uzun süreli ilişkilerin temelini oluşturur. ayrıca "ilk bakışta aşk" ifadesine tamamiyle zıt görüştür.
ilk bakışta aşık olanlar kişinin fiziki özelliklerinden dolayı aşık olurlar.
birini tanıdıkça sevmek ise ; o kişinin dış görünüşüne değil ruhuna aşık olmaktır. en doğru olanıda budur zaten.
sürekli gördüğün fakat sohbet etmediğin biriyle bir olay sayesinde aniden o kişiyi hayata sokma durumudur. her geçen gün selamlaşıp, konuştukça daha da kendine yakın bulunur. hatta tanıdıkça engel olunmaz bağ oluşturulur. bunun bir üst versiyonu olarak ''ondan önce ne yapıyormuşum?'' sorgulamasına girildiği andır.
sürekli ilk samimi olunan an yadedilir. ''iyi ki tanımışım seni.'' cümlesi eksik olmaz.
birisini tanırsın ama sima olarak hiç gidemessin yanına cesaretin yoktur. çünkü o farklıdır herkezden bunu hissedersin bunu yaşarsın içinde ve bir olay sayesinde onunla muhabbet etmeye başlarsın onu tanımaya başlarsın ve onu iyiki tanımışım dersin kendi kendine birilerini tanımak güzel kendine yakın birilerini tanımak dahada güzel. iyiki tanımışım onu...
bazı psikologların; insanların birbirinin yüzüne alışma süresinin 6-7 ay olduğu, bu 6-7 aydan sonra sevdiğimizin yüzünü değil kişiliğini algılamaya başladığımız yönündeki tezi her ne kadar başlıkla uyum gösteriyor ise de, "o'ndan hoşlanmamak için, o'nu mutlaka tanımanız gerekir." diye bir vecize de var elimizde. karışık işler bunlar.
sevmenin tek yoludur birini tanımak, tanımadığınız insana nötrsünüzdür, nefret de aynı yolla ilerler lakin nefret etmek için de başta değer vermelisiniz.
işte bundandır ki üniversite yıllarında başlayıp evlilikle biten ilişkilerdeki bireyler mutlu olur. biri birini tanıma dönemlerini sindire sindire yaşadıkları için sevgileri alışkanlığa yani aşka dönüşmüştür.
1 yıl ve daha az sürede tanışıp evlenmeye karar verenlerin evlilikleri her zaman soru işaretidir bu yüzden.