hayatı devam ettiren gereklilikler bütünlüğünün en başında yer alır. o kadar şuursuzdur ki koca bir yalana sizi bile inandırır. zaman merhemini üzerine sürdükçe acısı geçer.
önce dünyan olur, merkezin olur, sen onun etrafında dönersin, ışık etrafında dönen çaresiz bir pervane gibi. ışığını saçar o saçmasına... lakin, cam bir fanus vardır etrafında, ezkaza sızsan içine bilirsin ki öleceksin, ama yine de bir aralık bulup içine girmek istersin içini aydınlatan ışığın... ölmek istersin ışkında. kendi karanlığında zaten ölüyorsundur, en azından aydınlık olur ölümüm diye düşünürsün. ölüm cazip gelir.
ama ne kadar çarpıp geri dönebilirsin sert fanusa? kaç sefer gücünü toplayıp tekrar tekrar uçabilirsin çevresinde?
"Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak"
mecbursun ya ona, farkında olmasın varsın... "ne çıkar" dersin.
"yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?"
değil tabii...
yine de mecbursundur ona... adını mıh gibi tutuyorsundur aklında, içini onunla ısıtıyor, rezilce bir korkuyla seviyorsundur onu, attila ilhan gibi.
ama...
"Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun."
ondandır ki, sana mecbur olduğumdan çok, seni unutmaya mecburum...
gün gelir unutursun der ya herkes gerçekten unutur muyum? gerçekten birilerinden adını duymak heyecanladırmaz, karşımda görünce hayat durmaz mı günün birinde?
unutacağıma inanırsam unutabilirim diye kandırdım kendimi epeyce zaman. inandım... ama unutamadım. hala sabaha kadar senden söz ediyorum insanlara. senden söz ederken hala gülümsüyorum. gülümserken ağlıyorum. nasıl oluyor bu bilmiyorum ama tonla duyguyu anda hissettirebiliyorsun hala.
eskiden günleri sayıyordum. artık vazgeçtim. aynı hislerle başlayıp aynı hislerle bitirdiğim, sonunda minicik bir değişikliğin bile olmadığı günleri saymamın ne anlamı var ki diyorum. ocak ayındaymışız, 2009 ylındaymışız...
dedikleri gibi olursa.. günün birinde unutursam. günlerin yılların bi anlamı olursa benim için, diğer insanlar gibi zamanın ne kadar çabuk geçtiğinden şikayet edersem,insanlar deli gibi eğlenirken sessizce köşemden izlemekten sıkılırsam.... dedikleri gibi olursa...
unutmak için, o kişi veya konu ile ilgili uyaranların etrafımızda dolaşmaması, peşimizi bırakması gerekmektedir. hal böyleyken mecburiyet nedeniyle bir şeyi ya da kişiyi unutmak epey zor bir eylemdir. çünkü ısmarlama yapılarak halledilecek mesele değildir kesinlikle. şöyle eternal sunshine of the sputnik mind tarzı bir şekil lazımdır. o da ne derecede etiktir tartışılır. mecburiyetin de derecesi önemlidir tabi ki. ölümcül bir mecburiyet mi bu yoksa yalnızca bünyeyi rahatlatabilmek odaklı mı. buyrun buradan yakın şimdi.
hayata devam etmek için gereklidir. geçmiş yakaya yapışıp araya hatıraları sokacak, içte kalan nefreti alevlendirmeye çalışacaktır. yine de sakin ve insan kalınmalı, ne kadar acı verici olursa olsun ağır ağır unutulmalıdır. başka türlü hayat devam etmez.
birini unutmaya mecbur olmak, ama unutamamak. birini unutmaya mecbur olmak, ama unutamayacağınız gerçeğiyle yüzleşmek. birini unutmaya mecbur olmak, ama başka birini asla sevememek unutmaya mecbur olduğunuz kişiyi bu kadar çok severken...birini unutmaya mecbur olmak, ama sadece birini unutmaya mecbur kalmak zorunda olmak. birini unutmaya mecbur olmak, ama kendinize unutmakla ilgili verdiğiniz sahte sözleri asla tutamamak. birini unutmaya mecbur olmak, ama her gece rüyalarınızda görmek. birini unutmaya mecbur olmak, ama unutmaya çabalamak sadece. birini unutmaya mecbur olmak, ama geçmişin ayak izlerinin keskinliğini yüreğinizin derinliklerinde hissederek hıçkıra hıçkıra ağlamak. birini unutmaya mecbur olmak, ama çözülemeyen bir düğüm gibi peşinizde dolanan unutamamak olgusu...
