candır. her derde devadır. sağlık, maddiyat, zaman vb her yönden faydalıdır.
bir ulaşım aracı düşünün ki yakıtı sizin en sevdiğiniz yemek olsun.
bir ulaşım aracı düşünün ki sizin oturup oturup kaba et büyütmenizi engellesin.
bir ulaşım aracı düşünün ki neredeyse masrafsız olsun.
bir ulaşım aracı düşünün ki park yeri bulma derdi olmasın.
bir ulaşım aracı düşünün ki yoğun trafikte onbinlerce liralık 4 tekerlerin arasından süzülsün gitsin.
bir ulaşım aracı düşünün ki sizi mutlu etsin.
bir ulaşım aracı düşünün ki size rüzgarı ve özgürlüğü hissettirsin.
evet. ulaşım aracı. sadece çocukluk döneminde karne hediyesi olarak alınan bir oyuncak değil.
bırakın 180 cm boyla, 90 kiloyla üzerine binip çocuklar gibi mutlu olduğunuzda size trene bakar gibi baksınlar. kafayı yemiş bu desinler. ben miyim kafayı yemiş olan? yoksa çevre, sağlık ve ekonomi düşmanı 4 tekerli teneke yığınlarına onbinlerce tl para bayılıp kös kös gezen, 200 metredeki bakkala giderken bile çevrenin içine eden mi?
kaskınız başınızdan eksik olmasın ve yere değmesin inşallah hiçbir zaman.
Arabaya tercih edebileceğim bir araçtır. Motordan sonra özgürlüğün simgelerindendir. Uzun yıllar kullandıktan, seyahatler yaptıktan sonra motora geçilmelidir.
bahar mevsiminde dağ, bayır dolaşmak ve kendini doğaya salmak isteyen kişinin en uygun aracıdır. doğa ile dost tek araçtır neredeyse. hiçbir yere gidemeyen spor amaçlı imal edilmiş çeşitleri bu dünyadaki en salak alettir. hiçbir yere gitmeyip bir odaya kapanıp bisiklet düzeneği ile pedal çevirmek ve ilerlememek, rüzgarı yüzünüzde hissetmemek kadar ahmakça bir şey olamaz.
ilk bisikletim pembe, beyaz tekerlekleri olan; bisikletçiler çarşısından, beyazıt yönüne gidiş tarafındaki ilk dükkandan 45 tl ye alınmıştı. 2000 yazı, doğum günüm. 10 yaşına basmış bir kız çocuğuyum. babamın parası olsa bir boy büyüğünü alırdı bana, 65 tl idi. ama pembeye paramız yetti. 3. katta olan evimize indir çıkar balkona taşı sokağa taşı canımı çıkartan o bisikleti sadece bikaç ay sürebildim. küçük geliyordu bana. dizlerimi direksiyonuna çarpa çarpa mosmor ederdim. bianchi vardı mahalleden bi arkadaşımda, gri, tekerlekleri de gri. çok güzeldi, rüyalarımı o süslerdi. pembe bisikletimi o yazın sonunda kaldırdık. bir daha kullanmadım. 5 sene sonra annem sevmediğim ev sahibinin * benim için bişey ifade etmeyen kızlarına verdi. çocukluğumda pek sevmediğim o bisikletin benim için ne ifade ettiğini o an anladım. üzülmüştüm. benim ilk bisikletim hiç değerini bilmeyecek birilerinin olmuştu. ayrıca görmedim de sokakta sürdüklerini. belki de bilinçdışı bıraktım. bilmiyorum. merak ettim o bisikletimi şimdi. çocukluğumu merak ettim. yıkılıp giden anılarımı.
eski semtimde yıllarca kullandığım uzun mesafeler kat ettığim şimdiki kirası ucuz ama boktan ve hayvan gibi yokuşlu semtim nedeni ile alsam da işime yaramayacak şeytan arabası.
Karşıyaka iskeledekileri sürmek istediğim ama hiçbir arkadaşımı sürmeye ikna edemediğimdir. Sistem çok güzel, paristeki almanyadaki olay işte kentkartı basıp bisikleti çıkartıyor sürüyorsun, sonraki makineye bırakıyorsun. Yok mu şöyle bisiklet sevdalısı bi sözlük hatunu (evet hatun. ne o öyle erkek erkeğe ıyy)
25 yaşımda öğrendim evet şaka gibi düşününce.
Küçükken hevesim olmadı ama geçtiğimiz haziranda düşerek , yer yer morluklar ile sonunda sürmeyi öğrendim.
iki gündür yaklaşık bir saat kadar turluyorum. Kulağımda müzik ve rüzgarın hafif uğultusu ile pedal çevirmek dünyanın en zevkli işi .
Neden daha önce denemedim diye kendime kızmadım değil ama ne demişler zararın neresinden dönersen kardır.
Insana yaşlandığını hissettiren alet. Bir zamanlar tüm mahalle bebeleri olarak bisiklete atlayıp kilometrelerce yol gidip, hatta babamın iş yerine gidip geri eve dönüp yorulmak nedir bilmezdik, şimdi 2 pedal çeviremiyorum arkadaş. Hamlamışım bile diyemiyorum, resmen bacaklarımı ilk kez kullanmışım. Kimse ağlamıyor diye öldüğümün farkına varmamışım ama ölmüşüm ağlayanım yok evet.
insana mütiş kondisyon kazandıran alet kendisi. Tüm bacak bölgesini muntazam çalıştırıyor. 2 hafta her gün sür sıkılaşırsın ama işte yokuşu boşta inip sahil şeridine kadar beleşten gidene kadar iyi. Geri dönüş yolu düz de olsa yapamıyorum arkadaş böyle utanç olmaz. O bacak dediğin uzuv 2 pedal çevirmeye gelmiyor, pili biten bağımsız bir aksesuara dönüşüyor. Yoldan anneni çevirip apar topar bisikleti bagaja tıkıp dönüş yolu boyunca utançla gidiyorsun. Bir de karnesinde milyonlarca pekiyi ile gelmiş şen çocuk edasıyla babana bisiklet aldırınca "hani noldu 2 gün sürdün attın yine kenara" muamelesi görüyorsun. Lan sırf onun için bile şu bacak ağrısı çekilir de işte daha önemlisi spor yapmak lazım. Bu işin ucunu bırakmıycam buraya da yazıyorum sözlük. 10 gün daha düzenli sürsem belli bi kıvama gelirim heralde.
Sizde işin acı yanını görün sözlük yazarları. Her gün ordan oraya yürüyorum şurdan şu kadar katı merdivenle çıkıyorum filan, alakası yok. Her gün okula yarım km yürüyorum ama bak işte utanmasam sporsuzluktan kas erimesi olcam. Bir de üzerine genç olucam. Ölmüş o gençlik.
katlanabilir olanları hakkında tavsiyeye ihtiyaç duyduğum aletlerdir. marka, kullanım rahatlığı, fiyat konusunda bilgisi olanlar mesajla ulaşsa güzel olur.