haftalarca beklersin uygun bi zaman gelsin diye, ama gelmez, sonra söylediği ve yaptığı herşeyi bi güzel yorumlarsın kafada, evet dersin olucak bu iş, sonra bi an gelir yok dersin olmıcak bu iş, bööle gider gelirsin sürekli, bi yandanda kafayı iyice sıyırmak üzeresindir, sonra bi şekilde durumun karşı tarafında anlamasıyla üstü kapalı fakat gayet anlaşılır konuşmalar yapılır, hatun kişi güzel bi şekilde anlatır size; biz arkadaşız, bööle bişeyi zaten istemiyorum ben diye, çok afedersin göt gibi kalırsın işte o zaman, ama olsundur gene, olmuştur, böylede güzeldir hayat, onunda farkına varmak lazım arada.
mesela, hoşlanılan kişi aslında bir hatadır... kişi gönlüne söz geçirememiştir ve bu nedenle açılamaz...
ya da daha erkendir... biraz daha zaman diye gönlüne söz geçirmeye çalışır... "zaman her şeyin ilacı" gibi aptalca bir sözle kendini kandırır...
zaten belli bir süre sonra herşeyi söyleyecektir... "o"nu gördüğünde dilinde takılı kalan kelimeler, yürek baskısı sebebiyle dışarı çıkacaktır... belki çok geç, belki tam zamanı olacaktır...
belki gün o kişinin günü, belki gün o kişinin sonu olacaktır...
ama en mantıklısı belki de hissedilen duyguyu gözlerinin için bakarak sahibine söylemektir...
(bkz: gurur)
gurur aptalların bahanesidir der bir ünlü yazar. ben o gün bu gündür aptal olmaktansa gurursuz olmayı tercih ettim. ama hoşlanacak insan yok o da ayrı konu. gururum bana kaldı *.
kişi ile arkadaşsanız, istatistiklere göre yola çıkmakta fayda var. kişiyi kaybetme olsalığı çok büyük olduğu bir durumdur. bu olasılığı göz önüne alamıyorsan eğer, kesinlikle hoşlanıyorsundur. geriye tek bır şık kalıyor, kendini farkettireceksin kanımca.
hayatta açılamam diyenler yalnız kalınan anlarda "ağızdan kaçan ilan-ı aşk cümlelerini kıvırabilme", "süratle lafı değiştirebilme" ve "kıskançlıktan kudurmamak için yapılabilecekler" üzerinde çalışır. bunların alışkanlık haline getirilmesiyle eş zamanlı olarak hoşlanmada bir artış görülmüşse sçtığınızın belgesidir.
insanın kendi kendine acı çektirdiği dönemlerden biridir.
bu dönemler;bol gözyaşı,acılı şarkılar,hayaller,isyankar tavırlar içerisinde geçen bir dönemdir.
bunlar çekildiği halde kıza bir türlü açılamaz insan.
bir ülkede 'birisinden hoşlanıp ama açılamayanlar', 'karşısındakinin hoşlandığını farkedip ızdırap çektirenler' kadar cesur olmadığı sürece o ülke için kurtuluş yoktur.
reddeliceğim korkusundan kalbin yusuf yusuf etmesinin bir sonucudur.halbuki acaba ne olacak şeklindeki düşünce, kaygı, merak duyguları insanı içten içe yiyip bitirir. sonuca ne kadar çabuk varılırsa hayata o kadar kolay devam edilir. anı yaşamak lazımdır bazen.
iç sesinizde açılamadığınız kişiye, birtakım nefret cümleleri sıralanır ve bir süre sonra onu sevmediğiniz kararına varırsınız ancak her neyden aldıysanız bu gazı, yarım saat sonra foss diye söner ve gene dımdızlak ortada kalır o nu düşünmeye başlarsınız. Kimsenin başına gelmesini istemediğim durumdur. (bkz: mi acaba?)