Tanım: elde olmayan nedenlerle aşık olduğunuzu sandığınız kişiyle evlenemeyince toplum normlarına uymak adına *** yitik aşkınızı en çok hatırlatan kişiyle evlenme durumu
üniversite de okurken aşık olduğun kız ile 3 yıl boyunca çıkmışsındır. en parasız zamanında gittiğin avm de beraber içeceğini yemeğini paylaşmısındır. o senin sense onunsundur. mezuniyete çok az bir zaman kala yaptığınız ufacık bir kavga ile ayrılmış ama her ikinizde barışma ümidini taşımaktasınızdır. ortak arkadaşlarınız devreye giriyordur. amaher iknizin de inadı bir adım öndedir. önce pişmanlığını yaşarsınız bu durumun sonrasında zamanın akışına taşırsınız. unutmazsınız ama kalbinizde sadece size ait bir yere defnedersiniz.
şiir bile yazarsınız
söyle seher rüzgârı o zincir saçlıya söyle
eğer fırsat bulursan gönlünün hallerini söyle
unutursunuz. sonra şimdi ki eşinizle tanışırsınız. eskiden kalma tanıdık tebessüm yüzünün kenarında bir kıvrım ne bileyim tanıdık bir şeyler görürsün. acaba dersin. evlenirsin. çoluğa çocuğa karışırsın. doğan ilk çocuğuna şiirden tevellüt * ismi verirsin. sevdim dediğin kadını aldatmışsındır. evlendiğin kadını anldatmışsındır. önemlisi kendini aldatmışsındır. artık tek aşkın senden olan, senin olan çocukların olur. tıkanır kalırsın. onlar için yaşarsın. sonrasında ise zamanla unuttuğunu farkedersin eski sevgiliyi o artık eskidir. bazen eşinin sarılmasına, bazen bir sözüne bazen sadece yanında durmasına bağlanırsın. kendi kendine seslenirsin. sen bu hissi hiç tatmamıştın. sanırım o aşk değildi....bu öyle mdidir bilmezsin, ama ilki değildi anlamışsındır. öyle olsaydı inadın yüzünden sırtını dönmezdin...
aşık olduğun kişiyi "cezalandırmak" isterken *, kendi mezarını kazıp içine yatmaktır. işin kötüsü bir de herşeyden habersiz evlendiğin kişiyi öldürürsün.
her şeyden önce evlenmiş oldugun kişiye haksızlık etmiş oldugun durumdur. çünkü bir ömür, onunla olup başkasını düşünecek olmandan dolayı, hem kendini hem evlendigin kişiyi mahvetmiş olman anlamına gelir.
kalbinin çarptığı biri varken bir başkasıyla evlenmektir.
tanım yettiyse olaya geçiyorum.
bu nasıl bir saçmalıktır anlamıyorum! saçmalık da değil bir nevi intihar türü bu... sadece ölüme giden süre uzuyor; işkenceli, daha bir ağrılı, daha bir sancılı...
"nedir peki bu çılgınca seçimin nedeni?" diyorum,
"madem o beş dakika yanıma gel dediğimde gelmedi; ben de o zaman gider evlenirim" diyor!
millet deliye ben akıllıya hasret!
sevdiği kızın tek istediği şey girip bir işte çalışması, borçlarını ödemesi ve bir aile kurmak. üstelik bunun karşılığında istenmeyen gelin olmanın, ağır adetlerin sorumluluğu altına girecek, çocuğunu babası olmayan bir erkekle büyütecek.
peki ne yapıyor esas oğlan? kaçıyor! sorumluluk almıyor. bütün gün uyuyor. neticede ilişkileri bitiyor. her şeyin suçlusu, sorumlusu olan kankam, nam-i diğer tembel hayvan, tüm bunlara karşın, kızın ilelebet onu sevgiyle beklemesini istiyor. oldu paşam! aradan geçen altı aydan sonra kız artık telefonlarına bakmak istemiyor. çünkü iki yıl boyunca parmağını kıpırdatmayan bir adamla evlenemeyeceği açık.
bizimki dün arıyor esas kızı. yine kafa güzel, yine özlemiş... görüşelim diyor beş dakika. kız biliyor ki; o görüşme beş dakikayla kalmayacak. sevdiği adam, onu yine mutsuzluk girdabına sürükleyecek, yine onun için hiç fedakarlık yapmayacak. yine o bildik kısırdöngü... "müsait değilim" diyor.
sen kılını kıpırdatma sonra sana hep müsait olmasını bekle!
sen ayrıl, aradan 6 ay geçsin, tabiri caize am üstünde göt sik, sonra o kimseyle olmasın iste!
ben bu insanları anlamıyorum.
netice olarak "ya başkası varsa" cümlesi bir kurt gibi başlıyor kemirmeye.
bizim esas oğlan * da yedekte tuttuğu fuck buddysiyle evlenmeye karar veriyor. açıp kıza söylüyor. bununla da kalmıyor. ailesine açıklamak üzere yolda!
neymiş başka türlü unutamazmış. ulan bu karı 3 aydır unutturdu mu ki evlenince unuttursun?!
o çivi o çiviyi nah söker!
ama gel de anlat bizim salak oğlana!
allahım sen benim aklıma mukayet ol!
