koku hafızası denilen lanet bir durum var.
olayı özele indirgeyip sadece sevgili olarak da düşünmeyin. bu çok sevdiğiniz ve hayatta olmayan bir insan da olabilir. tabi sevgiliniz de olabilir .
bir zaman sonra, hiç beklenmedik bir anda, benzer bir kokuya denk gelirsiniz . dengeniz bozulur. tabi her zaman güzel şeyleri hatırlayacaksınız diye bir kaide yok. fakat genelde kötü hatıraları daha derinlere iteriz. o yüzden güzel olanlar hatırlanmaya değer gelir insana.
Ha dengenizin bozulduğuyla öyle kalakalırsınız, bir çözüm de bulma ihtimaliniz yoktur.
koku özlenemez. koku hafızası denilen şey bir yüzü hatırlamak gibi bir şey değildir. koku hatırlanan değil hatırlatan bir şeydir. hayal edilmez, yokken hissedilemez. koku yoluyla biri özlenir ama kokunun kendisi özlenemez. çünkü anımsanan bir şey değildir.
Koku anımsanır ve özlenir.
Koku hafızası denilen tanımın içeriği de budur zaten.
Şiirlere, romanlara konu olan, tarif edilerek özlenen kokular vardır meselâ.
Kekik kokulu der biri, öteki misk- ı amber der. Lavanta der, is der, kekremsi der.
Anne, süt kokulu bebeğini özler.
Fenadır birinin kokusunu özlemek, burnunuzun direği sızlar azizim...
kişinin kendi teninin doğal kokusu olmalıdır kokladığın.
parfümsüz,
tıraş sabunsuz. boynunu kokladığın da aldığın.
vücut sıcaklığına, salgıladığı hormonlara, beslenmesine göre değişir.
bebekler mesela, sütle karışık hafif ekşi ter kokarlar.
babam güven kokardı,
bazen de kokusunu ayırt edemezsin....
hiç burnunun ucundan gitmediği efsanevi koku. hele de uzaklarda bir yerde seni bekliyorsa. özlemin en saf olduğu ve aşırı bir tavan yaptığı sıralarda hissedilen duygu. o yanında olmadığında sanki nefes almıyormuşsun gibi oluyor.