birleşmiş milletlerin bir boka yaramadığı gerçeği

entry2 galeri0
    2.
  1. milletler cemiyeti örneğinde olduğu gibi, nispeten idealist ve dünya barışı ihtiyacının ziyadesiyle hissedildiği bir zamanda ortaya çıkıp ilk başlarda nispeten saygı görmüş ve nispeten bu saygıya uygun işletilmeye çalışılmış, ancak giderek bazı devletlerin güdümünde işlevinden ve saygıdeğerliğinden uzaklaşmış olması halini eleştiren bir ifade.

    (bkz: birleşmiş milletler)
    (bkz: krishna menon)
    0 ...
  2. 1.
  3. Birleşmiş Milletler, sanıldığı gibi barış aşkıyla yanıp tutuşan dünya ülkelerini bir araya getiren bir melekler topluluğu değil, "Almanya'yı yenmiş" devletlerin dünyada kurduğu bir "denetim mekanizmasıdır"...

    O kadar ki, 1945 yılında kurulmakta olduğu günlerde, örgüte üye olmak isteyecek herhangi bir devletin "Almanya ve Japonya'ya savaş ilan etmiş olması" şart koşulmuştu!

    Türk faşistleri de, içleri kan ağlaya ağlaya 23 Şubat 1945'te buna uymak zorunda kaldılar. (Hitler'in "ismet bana bunu nasıl yapar?" diye saçını başını yolduğu rivayet edilir.)

    Nitekim, direnen Franco ispanyası örgüte alınmamıştı. (Durumu "muhataralı" olan italya bile, ispanya gibi taa 1955 yılını bekledi.)

    Sonraları, kurulan yeni devletler de birer ikişer örgüte girdiler tabii.

    Fakat örgütte "Güvenlik Konseyi"nin sözü geçiyordu. Orwell'in deyimiyle "bazı eşitlerin daha da eşit olmaları" gibi, bu konsey BM'nin yönetimi, "hükümeti" gibiydi. Sürekli üyelerin kararları veto hakkı vardı.

    Beş sürekli üye, yani Almanya'yı yenenler, sonra eklenen Çin. Ayrıca göstermelik olarak seçimle gelen on üye daha.
    Almanya o gün de bugün de konseyde yoktur! "Vallahi ben o eski Almanya değilim" dedi de ancak 1973 yılında, o da ancak genel kurula girebildi!

    Yeni bir dünya savaşı, evet, önlenmiştir ama bunu önleyen BM değil, iki süper devletin karşılıklı nükleer güç dengesi olmuştur. Buna karşılık hemen hiçbir "yerel" çatışma da BM tarafından önlenememiştir. Ne Kore savaşı ne Vietnam savaşı ne de Ortadoğu kargaşası. Örgütün oraya buraya gönderdiği "barış gücü" de göstermelik kalmış, örneğin Kıbrıs olaylarını aval aval seyretmekle yetinmiştir.

    BM, Amerikan başkanı Roosevelt'in, biraz da saftirik bir yaklaşımla kurdurduğu bir kukladır. Tıpkı, gene bir başka Amerikan başkanının, Wilson'un daha da saftirik bir yaklaşımla önceki dünya savaşından sonra kurdurmuş olduğu Milletler Cemiyeti gibi (Leage of Nations)

    Almanya posta koyunca o örgüt dağılıvermişti. Onun merkezi Cenevre'deydi, ikinci örgüt New York'a yerleşti. New York, yani ABD'nin elinin altı. (ilk toplantının yapıldığı San Fransisco'dan "sapa" diye vazgeçtiler.)

    Masrafları da büyük ölçüde ABD tarafından karşılanmaktadır ve bunun için, Irak'a dalmaya hazırlanan eski başkan George W. Bush, genel kurulda çıkan çatlak seslere karşı "paranızı ben veriyorum, kafamı kızdırmayın kapatırım haa" demekten utanmamıştı.

    Örgütün genel sekreteri de göstermeliktir ve arıza çıkarmayan, suya sabuna dokunmayan ülkelerden seçilir: isveç, Norveç, Gana, Peru falan.

    Şimdiki sekreter Antonio Guterres, geçen günlerde "Güvenlik Konseyi'nin daha demokratik bir yapıya kavuşması ve daha temsiliyetçi bir şekilde genişletilmesi gerektiğini" söyledi. elbette laf safsatası...

    Türkiye de Güvenlik Konseyi'ne girmek ve söz sahibi olmak istiyor! Fakat almayacaklardır.

    gerçekten bir boka yaramayan birleşmiş milletlerin, bundan sonra da bir boka yarayacağını sananlar hayal dünyasında yaşıyorlardır.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük