Gerçek sevgi sadece “Olduğu için” değil, “rağmen” sevmek demektir. iki kişi iyiyi kötüyü biraraya getirip, ölçüp tartıp hala sevmeye devam ediyorsa kıymetini bilmeleri gerekir.
Hiçbirimiz mükemmel değiliz, olmamız da mümkün değil. Bunun ayırdında olarak karşımızda kusursuz insanlar değil, sevebileceğimiz kusurlar bulmak aslında mesele. Sosyal medyanın "kusursuz insan" arayışını örgütlemesi insanların sevgi algısını da değiştirdi ne yazık ki. Sadece güzel olarak değerlendirileni sevmek istiyor, haliyle bize gösterilenden ziyade daha az güzel olanla karşılaşınca hayal kırıklığına uğruyor ve en güzeli bulma arayışına başlıyoruz. Bu da insanları yalnızlaştırmakla kalmıyor aynı zamanda insanlara tepeden bakan sahte bir egonun doğmasına da sebep oluyor.
"Ben en iyisi olduğum için yalnızım" yanılgısı zamanla kişinin kendisi ve çevresiyle ilgili gerçekleri saptırmasına ve gerçeklik algısının bozulmasıyla bir kişilik bozukluğunun görülmesine sebebiyet veriyor. Senaryo tam tersi şekilde tezahür edip, kişinin kendisindeki eksikleri fark edip bunları abartması ve kendisinden nefret etmesiyle de sonlanabilir.
Aynı biçimde kişilerin çevresindeki güzellik eksikliği, bu eksiği genelleştirip dünyanın çekilmez-çirkin bir yer olduğu hissiyatıyla birleşip kişideki yaşama isteğini de söndürüyor.
işte size modern insanın bir portresini çizdim. Nereden nereye değil mi ?
Biriciksiniz, herkes gibi. Mühim olan da bunu unutmadan, kırmadan, dökmeden ve -size zarar vermediği müddetçe- hata aramadan sevmek.