türk tarih kitaplarında en fazla 1 sayfalık bir savaştır, fazla üzerinde durmayız bile fakat sırbistan tarihi için anlamı çok büyüktür, tarihlerinin dönüm noktasından biridir.
kosova'ya eski sırbistan denir, sırpların orijini buradan gelmektedir, bu toprakların bu millet için anlamıda büyüktür. olayı sırplar açısından incelediğimizde o zamanlar nemanja krallığı olarak hüküm sürüyordü, başlarında da lazar bulunuyordu. osmanlı akınları karşısında papanın da arka çıkmasıyla bir ordu toplandı. ancak efsaneye göre bir gece lazar bir rüya gördü. ona dünyada mı yoksa cennette mi bir krallık istediği soruldu. o da haliyle cennet yanıtını verince ondan bir kilise kurması istendi. böyle olunca lazar işi gücü bırakıp bir kilise kurdu * ordunun iş gücünü ve parasını bu kiliseye harcadı. düşük kondisyonla çıktıkları kosova savaşı'nda da haliyle darma duman oldular ve sırbistan osmanlı hakimiyetine girdi.
savaşın yapıldığı kosova ovasında, şu anda kosova'da kosovo polje (kosova ovası) adında bir kent vardır, hatta havalimanı bu kenttedir.
bu savaş sırplar için bir de kahraman çıkarmıştır: milos obilic. murat hüdavendigar'ı savaş sonrası öldüren bu zat, sırp milletinin çıkarabildiği ender kahramanlardan biridir. hayır, yaptığı kahramanlık değil bize göre ama adamların standardı bu kadar. sırplar bu elemanı öylesine yüceleştirmiştir ki obilic ismi kentlere, fabrikalara, futbol takımlarına falan verilmektedir. hatta kosova'da da obilic isminde bir kent, sırbistan birinci liginde de takım vardır.
padişah biğrinci muratın bir sırp tarafından bıçaklanarak şehit olduğu savaştır. osmanlının balkanlarda kesin üstünlüğü batılılar tarafından kabul edilmiştir.
1389 yılında balkanlar'da fetih hareketlerine hız veren osmanlılar manastır, sofya ve niş'i aldılar.
bu durum balkanlarda (sırp, bosna,arnavut) ittifakını doğurdu.
bu ittifak kuvvetleri şahin bey komutasındaki osmanlı akıncılarını ploşnik mevkiinde pusuya düşürerek yenilgiye uğrattılar.
bunun üzerine balkanlarda yeni bir haçlı ordusu oluşturuldu. (hırvat, macar, leh, sırp, arnavut, eflak)
kosova'da yapılan savaşta osmanlı ordusu kısa sürede haçlı ordusunu bozguna uğrattı.
savaşın sonuçları;
birinci murat savaş alanını gezerken bir sırplı tarafından hançerlenerek şehit edildi.
türklerin islam dünyası'ndaki itibarı arttı.
osmanlılar haçlılar'a karşı ilk büyük meydan savaşını kazandılar.
sınırlar tuna'ya kadar ulaştı.
osmanlılar ilk defa bu savaşta top kullandılar.
ilk defa anadolu beylikleri osmanlı devletine yardımcı kuvvet gönderdiler.
sırplar yeniden osmanlı egemenliğine girdi ve kuzey sırbistan yolu osmanlılar'a açıldı.
osmanlılar'ın batıya ilerleyişleri hızlandı.
birinci murad'ın bıçaklandığı savaş.
zira sırplar şu an bile, o bıçaklayan şahsın adını fabrikalara, iş yerlerine, hatta fırınlara falan vermektedir.
kızmamak lazım aslında... sırplardan ne bir bilim adamı, ne bir savaş kahramanı ne de ünlü bir tarihi kişilik çıkmıştır.
hatta geçen yıl teniste dünya birincisi olan adam için, bir sırp bakanı: "sırbistan tarihinin en önemli günü." demiştir. o kadar ki çaresizler.
