abartılmaması gereken durumdur. herkes herkesi olduğu gibi kabul etmek zorundadır. iş birini olduğu gibi sevmektir. değiştirmeden. onu kendisi yapan özellikleri de severek. doğru zaman ve doğru insan olduğu gibi sevdiğiniz kişidir. sizi olduğunuz gibi sevebilen kişidir.
bir kağıda kendinizi anlatan bir yazı yazsanız mesela; boyunuzun uzunluğundan, gözünüzün güzelliğinden, saçlarınızın canlılığından, anlamlı bakışlarınızdan bahsetseniz; herkes beğenir bu özellikleri. iş , sizi siz yapan ufak önemsiz sıradan belki de kötü, pek rağbet görmeyecek özelliklerinizle sevilmenizdedir. küçük, çirkin elleriniz birinin dikkatini çeker ve sadece size özgü olduğu için sever sizi. belki dudağınızın kenarındaki anlamsız bir çıkıntı, size has olduğu için sevilirsiniz.
yani önemli olan sevdiğinizi olduğu gibi kabuul etmek değil, olduğu gibi sevebilmektir.
günümüzde zor olandır.
biz karşımızdaki kişiyi o haliyle sever etkileniriz; ama zamanla onu belli bir kalıba sokmaya çalışırız.
aynı şeye maruz kalınca da beni böyle kabul et türünden sözlere sığınırız.
belli bir olgunluk ve gerçek sevgiyi gerektirir. yapılması gereken, doğru olandır. aradaki ilişki arkadaşlık, dostluk veya sevgili olsun temelini oluşturan davranışlardandır. her iki tarafta birbirini olduğu gibi kabul edip yaşarsa pek çok sorun otomatikman çözülür, hatta sorun olarak ortaya bile çıkmaz.
insan nasıl olmak istiyorsa onun yolunda çaba sarfeder, etmelidir. bunun içindir ki insanlar hayattan sıkılmaz. sürekli yeniliklere açıktır, yeniliklere ayak uydurmaya çalışır ve homo economicus olarak sürekli daha iyiyi ister.
bir insanı olmak istediği gibi kabul edemezsiniz, etmemelisiniz. ederseniz, o koyduğu hedeflere varmayı gerekli görmeyecektir, bu da onun hayrına değildir. onu olduğu gibi değil, olmasını istediği -kendi istediği- gibi olması için destekleyin, öyle sevin...
genelde yapamadığımız şeydir, mükemmelin olmadığını kabullenemedik henüz. herkes birilerinin üzerinde değiştirecek bişey bulur bu kişi arkadaş sıfatındaysa daha hafif geçer birkaç değiştirilebilen şeyden sonra heves kaçar kanını tamamen emmeye gerek yoktur, bu kişi sevgiliyse iki kurban verilir hem kendini hem zatı muhteremi.
bazen olgunluktur, bazen de mücadeleden kaçmaktır. önemli olan şey kabul edilenin ne olduğu ve hangi şartlarda hangi kriterlere göre kabul edildiğidir.
zordur ve olgunluk gerektirir. bir kişiyi sizi öfkelendiren, üzen, kıran bütün davranışları ile kabul etmek; o kişi için üzülmeyi, kırılmayı, öfkelenmeyi göze almaktır. kişinin, başına bunların geleceğini bile bile birini kabul etmesi zordur.
bir insan sismandir, baska biri uzun. birinin ayaklari ile vucudunun orani aptalcadir, birinin ise vucudunun farkli yerlerinde beyazliklar vardir. kisacasi herkesin bir yada birden cok kusuru vardir. zaten karsindaki kisilerin kusurlarini kabul edemeyen insan, once kendi kusurlari konusunda sorun yasamaktadir. **
genelde hep aklımızda tasarladığımız halde kabul ederiz.
-sen salaksın
+niye hakaret ediyosun ya son günlerde ağzın çok bozuldu
-beni olduğum gibi kabul et istemiyosan alma
çok yanlış yerlerde kullanılır.
daha çok dost diye tabir ettiğimiz insanlar için kabul gören bir önermedir. benim için böyledir. bir bakıma insan olmak ya da adam olmakla eş değerdir. insanların düşüncelerini değiştirmek ya da kafasındaki şablonu başkasına zorla kabul ettirmek gibi sikko bir şey yoktur anasını sattımın dünyasında. kendisine yapıldığı zaman ise zorba olur diğeri. ne güzel değil mi?
oldukça zor ama başarıldığı takdirde "dost" diye nitelendirdiğimiz mertebeye sahip arkadaşlara sahip olunabilecek hadisedir. bazı insanların çekilmez problemleri vardır, her insanınsa kendince gariplikleri vardır. mükemmel bir insan yoktur bu anlamda. eğerki göz yumulabilecek kadar küçükse bu yamukluklar, göz yummakta fayda vardır. çünkü sizde mükemmel değilsinizdir ve insanlarda size saygı duymayı öğrenirler. böylece lezzetli dostluklar kurulmuş olur.