadın. 28.
bilemedin otuz.
yeri-yolu gösterdim.
"vi turuvs it tulend."
"vay?" diye sordu hiç beklemediğim yerden.
"vay mı" dedim.
"deris no vay. cast turuvit."
sonra kız attı sigarayı yere,
izmaritin ardından baktı bir kaç saniye ister istemez.
sigarayı yere atmakla ilgili bir şeyler hissettiğini anladım kızın;
ama ne olduğunu sormaya cesaret edemedim.
beni anlayamayacağını da düşünmüş olabilirim bilemiyorum.
yani ne bileyim sözlük biri bana durup dururken
"ne hissediyorsun?"
diye sorsa
ne demek istediğini hemen anlayamayabilirim.
sonra nasıl bir medeniyetten geliyorlar ki sigarayı atacak yeri düşünüyorlar diye de düşünmeden edemedim ama.
bundan biraz sonra da dedim ki: ne büyüttüm mınakoyim alttarafı sigara!"
sonra dükkana geri girdim.
hayatlar yaşanıyor...