dünyaya bakıldığında anlaşılması çok da zor olmayandır. gerçekçi gözlerle bakılabilirse eğer bebeklerin birbirleriyle yarıştırıldığı, sonra farklı kulvarlarda yarış atı yerine koyulduğu olmadı elinden gelenin en iyisini yaptığında bile hakettiğinin verilmediği bir dünyaya bir insan evladı getirmek... seviyesinin üzerinde mucizevi beklentiler içine girmek, kendinin üzerine ne düşüyorsa yaptığını sanmak...
kimsenin birileri hakkında karar verme yetkisinin olmaması gerekirken, habersiz büyütülmek bir karında, doğurulmak, anlamını bile idrak edemeyecegin bir isme sahip olmak...
sanki mükemmel bir dünyada yaşıyormuş hissine kapılanların yaptıkları arasında acaba bu dünyaya bir birey getirme hakkımız var mı diye düşünmeleri yok malesef. dünyanın kötülükleri arasına izinsiz bırakılan üzerinde çeşitli otoriteler kurulan istemsiz geldiği dünyada tutunmak zorunda bırakılan bir insan... belki çok güzel hayatı olacak bir insan... ama bu dünyaya getirilmek istenildiğinde reddedebilecegi anlamına gelmiyor.
onbeş yirmi çocugu olup, yeri gelip adı unutulan cocukları bu dünyaya getirmek zor olmasa gerek. insan sevdiği, kıymet verdiği şeylerin geleceklerini düşünmek zorundadır. aldırmıyorsa, umrunda değilse, yalnızca egoları için bir çocuk sahibi olursa ne anne olabilir o insan ne baba.