çocukluğumdan beri vazgeçemediğim,hatta o yaşlarda bisküvileri çaya doldurup,karıştırıp bulamaç bir mix elde edip yiyebilecek kadar iğrençleşebildiğim eylemdir. *
not: artık sadece çaya batırmaktayım.
Çaya bandırılan bisküviyi, erimesine saliseler varken çayın içinden çekmek yanacağını bile bile ağza atmak ve bir sonraki bisküvide ise sınırı zorlama eylemidir.
küçükken zamanlama ve optimizasyon kavramları ile farkında olmadan tanışılmasıdır.
neticede, mühendis olacak çocuk bisküviyi çaya batırışından belli olur.
bisküviyi çayın içinde dağılmasını tetikleyecek kadar uzun tutmamak, bardaktan ağza kadar olan mesafeyi fazla sarsmamak suretiyle ve seri olarak kat etmek hususlarında dikkat edilmesi gereken; yapıldığında da oldukça lezzetli olan eylemdir.
çayın tadına tat katan harekettir. bisküviyi uzunlamasına yani çay bardağından geçebilecek şekilde kırmak için yan olarak tutup öyle kırmak gereklidir. sonra saçma sapan bir yerinden kırılır, ziyan olur güzelim bisküvi, üstüne bir de bardağa sığması için sağından solundan kemirmek zorunda kalınır. olmaz. olur da olmasa daha iyi.
işin püf noktası bisküvinin kırılmak ve kırılmamak arasındaki o ince çizgide daldırılan bardaktan çıkarılmasıdır. kavrama noktasını bulmaktan daha zordur. en azından orada motorun sesine kulak veriyorsun. burada ise ne kadar çok pratik yapılırsa o kadar ustalaşırsınız.