düşündürücü bir söz. Bu konuyla ilgili bir şeyler yazacağımı söylemiştim, ama ondan önce aklıma geçenlerde okuduğum bir hikaye geldi, onun ufak bir kısmını seninle paylaşmak isterim sevgili okur:
“...'birinden nefret etmen için onu çok sevmen gerekir' çok doğru bir söz! Bak, her zaman değil belki, evet, ama bazen öyle. mesela şu an bir kişiden öylesine nefret ediyorum ki... bu, bu çok derin ve güçlü bir his anlıyor musun. Düşmana karşı hissedebileceğim bir nefret hissi değil bu. Daha karmaşık, daha derin, daha ağır, daha korkunç, daha farklı bir şeyden bahsediyorum; Onu çok severken bana Kontrolümü kaybettirebilecek fakat karakterimi bozmayıp yine kendime hakim olmaya çalışıp bunu başardığım bir nefret hissinden. sevgi hakkında tüm öğrendiklerimi silebilecek karşıt bir his bu. Öğrendiklerimi bana unutturup üstüne bir virüs gibi hücrelerimi hızlıca istila edebilecek bir his. Bu bir acizliktir ve ben şu an onunla savaşıyorum. biraz dinlenmem gerek.
...fakat siz hanımefendi;
Sizden nefret ediyorum, anlam veremediğim şeyler yaptığınız için. üstelik en başında size her ne kadar temkinli yaklaşsam da yine size karşı belki de hiç olmadığım kadar samimi ve yakın oldum. zamanla gerçekleştirdiğiniz anlamsız hareketleriniz sonrasında neden böyle yaptığınızı size sormak yerine yüzünüze karşı uzun bir zamandır ve her seferinde mutlu yüz maskemi takındım ve ‘neden?’ sorusunu sormaktan uzak durdum. Göz göre göre sizi çok sevdiğim halde size defalarca rol yaptım. bana beni düşündüğünüzü söylediğiniz o sözcükler karşısında da size rol yaptım, zira benim için şüpheli konumundaydınız ve beni haksız çıkarmıyordunuz. sanırım tahmin etmiştim böyle bir şey olacağını. daha fazla neler yapabilirdiniz görmek istedim sadece. iyi birisiniz fakat insanların hisleriyle oynadığınızı fark edemeyecek kadar da körsünüz.
sizden nefret ediyorum, nefret ediyorum çünkü bana söylediğiniz ve beni düşündüğünüzü yine bana hissettirdiğiniz o güzel sözlerden sonra anlamsızca benden uzaklaşıp henüz kelebekleriniz ölmeden gidip bir başkasına benzer sevgi sözcüklerini söyleyebiliyorsunuz. sizden nefret ediyorum çünkü bana söylediğiniz bazı özel sözlerden sonra gidip de gözlerimin önünde bir başkasına sanki beni hiç tanımamış gibi... cidden tüm bu yaşananlar gerçek mi? gerçekten bu kadar vazgeçilebilir ve kolay mı bazı şeyler? melek gibi gözüken ama hiçbir şeyliğin, arkadaşlığın, sevginin ve aşkın ne demek olduğunu bilmeyip ancak biliyormuş gibi davranıp üstüne bu kavramları böylesine iç içe geçireninizi ve onu içten içe çökerteninizi ilk defa görüyorum. Resmen sevgiye savaş açmışsınız siz, tıpkı bir truva atı içerisine saklanmış bir şeytan gibi. melek görünümlü bir şeytan mısınız yoksa? Size böyle dediğim için beni yanlış anlamayın lütfen. Zira iyi biri olduğunuzu düşündüğümü söylemiştim az önce. Hala iyi biri olduğunuzu düşünüyorum. iyi, bir o kadar da sevgi dolu ve farkındalıktan yoksun bir şeytansınız siz. Sizi zamanında kim bu kadar üzdü de tüm bunları yapıyorsunuz acaba. sizce ben yanılıyor muyum yoksa? yoksa her şeyi bilerek mi yapmıştınız? Tüm bunların mutlaka bir sebebi olmalı. Keşke bana hiç dokunmasaydınız…
‘bazı sözcükler herkese söylenmek için değil, bir kişiye söylenmek için vardır’ diye biliyordum ben, yanılıyordum. Hayatımda ilk defa hem sevgi kavramını kullanıp hem de o kavramı böylesine yıkan ve kendisini seven birinin hisleriyle kör bir şekilde oynayan melek görünümlü bir insan görüyorum karşımda. fakat merak etmeyin, size karşı kasten temkinli bir şekilde yaklaşarak yaptığım rol sona ermiştir. gerçekleri gördüm, artık özgürsünüz. üstelik tüm bu yaşananlardan haberiniz bile yok ve her seferinde sizin yüzünüze gülümsedim, ne kadar trajikomik öyle değil mi. Artık bazı şeylerden daha çok eminim. En azından sevmenin nasıl bir şey olduğunu anlıyor, bu eylemin gerektirdiği bazı sözcükleri birden fazla kişiye değil de tek kişiye söylemem gerektiğini ve aşık olmadığım insanlarla konuşurken onların hisleriyle oynamama sebep olabilecek sözcüklerden kaçınmam gerektiğini iyi biliyorum. Üstelik size iyi bir insan olmadığımı düşünüp bunları bildiğimi söylüyorum. Zira sevgi gibi saf bir güzelliğin içini açıp onu kurcalamamam gerektiğini bilen farkındalık sahibi bir kötüyüm ben, Emin olun sizden daha iyi biri değil.
