bit palas

    5.
  1. sadece bu cümleleri yazabilse insan, oturur bunun üzerine kitap yazar. ama elif şafak ne yapar. romanın küçük bir bölümünde sadece birkaç sayfada yer alan bir kahramanın ağzından dile getirir bu cümleleri, üzerinde durmaz. bu yüzden saygıyla eğiliyorum bu başlık vesilesiyle elif şafak'ın önünde.

    "denizin kıyısında durmuşuz. ayaklarımızı suya salmışız ethel. sen diyorsun ki ' şu ilerideki elli beşinci dalgaya yüzelim birlikte. bak o dalga ne kadar güzel! ' ben de ' hangisi? ' diye soruyorum. daha sorumu bitirmeden yer değiştirmiş oluyor senin işaret ettiğin dalga. bak artık söylediğin yerde değil. elli beşinci değil de otuzbeşinci olmuş şimdi. giderek yaklaşıyor. yani zaten o bu tarafa geliyor. gelirken de elbet bir şeyler getiriyor yanında. şimdi önünde iki seçenek var. ya atlayacaksın denize, dalgaları filan unutup, sen de bir katre olacaksın onun içinde. ya da kıyıda durup, bekleyeceksin. dalgaların kıyıya vurup, parçalanmasını seyreyleyeceksin. o zaman da onlar birer katre olacak gözlerinin önünde. iki türlü yaşanır hayat eğer bir şeye benzeyecekse. ya kendini yok edeceksin hayatın içinde, ya da hayatı yok edeceksin kendinde. "
    8 ...
  2. 1.
  3. elif şafak'ın yazdığı bir kitap
    Bit Palas, içinde Türk Kültürü Ve Memleketim Ve istanbul insanının Günlük Yaşantısı Hakkında, Minik Ama ilginç Ayrıntıları Konu Almış Bir Kitaptır. Bir Apartmanın Bonbon Palas'ın Gecmişteki Ve Günümüzdeki Halini Anlatırken insana inen Derin, Ayrıntı Gibi Görünen, Hayatın Özü Olan Nüansları Okuyucu ile Paylaşır.
    4 ...
  4. 4.
  5. bonbon palas'ta insanlar birbirine o kadar uzak, hikayeler birbirine o kadar baglı ki.

    ...kapalı bir sandıgın içinde günışığına çıkmayı bekleyen, kıymeti bilinmemiş bir define degilim ben. Hakkımda soracagın her sorunun cevabı üç aşagı beş yukarı sende saklı zaten. Beni keşfetmeye çalışmanı da keşfettiğini zannetmeni de istemem.Tanımak zorunda degiliz birbirimizi, daha bir arpa boyu tanıyamamışken kendimizi... Başkaları hakkında edinilen bilgiler , çöplükten gelişigüzel çıkarılan yiyeceklere benzer. Tadına varamayacak olduktan sonra kokutmak zorunda degiliz beynimizde....

    yarıda bırakılınca beni oku diye bagıran kitap.
    4 ...
  6. 9.
  7. --spoiler--
    hayal gücümün geniş olduğunu söylerler. "saçmalıyorsun" demenin şimdiye kadar icat edilmiş en ince yoludur bu. haklı olabilirler. endişelenmeye başladığımda, nerede ne zaman ne söylemem gerektiğini karıştırdığımda, insanların bakışlarından korktuğumda, insanların bakışlarından korktuğumu belli etmemeye çalıştığımda, tanımak istediğim birine kendimi tanıtmak istediğimde, aslında kendimi ne kadar az tanıdığımı bilmezden geldiğimde, geçmiş canımı yaktığında, geleceğin de daha ala olmayacağını kabullenemediğimde, ne bulunduğum yerde, ne de göründüğüm insan olmayı içime sindirebildiğimde.. saçmalarım..
    --spoiler--
    elif şafak
    3 ...
  8. 11.
  9. Sinan Cetin'in filmini çekeceği söylenen Elif Safak romanı.
    Yesim Salkım oynayacakmış diyorlar ki kendisini elif safak ın bir romanıyla bağdaştıramıyorum nedense. Ayrıca çok daha iyi oyuncular varken ne alaka.
    3 ...
  10. 3.
  11. son dönemlerde Türkiye'nin en iyi yazarlarından biri olan elif şafak'ın 2002 yılında yayımlanan romanı. kapağındaki bite aldanıp okumamak kitaba da kendinize de haksızlık olur.
    3 ...
  12. 17.
  13. ''iki türLü yaşanır hayat, eğer bir şeye benzeyecekse. ya kendini yok edeceksin hayatın içinde, ya da hayatı yok edeceksin kendinde.''
    2 ...
  14. 8.
  15. bit palas; bizimdir, evimizdir. üst komşumuzdur kahramanlardan biri. kurulan cümleler bize aittir ama kullanılan betimler farklıdır. benzerlik vardır ama bu aynilik değildir asla çünkü elif şafak faktörü; onun cümleleri, sözcük öbekleri ve en küçük ses.
    kitap değildir yarıda bıraktığımızda bizi çağıran, bit palas sakinleridir, kuaför cemal'dir, meryem'dir, tijen'dir, hacı hacı'dır... sohbet edersiniz aslında kitabı okurken her biriyle. onların günlüklerine girmiş gibisinizdir, hayatlarının en mahrem sayfalarına, izinlisinizdir.
    bit palas'tan ayrılma zamanı geldiğinde veda edersin herkese, konukseverlikleri için teşekkür...
    2 ...
  16. 2.
  17. insanı hayal dünyasına sürükleyen, kurgusundaki kusursuzluk ve ince detaylarla hayranlık uyandıran elif şafakromanı.
    2 ...
  18. 10.
  19. "her kadının doğası gereği anaç, anneliğin ise cennetteki ırmaklar kadar duru ve kutsal olduğuna hararetle inanlar buna ihtimal vermek istemeseler bile, agripina fyodorovna antipova doğurduğu "şeyi" sevmemişti.
    ...
    tıpkı ulusların olduğu gibi annelerinde bir resmi tarihi olamazdı. bugünden geriye doğru özenli bir el yazısıyla yazılan bir tarihçe; yabani otlarını ayıklayıp, taşlarını döşeye döşeye. çünkü hazırlop gelmez her zaman, bazen de sonradan yeşerir sevgi; tedricen serpilir, zamanın refakatinde, damla damla. etraftakilerin ilgisi, dokunaklı bir an, anlık bir sıcaklık ve onlarca şefkat tortusu birbirine eklemlenip, çalışkan bir yelpaze gibi şekerriz bir esintiyle zihinden kovalar tüm yakışıksız fikirleri ve meymenetsiz hisleri. yelpaze çalıştıkça, bebeğin kendisinden önce onunla birlikte adım adım gelişen anaç haleyi sevmeye başlayabilir anne. ve o haleyi o akdar derinden benimser ki, bebeği benimser sonunda ve bebeği o kadar çok sever ki, onu hep sevdiğine, hep aynı ölçüde sevdiğine inanmak ister."
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük