`insan yaşadığı yerlerde beraber bulunduğu insanlara görünmez ince tellerle bağlanırmış; ayrılık vaktinde bu bağlar gerilmeye, kopan keman telleri gibi acı sesler çıkarmaya başlar, hep birinin gönlümüzden kopup ayrılması bir ayrı sızı uyandırırmış. Bunu yazan şair ne kadar haklıymış!'' çalıkuşu romanından alıntıdır.
alışılan bir kişiyi kaybetmenin acısı bambaşka boyutlarda oluyor. bu ister sevgiliniz ister arkadaşınız olsun önemli değil. mesela sevgilisi olan bir arkadaşlar ayrıldığını dahi düşünemezler sanki sonu ayrılığın sonu dipsiz kuyudur onlar için.
acaba sisyphos da yuvarladığı kayaya alışmış mıdır diyorum içimden. hani sürekli şu kayayı dağın yamacına kadar yuvarlayıp tam yamaca geldiğinde her seferinde tepeden yuvarlanan arkadaş. kim bilir kaya olmasaydı sisyphos da olmayacaktı bence.
peki o kaya sisyphos un yükü değildir de nedir? işte burada akıl ve mantığımın vardığı çıkarım en azından yükü atmak oluyor.
kısacası bari yükümüzün azaldığına sevinelim arkadaşlar.
Sevginin önüne geçer, yerini doldurur. Çoğu ilişki sevgi bitsede alışkanlık olduğu için devam eder. Hatta ayrılık olsa dahi o kişiye alıştığı için başkasıyla olamaz. Altında yatan psikolojik sorunlar olabilir.
Birine, bir şeye alışmayın. Eninde sonunda canı yanan siz olursunuz.