şöyle ki ordu sakarya'nın doğusuna çekildiğinde "sorumlusu kimdir? başa geçsin!" diye bağrıştılar. atamız yürütme ve yasama yetkisinin geçici süre kendisine devredilmesi şartıyla taleplerini kabul etti. alayı bir olup, atamızın başkomutan olması için oy verdiler. niye ki akıllarınca ordu yenilirse atamızdan kurtulacaklardı...
yunan sakarya savaşı sonunda yenilince, "efendim neden takip etmiyoruz. hücuma geçelim" diye tantana yaptılar. oysa savaşı güç bela kazanmıştık. asker kaçaklarını toplamak ve orduya silah bulmak lazımdı..
sakarya savaşı ve büyük taarruz arasındaki yaklaşık bir yıllık süre içinde, kısa süre önce "neden duruyoruz? taarruz edelim" diyenler, "efendim ordumuzun taarruzda başarılı olduğu görülmüş şey mi? bir an önce anlaşma yapalım" demeye başladılar.
bununla da yetinmediler, atamızın başkomutanlık yetkisini uzatmamak için harekete geçtiler. atamız meclise çektiği iki restinden birini bu olay üzerine çekti. sonunda başkomutanlık yetkisi kendisine süresiz olarak devredildi.
son hamleleri 25 Kasım 1922 tarihinde milletvekili seçim yasasını değiştirmek için teklif vermeleri oldu. Yasa teklifine göre türkiye sınırları içinde belirli bir yerde 5 seneden fazla ikamet etmemiş olanlar o bölgeden milletvekili seçilemeyecek, Misak-ı Milli sınırları dışında doğmuş olanların ve Türk kökenli olmayanların yine milletvekili seçilme hakkı olmayacaktı. Bu yasa, Mustafa Kemal'in ve birçok subay kökenli mebusun ve doğum yerleri ülke sınırları dışında kalan diğer kimselerin seçilebilme hakkını ortadan kaldıracaktı!...
evet, bu alçaklığı da yaptılar!...
kendileri bir yerlerde göt büyütürlerken, ömrünü cepheden cepheye koşarak geçirmiş olan atamızın, bir yerde beş yıl oturmadığı için milletvekili olmasını engellemek istediler.
atamızın bu girişim için yaptığı konuşma müthiştir!... kendisi gibi olanlar cepheden cepheye koşmasaydı, bugün "ikamet ettik, milletvekili olmaya hakkımız doğdu" diyecekleri bir toprak olmayacağını yüzlerine vurdu hainlerin...