dün akşam yıllar sonra başıma gelen olaydır.akşam uludağ sözlükten ve televizyondan ayrılıp markete gidilecektir.ve 5 dakikalık yere fb ülker maçı kaçmasın diye bisikletle gidilme kararı alınır.markete giderken karanlık bir sokağa girilmiştir,sokak tanıdık bir sokaktır ancak sokak lambaları çalışmıyordur.bisikleti süren kişi saatine bakar ve saat 21.42 dir ve hızlı gitmesi gerekmetedir.karanlık sokakta basar pedallara,bisiklet hızlanır hızlanır.ancak birşey hesap edilmemiştir(belediyenin doğal gaz tamiri için açtığı çukurlar).önce bir çarpma hissi,sonra hava uçuyorken bir anda yere düşmeyle olay tamamlanır.tabi bu arada marketti,pansumandı falan maçın ilk yarısı kaçmıştır.
öğrenme aşamasında her türk çocuğunun başına gelen hede. bacakların yara ve morluk içinde olmasının sebebidir. bacağında morluk olmayan çocuğa çocuk demem ben.
diz ve dirsek yaralanmalarının çoğunluklu sebebidir. yokuş aşağı giderken maruz kalındığına sıkça rastlanmıştır. hele bir de düştükten sonra ağladığınızda anneden dayak yeme safhası vardır ki ; evlerden ıraktır.
bu sabah saat 7 civarı başıma gelen olay. sebebi hız ve kaygan zemin. yağmurlu havada virajı alamayıp aniden gidonu kırınca kendimi yerde buldum. başım sert bir şekilde yere çarptı fakat allahtan kask var. sağ omzum, dirseğim, kalçam ve dizim yara almış durumda.
gerçekten anlık bir olay, düşeceğini anlayamadan kendini yerde buluyorsun.
Sene 2000 , Beylikdüzü'nde oturuyoruz. Bende ilkokulun vermiş olduğu o deli kanla beraber beylikdüzü sokaklarında çılgın atıyorum. Hüseyin Yıldız iÖO'nun orda takılıyoruz bizim arkadaşla. Dedim ver hele bir tur atam. Bindim bisiklete. Etrafta da liseli kızlar ama çok gıcırlar. Dedim havamı atayım şunlara. Bıraktım elimi. Sonrasını hatırlamıyorum. Şaka lan şaka hatırlıyorum. Baktım yerdeyim , pantolon yırtılmış. Bilen bilir o zamanlar okulun alt tarafı mıcırlıydı. ( hangi muhteşem kafa mıcırlı yaptıysa orayı amk ) Baktım kızlar gülüyo. Bastım içimden küfrü. Vay amk dedim rezil olduk. Benim neyime elimi bırakarak bisiklet sürmek. Arkadaş geldi hemen yanıma dedi kanka var mı bişi. Yok yeğen dedim. Bisiklette var mı bişi sen onu söyle dedim. ( Erkekliğe bok sürdürmüyoruz tabi ) Sonra kalktık okulun arkasındaki parka geçtik. Ben direk bacağı tuttum tabi. Amk ne biçim düştüm ya of amk diye. Bu da bisikletli , düşmeli anım.
en kötü senaryolardan biri ayakkabı bağcıklarının pedala dolanıp sıkışması ile kendini koruyamadan yere devrilmektir. benim başıma geldi bu hem de gecenin bi vakti ışıksız bir yolda. gerçi yanımda başkaları vardı ama iyi mi kötü mü bilmeyeceğim çünkü beni kurtarırken bir yandan da çılgınlar gibi taklidimi yapıp eğleniyorlardı. acımasız dünya.
13 14 yaşındayım yenibosnada oturuyoruz. o zamanlar 6 vitesli bisikletim var. sokakta suruyorum her zaman dikkatli surmuşumdur ama bir gun cuma pazarı vardı bizim sokagın hemen aşagısında kurulur. cok hızlanınca pazardaki kavun tezgahına girmiştim.
toplama bisikletimle daimi olarak yasadigim durum oldugundan biliyorum, kesinlikle ogrenilen bir sey, dustukce ogreniyor insan kendine zarar vermeden dusmeyi. bisikletin gidonu cikar duserdim, teker cikar duserdim, fren patlar duserdim. sufi denize tukururdu, aglardim. sonunda bisiklet iyice kullanilamaz hale geldi ama nooldu, ben yasiyorum.
dağın tepesindeki köyden yokuş aşağı inerken hızın verdiği hazla daha da hızlandım. sonra önüme bir viraj çıktı ve yavaşlayamadım frenleri sıkınca direksiyon sarsılıyordu ne zamandır da bisiklete binmediğimden ne yapacağımı bilemedim düşeceğimi anlayarak saldım kendimi. sonra yandaki çakıllara girdim fırladım gittim. piercing kaşımdan içeri girmiş suratın yarısı sürtünmeden dolayı bir şeyler olmuştu şimdi kabul bağladı. yürürken topallamam geçti ama ama hala yatarken her yerim acıyor. her yerim yara bere. ne zamandır düşmüyordum ama.
insan düşmeye düşmeye, düşmekten korkmaya başlıyor. şimdi iyi oldu.
o kaştaki küpeyi de çıkarıp atacam yaranın düzelmesini bekliyorum.