kavgada ilk hamleyi beklemek gibi bir şeydir. bir aktivite olup eğlenceli ve malzeme bakımından güzel bir zemindir.
beraber kalınan, misafirliğe gelen, yatılıya gelen herhangi bir arkadaşla aynı odada yatıp, uyuyamayıp kendine eğlence aramakla eşdeğer bir beklemedir. birbirinin yanında osurma eylemi yapacak kadar samimi arkadaşlardan bahsetmiyorum. yeni tanışılmış ve fazla muhabbeti olmayan kişilerden bahsediyorum.
saat ilerlemiş ve yatma vakti gelmiştir. misafir geldiği için akşamdan bol bol kola içilmiş, abur cubur yenilmiş, midenin içine etmişsinizdir. yataklar hazırlanmış ve uyuma moduna geçilecektir. ışıklar kapatılır ve uyuma eylemi başlayacaktır. belki biraz sohbet edilir. türkiye kurtulabilir, kız muhabbeti, sevgili muhabbeti yapılır, belki ders ya da aile.. sonra ''ben yattım aga'' denir ve uyumaya geçilir. uyunamaz ya da benim yaptığım bu aktivite yapılır. arkadaşın osurmasını beklemek. geceleri uyuyamayan ben o ilk osuruğu duyasıya kadar içimde gaz yapar bu durum. belki benimki gelmiştir ama o nun yapmasını beklerim. ilk o yaparsa artık siz rahatça salıverirsiniz. sabaha kadar zaten sigara dumanı, nefes kokusu dolan oda üstüne bir de bu kokuyla mükemmel bir karışım olur ve sabah erkenden kalkmaya yol açar. oksijensiz kalmıştır oda ve sizi erken kaldırır. bu olay aynı odada uyuyan kişinin nefesine ayak uydurmak gibi bombastik bir aktivitedir.
hadi inkar edin, kötüleyin. yapıyoruz işte, gece gece manyak manyak fikirler geliyor aklımıza. osuruk bu, komik gibi gelsede istisnasız herkesin yaptığı bir şey. gülmeyin gençler..
edit: e be kardeşim, osuk, osuruk. kırmaya değer mi?
z.b (17.5) kişisinin geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği eylem. ama arkadaşı terbiyeli biri çıkıp osurmayınca; hatta dostoyevski'den, umut sarıkaya'dan filan söz açınca osuruklar bizim insan-ı kâmilin içinde patlamış. ayrıntıları kendisinden dinliyoruz;
"bizim okula yeni gelmişti!"
"olayın gerçekleştiği gün bizim okula yeni gelen ve hemşerim çıkan tonguç'la odamda yatakta oturuyorduk. öyle karı-kız konuşup otuzbir çekeriz, zart zurt osururuz, hiç olmadı winning oynarız diye düşünüyordum."
"değişik biriymiş!"
"ama beklediğim olmadı. meğersem tonguç futboldan hoşlanmayan, golfle ilgilenen, dostuski ve ümit sarıkara seven bir insanmış. biz odada otururken dostuski'nin kitaplarından bahsetti. suç ve ceza, karamazo kardaşlar, insancıklar falan dedi. kitapları anlattı. okuyup okumadığımı sordu. 'yok okumadım' diyince birazcık bozuldu. sonra ümit sarıkaya'dan bahsetti. dedi; 'geçenlerde bir van gogh karikatürü vardı, onu gördün mü?' dedi. ben onu da görmediğimi söyleyince iyice bozuldu."
"osuruğum gelmişti!"
"biz böyle konuşurken, daha doğrusu o konuşup ben dinlerken benim osuruğum geldi. misafir olduğu için ilk osuruğu ondan bekledim ama osurmadı. hakeem olajuwon diye basketçi bi heriften falan bahsetti. ben dedim; 'abi ronaldinyo var mis gibi hakim makim kim bunlar eheh' dedim. kızdı, 'ya ben futbol sevmiyorum abi, hakeem olajuwon enbiyeyde bir idol!' falan dedi. ama artık konuşmayı sürdürecek durumda değildim. benim osuruklar bastırdıkça o rikemforedirim'den, fayt kılap'tan, megadet'ten filan bahsediyordu, osurmasını bekledikçe inadına konuşuyordu."
"karnımda şiddetli bir ağrı hissettim!"
"osuramayınca ağrı karnıma vurdu. birden karnımda büyük bi patlama olduğunu hissettim. o ağrıyla yataktan yere düşüp bayılmışım."
"şimdi daha iyiyim!"
"tonguç, evde bizden başka kimse olmadığı için benle tek başına ilgilenmiş, ambulans filan çağırmış sağolsun. doktorlar gerekenleri yapmışlar, taburcu olmayı bekliyorum. umarım kötü bir şeyim yoktur."
"o tonguç'un allah belasını versinama iyi çocuk sayılır!"
"ciddiyetsiz bir insan olarak düşlediğim, birlikte çatır çatır osuracağımızı hayal ettiğim hemşerim tonguç'a bana attığı bu kazıklardan dolayı allah'tan bela diliyorum. adam gelmiş dostuski diyor. insan bi osurur. ama beni hastaneye getirdiği için sağolsun yine de. bir daha konuşmayacağım onunla. son açıklamalarım pek çelişkili oldu farkındayım. zira osuruğum geldi ve röportajı bitirmek istiyorum. yakşamlar."