ilk defa ilkokul dördüncü sınıfta bisikletim olmuştu. uzun yalvarışlar ve ikinci el olsun hemen olsun ısrarıyla. kemikli jantlı, bmx bir bisikletti. o bisikletle sürmeyi öğrendim, düştüm, çakıldım, uçtum, gezdim, küçük çaplı kaza yaptım, tek elle sürdüm, iki el bırakıp sürdüm, ayağımı orta demire koyarak hareket çektim, yan oturarak direksiyonu kontrol ettim, aynı sınıftan hoşlandığım kızın sokağından heyecanla geçtim, arkadaşlarla biraz uzaklara açıldım ailemin haberi olmadan, arka tekerin oraya plastik su şişesi veya kutu kola koyup mahalleyi inlettim, zincir attı uğraştım, fren tutmadı ayağımı tekere sürerek durdurdum ve sair.
hevesimi aldım ve bıraktım. zincir olayı bayınca bir ara tamir ederiz diyerek çatıda terk ettim.
ilk ve son bisikletimdi. iki yılı bulmadı bu heves alma olayım ama bisiklet işinin bende bir karşılığı yok artık. yokuş çıkarken yorulmak veya kendini trafikte tehlikeye atmak gibi çağrışımlar ve çocukluk anıları kafi.
fakat bisikletlere göre dizayn edilmiş bir şehir fikrine sıcağım ve pek sevmesem de bisiklet kullanabilirim.
hatta bu kültür oluşsa biraz tuhaf gelse de cincıra geçerim belki.
Bazen gece 12 gibi bisikletimi alır çıkarım sokaklara. Boş sokaklar ve sakin kaldırımlarla bezeli küçük şehrimi gezerim saatlerce. Bazen insanların tuhaf bakışlarını yakalarım. Deli mi nedir bu saatte? Ayaklarıma kramp girene kadar pedal çevirir sonra bir çorbacıya giderim. Gece 2 gibi Lüks arabalarıyla gelmiş çakırkeyf müşterilerin inadına bisikletimi ulu orta park ederim. Çorbamı içerken kulaklarım açık, dialog yakalamaya çalışırım. Sarhoşken iyi de, ayık kafayla sarhoş muhabbeti hiç çekilmiyor, bunu da orda öğrendim.
Malatya'da bisiklet severler varsa pedal çevirmeye beklerim ara sıra.
Uçmak gibi birşey.
Rüzgarı yararak ilerlemekten mi, saçların uçuşmasından mı nedir, öyle hissettirir.
Arınmaya, kafa dinlemeye, enerji şarj etmeye yardımcı olur.
Hem form tutarsınız.
Biraz popo ağrısı yaşatır ama o kadar kusur kadı kızında da olur yahu!
işe gitmek için pek uygun değil. Birincisi havalar soğuk. ikincisi yollar çok tehlikeli. Direkt ölüm tehlikesi. He küçük bir beldede yaşıyorsan olabilir.
Valla çok büyük nimet olduğunu bugün anladım. Araba gibi statü farkı yaratmasada atabadan ve diğer motorlu araçlardan (motorsiklet dahil değildir.) Kat ve kat daha zevkli. Melela ben 1300 km civarı yol gittim bir ayda hiç masrafı dahi olmadı ama aynı yolu arabayla gitseniz en az 300 kağıt .
Özgürlüğün dağlarda şehirde arazide bataklıkta kaldırımdaki zirvesi bence.
Herkesin güzel şık bir bisiklete rahatlamak için ihtiyacı var.
Şimdiye kadar üç bisikletim oldu.
ilki dolma lastik dedikleri, lastikleri üç renk olan pembe çok şeker bir bisikletti. Sonra bize gelen misafir çoçuğunun (çocuk dediğim 14-15 yaşlarında) bisikletimi kırması sonucu kullanılamaz hale geldi.
Ben ağlamaktan telef olunca hemen ertesi günü babam bana gri, güzel bir bisiklet aldı. Bunu uzun süre kullandım. Dizlerimdeki yarık izlerinde hatırası vardır bu bisikletin.
Sonra bu gri olan küçük kalınca pembe, önünde sepeti olan ve arkasında oturma yeri olan muazzam bir bisiklet aldı. Onu çok süremedim, komşuya vermişler annemler sonra.
Dün 7 yaşındaki kuzenimin bisikletini sürdüm, bacaklarım direksiyonuna çarpsa Bile o eski tadı hala yerinde.
Cocukken arkadaslarla kafile seklinde sokaklarda surerdik. Bisiklet abimindi. Uzerine binmek icin kaldirima yanasmak zorunda kaliyordum. Pedal asagi indiginde ayagim yetismedigi icin digerini yukari kaldirirdim filan. Boyum da kisaydi o zamanlar haliyle.
Sonra bir su hortumunun uzerinden gecerken kayip dustum. Epey saglam dustum. Sonra hep on yargili oldum. Cok istedim uzun mesafe yolculugu yapayim ama cesaretim olmadi.
Yaşamak gibidir, hani ilk gözlerini açarsın ve sonrasında ne olduğunu anlamadan geçer gider ya zaman... işte öyledir bisiklet sürmenin doğası da, bir öğrenip başladın mı pedallamaya, akar gidersin...
Uzun bir aradan sonra yeniden deneyimlediğim süper ötesi aktivite.
Rüzgarın verdiği o hissi yeniden hatırlamak o kadar iyi geldi ki uzun zamandır bu kadar mutlu hissetmemiştim.
Özgürlüktür benim için. Bisikletimi tamir edip bu zevki yaşamaya kaldığım yerden devam ediyorum. işlerimi bisikletle halletmeyi o kadar özlemişim ki. Spor olması da cabası.