durduk yere, çoğunlukla sessiz ve yalnızken birinin adınızı söylediğini sanmanız, içten içe tırsmanız, yusuf yusuf olmanız olayıdır.
son bir aydır bir kadın sesinin adımı çok kısık bir sesle söyleyip beni çağırdığını duyuyorum. başına gelen varsa da bilmek istiyorum. aynı gün içinde on kere odamdan salona gidip anneme bana seslenip seslenmediğini soruyorum bazen.
depresyon zamanlarımda korkularım yok oluyordu. adeta bir "salın hepsini üstüme gelsinler, teker teker karşıma çıksınlarrr"a dönüşüyordum ama hayattan aldığım tat arttıkça bilinmeyenin korkusu beni uykularımdan uyandırıyor.
anneme evden çıkmaması için yalvaracak duruma geldim. bir bilen varsa mesaj kutumu ışıklandırsın.
dünyanın en salak duygusudur. hele böyle kalabalık bir yerde kafanızı kaldırıp avlanmaya müsait geyik gibi dikildiğinizde duble rezil olma durumu söz konusudur.
aklında birisi vardır mesela tam o sırada kulağında yankılanan kendi ismini duyarsın. nereden geliyor bu ses, biri bana mı sesleniyor acaba sorularıyla ve seslenen kişinin az önce akılda olan kişiyle aynı olması umuduyla, heyecanıyla arkaya doğru yavaşça dönersin..
arkanı döner bakarsın ama ne istediğin kişi oradadır nede birisi sana seslenmiştir. yavaşça, bozuntuya vermeden olay yerinden uzaklaşırsın, garip lan.
Şimdilerde oluyor, seni çağıran birisi yok ama sen çağırdığını hissetmek istiyorsun yalnızlık içine o kadar çok oturmuş ki sen daha çağrıldığında duymadığın şeyi çağrılmadığında duymak istiyorsun o da öyle ki seni baya hırpalıyor en sonunda bakıyorsun kimse yok yine bir hüzünle içine kapanıyorsun.