--spoiler--
Birinci muratın başkomutanı olduğu Osmanlı ordusu ile Sırbistan kralı lazarın başkomutanı bulunduğu müttefik Haçlı orduları arasında Sırbistanın KOSOVA denilen yerinde 20 Haziran 1389 tarihinde yaptıkları bu büyük savaşa; Osmanlı harp tarihinde 1. Kosova Meydan Muharebesi denilmektedir. Düşman ordusunun imha edilmesi ile ve Osmanlı ordusunun kesin zaferiyle sonuçlanmıştır.
Yaşanan o tarihlerde, Osmanlıların adil davranışları, kuvvet ve kudretleri, feth edilen yerlerdeki halkın sevgisini kazandırmıştır. Az zamanda çevredeki devletler arasında gerekli etkiyi yapmış, onları korku ve telaşa düşürmüştü.
Osman Gazinin kısa bir süre içinde yetiştirdiği üstün kişiler, daimi orduyu kurmuş ve onu eğiterek yetiştirmiştir. Küçük fakat düzenli, disiplinli, kahraman ve savaşta usta insanların kurduğu bu ordu artık Anadoluda ve Rumelinde sözü edilir, çekinilir bir kuvvet olmuştu. O devirlerin ünlü komutanları, lala şahin paşa paşalar, TiMURTAŞ Paşalar, EVRENOS, HACI ilbeyler, durmak dinlenmek bilmeyen gayretleri ve kazandıkları savaşlarla birçok yerleri kendi ülke sınırları içine katmışlar, bu yerlerin ellerinde kalmasını mümkün kılmışlardı. Bunu da Osmanlıların adaleti,
gösterdikleri anlayış, meydana getirdikleri sevgi ve itimat ile sağlamışlardı.
hacı ilbeyin Sırp sındığı baskını ve kazandığı zafer ve Karaman oğullarına karşı kazanılan zaferler, Avrupa devletlerini ciddi bir telaşa düşürmüştü. Bu son durumdan en çok kaygılanan Sırbistan Kralı LAZAR olmuştu. Osmanlı ordusunun çoğunun o sıralarda Anadoluda bulunuşu, Lazara fırsat doğurmuş, Osmanlıların Balkanlardan atılması tek düşüncesi olmuştu. Zaten kral Lazar, osmanlıları hiç bir zaman çekememiş, her fırsatta yararlanmak istemişti. Hınç almanın tam sırası olduğuna karar vermiş, tam harekete geçeceği sırada Nişin de Osmanlıların eline geçtiğini görünce çileden çıkmıştı. Bu son olay Lazarı yılgınlığa da düşürmüş, gururunu kırmış, ülkesinde itibarının da azalmasına sebep olmuştu.
Nişin Osmanlılar tarafından alınması ve Sırbistanın yenilmesi sonucu, sırplarla anlaşma yapıldı. Sırbistan krallığı her yıl Osmanlılara 1000 duka (Venedik altını) verecek, ayrıca Osmanlılar nerede savaşırlarsa onlara yardımcı olarak 10002000 asker gönderilecekti. Bu şartlar kral LAZARın gelecekte planladığı bütün emellerine sed çekiyordu. Kral Lazar mesuliyetlerinden bir an evvel kurtulmak ve elden çıkan yerlere sahip olmak için gizliden askeri ve siyasi ittifaklar kurma yolları aradı ve bunda da başarılı oldu. Lazar evvela yakın komşu devletlerle ittifak yaparak kuvvetli ve büyük bir ordu kurmayı tasarlıyordu. Bu tasarının gerçekleşmesi için önce Macaristan krallığına sokuldu, fakat Macaristanın iç durumu Sırplarla bir ittifaka elverişli değildi.