şimdi...
beni seviyor hayalleriyle kalbi başkasına ait bir adamın karısı olacak, hatta belki de çocuğunu doğuracak kadına mı acıyayım?
yıllarını vermiş ve karşılığında bir hiç almış olan kadına mı yoksa?
ya da kankamın iki yoluna mı?
sevmediği bir kadınla geçecek bir ömür yolu
veya
ikinci bir boşanma ile yaşanan ailevi kaos yolu
ilişkiyi yaşarken emek vermek, sanki bazıları altın kaplama ya da içinde tarihi eser saklıyormuş gibi am peşinde koşmamak, sorumluluk almak, kısacası adam gibi yaşamak bu kadar mı zor?
şimdi ağlıyorsun seviyorum diye,
şimdi sevmediğin kadının birine ömrünü hediye ediyorsun,
bunlar daha mı kolaydı adam olmaktan?
dostum, hem sikim amda hem canım cennette olmuyor işte...
geçen sene bi arkadaşım bir kızla birlikteydi. seviyorlardı birbirlerini ama hatun çok diretmeye başlamıştı evlilik falan diye. bizimki olmaz demiyordu, zaman istiyordu sadece, askerliği falan vardı. derken az soğukluk girdi araya, 3-4 gün falan görüşmediler. sonra hatun bunu aradı bir akşam, buluştular. aralarında şöyle bi konuşma geçmiş;
- ben yuva kurmak, anne olmak istiyorum. melih geldi konuştuk, evlenmek istiyor benimle, kabul ettim. biz melih'le evleniyoruz.
+ ama sen onu sevmiyorsun ki.
- olsun, belli etmem ben de.
şimdi sorarım size, böyle orospuluk var mı lan? hadi bırak bizimkini, o evlenicem dediğin adama yazık ya. hayatımda en çok korktuğum şeylerden biri lan bu benim, kalbi bir başkasında olan birini sevmek. ömür boyu aldatılmak gibi bir şey lan. harbi yazık.
sanırım bi insan kendine oturup bir ömür hakaret etse, karşıdaki kişiyi geçtim kendine diyorum, her gün her gün hakaret etse yerden yere vursa kendini; bunun verdiği acıyı vermez.
bunu anlamak için evli olmaya da gerek yoktur üstelik.
bir kalpte biri varken bir başkası bedene ruha ağır gelir.
onun verdiği acı hele tarifsizdir.
karşıdaki kişinin içine düştüğü durumu düşünmek dahi istemiyorum.
Dünyanın en mide bulandırıcı olayıdır. Başkasını düşünerek yatağa girmek, boynunuza değen nefesin başkasına ait olmasını hayal etmek, taktığınız yüzükte başkasını görmek vs kusturur insanı. En iyisi şen dul olup ölmeyi beklemektir.
(bkz: yazılası başlıklar)
efendim olay anne'nin, "şurada şunun kızı varmış bir görelim" demesiyle başlar.
Müstakbel Damat efendi hazretleri giyinir kuşanır saçı muçu yaptırır. Elinde, tatlı yiyelim tatlı konuşalım hesabı bir kutu tatlıyla kızın kapısına dayanır.
Yapılan hoşbeş'ten sonra (duyduğum kadarıyla) bir küçük çocuk eşliğinde kız ve erkek bir oda'da birbirlerini tanısınlar diye başbaşa bırakılır,
erkek kıza, kız erkeğe soracagını sorup cevabını alır.
Asıl sorun şudur ki kimse demez ki yahu seni bir seven yada senin bir sevdiğin varmı? diye genelde kız zaten söyleyemez. Babamın başı öne düşmesin diye.
Erkek ( erkek olup) bak eğer bir sevdiğin falan varsa söyle, ben sevdiği varmış demem, begenmedim derim demesi gerekir. Kız o zaman rahatlar varsa sözler. Sen bunu (mal) gibi sormazsan o da sana diyemeyeceği için birine aşıkken başkasıyla evlenmek eylemi meydana gelir. Yada kızın Allah korusun evden kaçmasıyla da sonuçlanabilir.
Not : erkeğim. Ve bunu yeri gelince soracağım.
(bkz: erkeklerden erkeklere tavsiyeler)
Evlenilen kişiye de size de eziyettir. Siz ona istediği sevgiyi veremezsiniz. O size ne kadar yakınlaşsa bile bir duvar hep vardır. Mutlu olamazsınız. Hatta zamanla evlenilen kişiyi eski sevgilinize benzemesini istersiniz. Saçını kestirmesini istersiniz, boyatırsınız. Hoş şeyler değil bunlar. Yapmayın.
Hayat insanları yapmak istemediği şeylere zorlar. Kız kendini korumak için sevmediği bir adamla evlendi. Meğerse aşık olduğu erkek de kıza hiçbirzaman duygularını ifade edemedi ve kendi zindan hayatlarını idame ederlerken bu seferde kader işte bu ikisi birşekilde görüşmeye başladılar. Mutlu son...