O gün bana söylediğiniz o güzel cümleyi hala hatırlıyorum, nasıl unutabilirim ki... onu gerçekten içten ve o an düşündüğüm anlamda söylediğinizi bilmek isterdim. bildiğim şey bu olmalıydı. yine de ‘iyi ki rol yapmışım’ diyorum şu an. iyi ki de arkadaşça bir karşılık vermişim diyorum. Öylesine mi söylemiştiniz onu? Sanmıyorum. siz kör bir şekilde benim aracılığım ile kendi benliğinizi arıyordunuz sadece. bunu o an fark edip önlemini almam gerçekten suç mu sizce? hatırlamıyor musunuz acaba? Unutkan biri misinizdir? Hatırlatmamı ister misiniz? Peki aynı sözcükleri şu an ona da söylüyor musunuzdur ki? Umarım bir gün ruhu defolu birini sırf bu yüzden intihara sürüklemezsiniz.
tecrübemin ve iyi oyunculuğumun karşılığını üzerine kendi ellerimle yazdığım "beni üzmeyi başaramamanız" isimli alelade bir plaket olarak yine kendime takdim ediyor iken o kadar isteksizim ki. evet, sonunda belki de sizin o güzel sözcüklerinize kapılıp üzülme ihtimalim de vardı ancak ne yazık ki sonunda beni üzeceğiniz bir senaryonun o saf kahramanı olamadığım için üzgünüm. beni kandıramadınız fakat hala üzgünüm.
Sanırım kalbim sızlıyor, dinlenmem gerek. Yaşlı biri olduğumdan değil, sadece beni yordunuz, benim gibi çok güzel sevebilecek bir adamı yordunuz. Tebrikler hanımefendi!
gecenin bu saatinde elimde yarısına kadar yanmış sigaramla, dumanıyla katıldığım tespit. bazı günler nasıl nefret ettiğimi bir allah bilir, zaten bunu kuluna anlatmaya imkan yok. acayip boyu aşan bir duygudur. fakat çok sevince yaşıyorsun bunu. o da kocaman bir gerçek.
önemli bir söz. bu dursun burada buraya yazacaklarım var benim ama arada bir gelen bu nefret hissini ufak da olsa yaşadığımdan ötürü aklımdan atamıyorum ne yazık ki ve böyle bir şey gerçekten var. çok farklı ama. normal nefretten daha farklı bu. ayrıca daha bir derin. bunu başka bir zaman başka bir entry de anlatmak isterim. şu an o kadar derine dalmaya hazır değilim.
beni osman öldürdü filmini izlerken bir repliğe takılmıştım. izzet günay abimiz türkan şoray ablamız için -öldürecek kadar kızdığına göre beni sevmeye başladın diyordu. e haklı.
yanılgı
(bkz: adolf hitler) hiç sevmedim sadece nefret ettim.
ilk karşılaştığınız andan beri size pislik yapan birini sevmezsiniz sadece nefret edersiniz.
nefret genelde sevginin negatifidir. yani genelde sevgi bitince nefret oluşur.
lakin kimi insanlar vardır benim gibi takıntılıdır, hiç sevmeden de nefret edebilir.
ayrıca her insan gözümüzde belli bir seviyede başlar. ilk tanıdığımızda onu hep pozitif olarak görürüz, zamanla yaptıkları ya kendisini eksiye çeker ya da seviyesinden daha da yukarı çıkar seni büyüler. bu mantıkla bakınca evet sevginin yokluğudur nefret. lakin her insanı seven insan için nefret böyledir.
nefretinde sevgi gibi büyüklüğü küçüklüğü vardır.kocamaaaann sevebilirken insan bir o kadar da nefret edebilir ama bunun için önce gerçekten sevmesi lazımdır.
Birinden nefret etmek için önce sevmek lazım değil. Misal, herkes yola tukurenlerden yada sokağın ortasında çocuğunu döven ya da köpekleri yakan insanlardan nefret eder. Dur bı ilk basta seveyim de, sonradan nefret edeyim denmez. Sevgi nefrete, nefret sevgiye dönüşür o ayrı.