mecburdur onu onutmaya çünkü onu hatırladıkça kalbi dayanılmaz acılara gark olmaktadır. mecburdur çünkü artık yaşamının ondan ibaret olmadığını bakması gereken bir ailesinin * olduğunu bilmelidir. unutmalıdır onu mutlaka yoksa hayat ona cehennem gelir her an her dakika aklında dolanan tilkileri artık kafese kapatması gerekmektedir. mecburdur bazen nedensizdir bu mecburiyeti. neden unutmak zorunda olsun ki onu? o gittikten sonra hayaliyle yaşamak da güzel değil midir? ama unutmak zorunda işte çünkü bilmektedir onun bu durgun hali sadece onu değil ailesini, arkadaşlarını da üzmektedir. bilmektedir artık onu unutması gerektiğini ama unutamaz. unutmak istedikçe rüyalarında hatırlamaktadır onu. ne yapsa unutamaz belki de ona ait anıları silmesi, ona ait eşyaları atması gerekmektedir. ama unutmaması gereken şey onu unutmak mecburiyetinde olmasıdır. ki asla unutamaz...
belki de hayatın en anlamsız en isteksiz mecburiyetidir. onunla olmak istersin, ellerinin sıcaklığını hissetmek istersin, bünyende olsun istersin ama şartlar veya onun istememesinden kaynaklanan sebeplerden dolayı bir şeyleri unutmak zorunda kalırsın ister istemez.
birini unutmaya "mecbur olmak"hali ruhun sakatlanmış olması gerçeğini yaşamak üzere olma halidir.ne zaman birini sevecek olsan canını yakan o travma çıkar farkında olmadan bilinçaltından.
ama bir gerçek de var ki ne kadar unutulmaz dense de en unutulmayacak olan bile aklın,mantığın zamanla ayrılığın verdiği öfkenin verdiği afyonla unutuluyor.mezarlıklar unutulmayanlarla doludur.
sen dostumdun benim gülünce güneşler açan
bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam
her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar
Kayıp bir adresten geliyor sesin şimdi, üşüyorsun
Unutma, dostumsun sen, nerdeysen orda ölmek isterim. ahmet telli
Dün yine yapayalnız dolaştım yollarda
Yağmurlarda ıslanan bomboş sokaklarda
Gözlerimde yaş kalbimde sızı unutmadım seni
Unutamadım unutamadım ne olur anla beni
Unutmak kolay demiştin alışırsın demiştin
Öyleyse sen unut beni yeter ki benden isteme
Gözlerimde yaş kalbimde sızı unutmadım seni
Unutamadım unutamadım ne olur anla beni
Yıllar ikimizden de çok şeyler götürmüş
Sen yeni yuva kurarken beni paramparça bölmüş
Gözlerimde yaş kalbimde sızı unutmadım seni
Unutamadım unutamadım ne olur anla beni
Unutmak kolay demiştin alışırsın demiştin
Öyleyse sen unut beni yeter ki benden isteme
Gözlerimde yaş kalbimde sızı unutmadım seni
Unutamadım unutamadım ne olur anla beni
birini unutmaya mecbur olmak? neden mecbur olasın? mecbur değilsin biliyor musun? evet değilsin, hemde hiç...
mecburiyet seni zorlamasın ya da canını acıtıp durmasın, yeter ki kendini buna hazırlayabilesin, sende istiyorsan ve hazırsan buna...
illa sesi olması gerekmiyor kulaklarında, gözlerinin gözlerine değmeside, elleride gerekmiyor dokunmasına...
istediğin zaman istediğin anda istediğin yerde, tüm kalabalıkların içerisinde haykırabilirsin ismini gene...herşeye, herkese inat...
yaşamak mı istiyorsun, görmek mi istiyorsun? gözlerini kapa sadece...
birini sevmişsinizdir. çok sevmişsinizdir. o da sizi çok sevmiştir. sevdiceğinizin başına bir kaza gelmiştir. hastanelerde kalmıştır 4 ay. siz de okulunuzu dondurup yanına gitmişsinizdir. sonunda iyileşir. ancak tek sorun vardır. eski o değildir. bambaşka biri olmuştur. inanmazsınız. herkese kafa tutarsınız değişmediğine dair. birkaç ay sonra anlarsınız eski o olmadığını. hem size hem karşınızdakine acı vermeye başlar bir yerden sonra bu farkındalık. kaçınılmaz son gelir ayrılırsınız. ve unutmak zorunda kalırsınız. ama asla unutmazsınız. unutmanız en az kavuşmanız kadar imkansızdır artık.