tam ekipmanlı, taytınızla filan sürüyorsanız eğer motive olmuş pedallara asılırken çişinizin gelmesidir. şimdi sürerken işeme taktikleri filan var lakin açıkçası durup yapmak gerekiyor. o da hakkaten beni hayattan soğutuyor.
Hele ki frensiz bir bisiklete binip dik bir yokuştan aşağı kendinizi bırakıp önünüze de kasdi olarak bi kız çıkarsa, siz de çarpmamak için aniden gidonu kırarsanız havada uçup, yerde sürüklenip, dizinizi parçalayabilirsiniz.
(bkz: test edildi onaylandı)
(bkz: havada uçan karada kaçan)
Bundan bir iki ay öncesi. yer bursa, osmangazi, demirtaşpaşa tramvay istasyonu yakınları. yağmur hunharca yağmakta ve yerleri ıslatmakta ısrar ediyor. gençliğin verdiği yağmur altında yürüme isteği arkadaşın bisikleti görünce kenara çekiliyor ve arkadaşın bisikleti alıp çıkıyorum bursa sokaklarına. yerlerin ıslak olmasını fırsat bilen ben yanlaya yanlaya gidip gecenin köründe inlere cinlere şekil yapıyorum. tabi ben almışım gazı kendi kendime "ulan ne sürüyorum hııaamına" diyerekten egomu şişirip daha da saçma hareketler yapmaya başlıyorum. bi anda karşımda beliren kaldırıma nuri alço bakışı atıp çeviriyorum pedalı. Ön tekeri kaldırıma vurdurmak vasıtasıyla kaldırıma çıkmayı hedefliyorum. pedal çevirdikçe kaldırıma yaklaşıyorum kaldırıma yaklaştıkça daha hızlı pedal çeviriyorum. Ön tekerin kaldırıma değmesiyle birlikte havaya doğru ivme alması gereken teker kaldırımın ıslaklığından ötürü sağa doğru fırlıyor. götümün bisikletin selesinden ayrılmasıyla birlikte anlıyorum götlere geldiğimi. sol dizimin üzerinden sekip omzumun üstünden takla atıp ayağa kalkıyorum. bi iki saniye "ulan ne yaptım ben az önce" diye düşündükten sonra. sol dizim mavi ekran veriyor ve vücudumu taşıyamıyor. laps diye yere kapaklanıyorum. "mına goyım ne güzel şekil şukul düşmüştüm ne gerek vardı şimdi yere kapaklanmaya" derken bisikletin zincirinin götlere geldiğini farkediyorum. 15 dakikalık dinlenmeden sonra bisikleti omuzlayıp eve dönüyorum.
Hani yol kenarında ızgaralar olur ya. Kaldırım dolu, gidemem. Yol zaten kalabalık. Kenardan kenardan giderken ön teker ızgaranın araya girdiği gibi öne uçtum.
Ön freni olmayan bisiklette yokuş aşağı frenlemek ve bisikletin kıçını dans ettirmek.
Sahildeki bisiklet yoluna konulan mangallar, niye koydunuz dediğinizde itirazlar ve aynı zamanda bisiklet yolunda bisikletten çok motosiklet olması.
Daha bugün başıma gelen aksiliktir. Bursa uluyoldaki işimden nasıl olduysa bu cumartesi erken çıktım. Hem aynı sokaktaki evden bisikleti alıp öyle bir spor aşkıyla düştüm yola. Derken görükleye kadar gitmişim. Tam 21 km. Biraz dinlendikten sonra geri dönmek için yola çıktım. Daha görükleden çıkamadan zincir attı. Sıkıştığı yerden çıkarana kadar ve ya çıkmazda burdan eve nasıl dönerim diye düşünürken neler çektiğimi bir ben biliyorum. Allahtan çıktı da eve yürüyerek dönmedim.
adını unuttuğum genelde petrollere arabayla giriş yapmadan önceki çukurların üstünü örten ızgaraya tekerin girmesi, akabinde trafiği altüst etmek, bisikletin tek lastik üzerinde durması. diğeri ise ayakkabının bağcığı çözülmüş ve farkında değilsiniz, hafif eğimli bir yolu tırmanıyorsunuz, bağcığın yavaş yavaş pedala dolanması, o çaresizlikte ne yapacağını bilememek, pedal çevirememek ve tek ayak üstünde durup belli bir süre sonra çaresizce yere kapaklanmaktır bence.