çoğu zaman can yakıcı olsa da, insanları karşı konulamaz bir şekilde aşka aşık eden durumdur. aşk denildiğinde belki de aklına son gelen insan olacaksındır onun, ama o hep senin ilkin... sevgi denildiğinde arkadaşlık kıvamında bir sevgi gelecektir onun aklına, seninse tutku... ve bu böyle devam edecektir. senin hayatında onun yeri çok çok farklıyken, onun hayatında sen sadece bir isim olarak kalıcaksın belki de. ama sana bakış açısı ne olursa olsun devam edeceksindir kendi içinde mücadelene. isminin bile bir gün unutulacağını bilsen de, seni aşkla tanıştıranı unutmayacaksın inadına!
"hiç kimsenin bir şeyi değilim" duygusunu yaşatır. bu duygu zamanla, gerçek bir hiçliğe dönüşür. kişiliğiniz bir hiç olur. ama bu hiçlik duygusu, kurtuluşu da getirir. içinizdeki duygu da "hiç"tir artık çünkü. o duyguyu "hiç" eden, o hiçliktir. toparlanmak ve "her şey" olacağınız birisine koşmak en doğrusudur. "hiçbir şey" yerine koyan, aslında kendisini hiç etmiştir.
o kişide bir şekilde yer etmiş olmaktır. 'birinin hiçbir şeyi olmak' ifadesinde hiçbir şey hiç yoktan birşeydir. vardır. o zaman o hiçbir şeyi olunmuş kişide bir şekilde var olunmaktadır.
edebiyat camiasında büyük nimet sayılan olmak/olmamak sorunsalı.
'Biz birbirimizin hiçbir şeyi olmayacaktık ama herşeyi olduk' (goethe)
'Ben senin herşeyin olacağım' açgözlülüğü, sevdiğin insanı kendi varlığınla sarıp dünyadan kopartarak, yalnızca kendine ait, başkalarının girmeyeceğinden emin olduğun bir kapalı bahçe haline getirme arzusunun boğuculuğu... Oysa tersine bir yolculuk var gibi. Hiçbir şeyi olmamaktan başlarsan, o geniş özgürlük meralarından 'herşeyi olmaya' ulaşabiliyorsun. Herşeyi olmaktan başlarsan, kısa zamanda gideceğin yer 'hiçbir şeyi' olmamak oluyor. (ahmet Altan)