çok sevilen kişiyle bir şekilde ayrılınmışsa asosyal bi insan olarak topluma karışma(ma)nız muhtemeldir. kendinizi günde 2-3 tane film izleyip sürekli yeni dizi keşfetme eşiğinde bulursunuz.
Karşındakinin hatalarını göremezsin ( görsende görmek istemezsin) kendi isteğinle ondan uzaklaşamazsın olurda gururun görüşmeme kararı alsa da yüreğin sevmeye devam eder.
ne olursa olsun affedersin o ne hata yaparsa yapsın.
Olduda gururun daha baskın geldi affedemedin. Hala çok seversin. Ve bir zaman sonra onun sana yaptığı kötülükleri haksızlıklar unutulmaya yüz tutar. Sadece iyi anılarınızı hatırlamaya başlarsın, güzel günlerinizi.
Birini çok sevdiğinizde o sizi çok üzse de onun yanında ağlamak istersiniz. O size korkunç bir şey yapsa da onun kollarında teselli bulmak istersiniz. Birini çok sevdiğinizde size bin kere de yalan söylese, yine de herkesten çok ona inanmak istersiniz. O yüzden kimseyi çok sevmeyin. Can Yücel üstadın dediği gibi.
Bağlanmayacaksın bir şeye öyle körü körüne
O olmazsa yaşayamam demiyceksin
Demiyceksin işte, yaşarsın çünkü.
çok sevmekten kasıt aşk ise bir şekilde geri dönüşünü bulabiliyor insan. zira aşıkken gerçek dünyadan bir adım dışarıda olduğu için bünye kendine geldiğinde durumu fark edip diğer hayatına -zorlansa da- geri dönebiliyor.
ama salt sevgiden bahsediyorsak, bir insana -sadece insan olduğu için-duyulan sevgi; kim olduğuna bakılmaksızın gereğinden fazla olmamalıdır.
öznel bir 'şey' için evrensel sevgi hiç bir şekilde kalıbına uydurulamaz. eğer kişi istemeden kendisini buna zorluyorsa karşılık alamadığı ya da değer göremediği bu büyük sevgi sonucunda öznellikten çıkıp diğer insanlara inancını kaybeder ve dış dünya ile olan tüm bağlar neredeyse kopma seviyesine getirir. bu da bizim bildiğimiz anlamıyla depresyon demektir.