herşeyi akışına bırakmak.bir de candan erçetinden mühim değil dinlemek.
'Ne yaptım biliyor musun
Daha çok şarkı söyledim...
...Bitti, buraya kadarmış dedim
Unuttum bile dedim
Avuttum kendimi sözde
Ama yine de akıyor gözyaşlarım
Islatıyor yastığımı
Seni özlediğim gecelerde...'
zaten unutmaya çalışılmamalı,katlanmayı öğrenmeli.
bu ''unutmak'' denen mesele pek öyle kolay gerçekleşen bir olay değildir.zaman laneti var ya hani bu burada da işler ama sanki zaman daha da yavaş geçiyormuş gibi gelir.beynin ve kalbinin bir kısmını birine ayırmışken o yeri boşaltıp da boşluğu kolayca kapatabilmek olur iş değildir.ama zamanla diyorlar ya unutulur diye gerçekten unutuluyor,geriye kalan kırıntılar oluyor ve buna razı olmak gerek.
çalıştıkça başarılamayacak durumdur. çünkü unutmaya çalışmak bir çabalama gerektirir ve çaba da o duruma daha fazla iter. en iyisi akla gelince istenildiği kadar düşünmektir. nede olsa bir yerden sonra sıkıntı doğuracaktır. en sevdiğin yemeği sabah öğle akşam yemek gibi.
sabah uyandığında ilk nefesinle birlikte artık onsuz olduğun gerçeğiyle başetmek zorunda kalıyorsan, baktığın her yerde duyduğun her müzikte onu hatırlıyorsan, hayatı bir bedende iki kişi gibi yaşıyorsan hala bu sadece çalışmak olur, unutmaya çalışmak beyhude bir çalışmadır.
sen unutmak istedikçe karşına çıkarır hayat unutmak istediğin kişiyi unutmak istediklerini.bir gün gelir tamam dersin bitti çektiğim acı artık iyiyim sonra bir bakarsın -hayat uğraşacak bir şeyler arıyor ya seni deli etmek için- hiç olmadık anda çıkarır karşına onu haydi başlasın yine aynı karmaşa aynı eziyet...sen kaçtıkça o yine getirir her şeyi yanıbaşına o yüzden kalıp mücadele etmeli,onu görerek her gün varlığını hissederek silmeye çalışmalısın yaşananları..inadına yüzüne gözlerine bakmalısın inadına her bakışında gülümsemelisin...
insanın hayatına giren birini unutamamasının en önemli sebebi kalbinde oluşan boşluktur, ondan o boşluk dolduğu sürece insanın unutamayacağı* kimse yoktur.