valla annem kadar değeri olmayan biri için anneme sarılıp ağlayarak onun üzülmesini bekleyemem hiç bir sevgili annemden daha değerli olamaz. annem kafasına takmasın diye dertlerimi bile belli etmem benim için üzülmesi beni daha çok üzer.
gecenin bir yarısı eve gelinmiştir. halbuki o saatlerde eve gelmek pek huyu değildir çocuğun. tek kelime dahi etmeden odasına doğru yönelirken anne sorar:
-"niye geldin eve?"
-"e zaten gelecektim demiştim ya belki kalırım diye" diye kıvırır çocuk, halbuki koca bir yalandır bu.
anne anlamıştır pek tabi anında birşeyler ama sıcağı sıcağına üstelemez, peki der, susar, sabah olmasını bekler. ertesi gün beraber büroya gidilir. çocuğun yüzünden düşenler bin parçadır. ama anne sabırla tek bir soru dahi sormadan bir açıklama bekler. ve dakikalar sonra çocuğun gözlerinden dökülen yaşlarla yaşananlar anlatılır. (bkz: #14145875) bir annenin herhalde en çaresiz kaldığı andır çocuğunu, hem de artık belli bir yaşa gelmiş olan çocuğunu ağlarken görmek. ama o anda başka hiçbir insanın sizi onun kadar şefkatle teselli edebilme ihtimali yoktur dünyada. anlayamasa bile gözyaşlarının buncasını, en azından başınızı aldımı kollarının arasına "ağlama oğlum bak değmez" dediğinde, yaşınız kaç olursa olsun siz küçük bir çocuk olursunuz.
duygusal dakikalar sizi bekler. bu sarılma 'ne olursa olsun yanındayım yeter ki üzülme' sarılışıdır. bir parça teselli ile başlar ve ardından bir kaç öğütle son bulur. yalnız olmadığınızı anlarsınız.
bir çözüm müdür?
-değildir. aksine anneyi de üzmekten başka işe yaramaz.
annenizin sizi en çaresiz haliyle görmesidir. karşı tarafın cesaretsizliğinden kaynaklanan sorunlar nedeniyle, ilişki telefonda konuşularak bitirilmiştir. son cümleler söylenmiş, bu işin yürümeyeceğine karar verilmiştir. telefonda uzun bir sessizlik gerçekleştikten sonra sonunda o telefon kapanmıştır. tipik oğlak kadını olan ben * hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştır. bunu duyan anne hemen kızına sarılmış; anne de ağlayan kızına dayanamayıp, gözyaşlarını içinde tutamamıştır. anne ve kız birbirlerine sarılıp yarım saat öylece kalmışlardır.
(bkz: bu da böyle bir anımdır)
derdini anneyle paylaşmaktır. yalnızlık çekmektir. en önemlisi anneye tüm zayıflıklarını gösterecek kadar güvenmek ve anneyi yakın bulmaktır. her insan yapamaz bunu annesiyle mesafeli ilişkisinden dolayı.
bunu yaptığım zaman annemin de benimle ağlamaya başladığını görerek pişman olduğum eylem. kendi üzüntümü unutup, onu üzdüğüm için kendime kızmaya başlamama neden olandır.
Anneme değil de alt katta oturan babanneme bir şey vermek için indiğim sırada yaşlılığın verdiği hassasiyetten midir yoksa sevginin gözünün içine bakılır boyutundan mıdır nedir "rengin sararmış solmuş hasta gibisin kim üzdü seni" lafı üzerine gözlerimin feci dolduğunu ve babanneme o an diğer herkese duyduğum sevginin de ötesinde bir içtenlikle sıkı sıkı sarıldığımı hatırlarım belki öylesine sorulmuş bir soruydu babanne olmanın verdiği bir duyguydu ama o an beni sadece babannemin anladığını hissettim gözümünün içine bakan en birinci kişi olduğunu..
'anne dayanamıyorum işten izin al gel' demektir. lise zamanlarıdır. annenin işten izin alıp gelmesidir. hiçbirşey sormadan kucagında yatıp sessizce aglamanıza izin verirken saçlarınızı okşamasıdır. aldatılmaktır.
her zaman yapmak isteyip yapamadığım, yapabilenlere de özenerek baktıım olaydır. Bu yüzden 'duymak bile istemiyorum' cümlesi yerine başka bir şeye ağlamış gibi yapıp gidip koynuna girilebilir.
amaçsızca yapılann birşeydir. anneye zamanında bahsedilmeyen aşkın ardından gözyaşı dökerken sığınacak, dayanacak tek şey olarak anneyi görmenin kanıtıdır. soruda sormaz fazla. ağlar rahatlar insan.