sevgilisi olan bazı kız arkadaşlarımda gördüğüm durum. ben bir erkek gözü ile o erkeğin karakterinin analizini yapabiliyorum, ama ben bunu söylerken kız cümleye "o tanıyabileceğin en iyi insan" diye giriyor.
değer kabartma tozuna benzer ne kadar dozda verirsen karşılığında değer verdiğinin biryerleri şişer.
ama insanoğlu pasta gibi değildir, şiştikçe güzelleşmez,
miğdene değil kalbine oturur nefes alamazsın.
ihtiyaçtan doğan bir durumdur bu. sonuçta, insan değer verdiği insana güvendiği için vermektedir ve karşı tarafında aynı şekilde kendisine değer vereceğini, yanında bulunacağını hissetmektedir. sosyal bir hayvan olan insanın yalnız yaşamayacağı ortadadır. buradaki aşırıcı derece noktasına değinirsek; bu da dostluktur hacı. evet kimi zaman elinizde patlar ama patlayana kadar asla "acaba haddinden fazla mı değer veriyorum?" demezsiniz. gün gelir yamuğa uğrarsınız, verdiğiniz değerin karşılığını bulamamış olursunuz. işte o zaman ya değer verdiğiniz kişiyi değiştirir ya da bir şans daha vermeyi seçersiniz.
başkalarına dağıttığınız bu değeri, kendinize verdiğiniz değerden kopardığınız bir parça gibi düşünün, biraz ona ver biraz buna ver derken, kendinize verdiğiniz değer sürekli azalır, hatta öyle bir noktaya gelirki bir bakmışsınız cepte dağıtacak değer kalmamış, anlarsınız ki başkalarına veya başkasına (çoğul olmak zorunda değil) o kadar çok vermişsiniz ki kendinize hiç değer vermez, hiç saygı duymaz bir hale gelmişsiniz. işte bu boktan bir durumdur.
Hak eden biriyse na ala. Haketmiyorsa vermeyin, çünkü gidiyorlar. Bir anda yok oluyorlar. Siz ise ona verdiğiniz değerle kalakalıyorsunuz. Ne yapsanız boşluğu dolmuyor, ondan sonra kimseye değer vermek istemiyorsunuz. Sonra ise yalnız kalıyor, yıkılıyorsunuz.
Birine vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğinizde ilk vazgeçtiği kişi siz olursunuz. Sakın çok değer verdiğinizi hissettirmeyin derim. (bkz: yaşanmış hikaye)