birine beklenilmeyen bir davranışı veya sözü karşısında kırgınlık duymak, kırılmak... aynı tanımın içinde kırgınlık duymak da var kırılmak da tdk nın sözlüğünde. önce kırgınlık duyuyormuşsun, sonra kırgınlıklar senin itiyadını yavaş yavaş çatlatıp kırıyormuş. evet bu sıralama galiba doğru. önce çok ağır sözler duydum, beklenmedik tepkiler verdi. kırıldım. belli etmedim. bi güzel heycanım vardı, renk renk neşelenmiştim. hani o rengarenk uçurtmalara bakan çocukların gözlerindeki sevinçlerin gökyüzündeki mavilikle karışıp umut olup yüzüne gülümseme olarak düşmesi gibi. o benim gözümde gökkuşağı renklerinde uçurtma olmuş rüzgarla şakalaşırken ben nerden bileyim bana olan kızgınlığını, sitemini, gururunu? gökyüzüne bakarak yürüyordum, o altın gibi parlayan güneşin önüne bulutlar indi bir anda, sözleri yüzüme gölgelerle düştü. peşinden koşarken durdum, sustum. o beklenmedik iklimine çok çok gücendim. eğdim boynumu uçurtmasının ipi kopan çocukların hüznüyle sevincimi yeşili küle dönmüş çimenlere gömdüm....
