Dar alanda kısa paslaşmalar filminde Savaş Dinçel ve Erkan Can arasında geçen diyalogta kusursuz bir şekilde anlatılan, başta olmaması ümit edilse de ciddi ve güzel bir tecrübeye dönüşebilen durumdur.
sürekli unutmak için gayret sarfeden kişinin başına gelecek sonuçtur. kendi haline bırakıp bünyenin unutmasına fırsat vermez, devamlı: "unut unut" diyerek kendine unutması gereken kişiyi hatırlatır.
eger çabaladıgınız halde olmuyorsa ve o bunun farkında bile degilse acınızın katsayısını her gün biraz daha arttıracak olan durum.unutmak için kendinizi zamana bırakmak konusunda ısrarcı olmak gerekir.
gitmek kolay olan yol ama bazen kalınamıyorda. insanların engellere direnemeyip ayrılmasına rağmen, duygularının bir türlü yitip bitmemesidir. tabi buda ancak gerçek aşkla olur. lakin diğer türlü herkes çabucak unutulur. bir seven kalır akılda, yürekte, içinde..
(bkz: yaptım oldu)
aranıza kilometreler girmesine gerek yok unutmak için, bir zamanların aşkı sadece bir zaafa dönüşebilir. önemli olan zaafına yenik düşmemektir. insan kalben gidebildiği en uzak yere gitmeli. onu da mantığıyla yapacak artık.
hala var mıdır? dedirten, her insana nasip olmayan duygudur bu. bir diğerine "geri zekalılık" gibi gelse de, benim gözümde "çok şık ve asil bir duygu" dur. evet duygu.! herkes sahip değil buna. birini unutamayan adam, kendi yaşanmışlığını da inkar etmez. acısı da, özlemi de asildir.
her babayiğidin harcı da değildir ayrıca. yaşanılanları gözardı etmeyen, manasız bırakmayan, hiçe sayamayan adam davranışıdır...
insan kendine kıyabilir mi? onu unutmak kendini öldürmektir.
can alıcı dip not: "birini unutamamak; sıvamaktır. aşık olur sıçar, unutamamayarak da sıvarsın". annem.
kadın tuhaf beyler.