üzmen gereken birini üzmezsen duyacağın hisle yarışabilir. yukarı tükürsen aşağı tükürsen misali.. üzersen vicdan azabı duyarsın, üzmezsen sinirinden kendini yer bitirirsin. keskin sirke meskin sirke. o yüzden arada hak edenleri azzıcık üzün derim,az ama
bilerek yapıldığında yine kişi kendisi yapmış kendisi bulmuş oluyor, ama siz aklınızdaki bir şeyi söylemeye calışırken, anlatmak istediğinizi karşı tarafa tam olarak aktaramamışsanız veya karşınızdaki kişi söylediğiniz şeyi yanlış anlamışsa daha da üzülünesi bir durumdur.
misal, ekmek alırken, ekmekçide çalışan ve her zaman gülümsemeyen kıza "neden gülümsüyorsun" deyiverdim. ama söylemek istediğim şey "bügün neden bu kadar mutlusun" idi. kıza sanki "bok mu var gülecek" anlamına gelebilecek bir şey söyledim ve eve gidene kadar içim içimi yedi... evet bu konularda çok hassasım...
kıssadan hisse, istemeden yapıldığında duyduğunuz vicdan azabı daha fazla oluyor, baya bi fazla...
insan kendini cezalandırmak ister. Sevdiği şeyler elinden alınsın, pişmanlık ve suçluluk duygusu karışımı duygu kabartısından kurtulabilmek için kendine zarar vermek ister. Üzdüğünün onu affetmesi için uğraşabilir fakat ne tesadüftür ki üzülen insan üzdüğü kişiyle bir süre asla temasa geçmeyecektir ve bu üzen kişinin sabrını epey zorlar.
kimseye yaşatamadığım histir. belli etmem ben hiçbir şeyi. kendimi bildim bileli hep acımadı ki tavrındayım, çocukken düştükten sonra hemen kalkıp gülümseyip bir şey olmadı ki derdim. zor.