Bosna ve Bulgaristan krallarıyla anlaşabileceğini düşündü. Onlara başvurdu. Bosna kralı V. TVURKO bu sıralarda Sırp ve Macarların baskısından kurtulmuş ve oldukça da kuvvetlenmişti. Bir gün osmanlıların saldırısına uğrayacağından ve yurdunun elinden çıkacağından korkuyordu. Kral Lazara yardım göndermek değil, Osmanlılarla yapılacak bir savaşa kendisinin komuta edeceği bir Bosna ordusu ile katılacağını bildirdi. Aralarında bir antlaşma sonucu ittifakı imzaladılar. Kral Lazar bu sıralarda Bulgaristan kralı Şişmana (bazı tarihçiler Sisman diyor) başvurdu. Bulgaristan Kralı o sıralarda Osmanlılarla barış yapmış, kızını 1. muratla evlendirmişti. işte bu sıralarda Osmanlılar Karamanoğullarına karşı harekete geçtiler. Sırbistanla antlaşma gereği bu savaşa Sırplar 2000 muharip gönderdiler. Osmanlıların zaferiyle sonuçlanan Karaman seferinde yardımcı Sırp kuvvetlerinden bazı kişiler emirlere uymadıkları, çapulculuk yaptıkları, silahsız halka tecavüzde bulundukları için padişah tarafından cezalandırılmışlar hatta bir kaçı da idam edilmişti.
Sırp askerler ülkelerine dönünce yaptıkları kötülükleri inkâr etmişler, büyük haksızlıklara uğradıklarını söyleyerek halkın galeyana gelmelerine sebep olmuşlardı. Kral Lazar bu fırsattan yararlanarak, osmanlılara karşı savaş hazırlıklarını hızlandırmıştı. Bu meyanda Lazar Arnavutluk beyliklerini ve Bosna krallığını, Eflâklıları, Lehlileri ve Macarları da Osmanoğulları aleyhine birleştirerek kuvvetli bir ordu da kurmuştu. Müttefik orduya (Haçlılar) güvenerek, 1. murata savaş ilanı için bir de elçi göndermişti.
Bu durum karşısında o sıralarda Bursada bulunan 1. Murat; Karesi ve Kütahyada sancak beyi olan oğulları Yakup Çelebi ile yıldırım bayezide haberler ulaştırarak, askerleriyle Çanakkaleden Geliboluya geçip, FiLiBE Ovasında yığınağını yaparak Osmanlı Ordularına katılmalarını bildirdi. Diğer taraftan Saruhan, Menteşe, Aydınoğullarına toplayacakları askerleriyle yardıma koşmaları bildirildi. Bu suretle ordu düşünülenin üstünde kuvvetlenmiş olacaktı. Bu sırada hacda bulunan, büyük komutan Evrenos Bey de orduya katılmış bulunuyordu. Kendisine, başkomutanlık müşavirliği görevi (Ordu kurmay başkanlığı) verildi. I. Murat kendisine bağlı, Balkan yarımadasındaki Sırbistan hâkimi bulunan Saraç Beyi, Prens Dö Serrad ile Bulgarlardan Köstendil prensi Konstantin e de haber göndererek hazırlanmalarını bildirmişti. Onlara çok güveniyordu. Aynı zamanda vakit kayıp edilmeden i. Murat derhal savaş divanı toplanmasını da emretti. Genel durum gözden geçirildi. Ve stratejik savaş planı hazırlandı.
Sadrazam Ali Paşa, kuvvetleriyle rumeli tarafına geçti. Harp harekât alanı olarak seçilen Trakya bölgesi, Balkan dağlarıyla, Bulgaristandan ayrılmış ve her iki bölge arasında bağlantı, bu dağlar üzerindeki geçitlere bağlıydı. Bu geçitler 7 kadar olup her biri gayet dar, geçilmesi zor SULUDEREBENT, KAPUDEREBENT ile sıradağların batısında son bulan SOFYAya, Nişe, ODINe açılıyordu. ŞUMNU kalesiyle de savunuluyordu. Ali Paşa bu geçitlerden faydalanmayı düşünmedi. Çünkü bu iki geçit Bulgaristanla Sırbistan arasında bulunduğundan bu geçitlerden geçerken Sırp ve Bulgar kuvvetlerinin saldırısına uğranabilirdi. Bu bakımdan Ali paşa kuvvetleriyle, Bulgaristana en doğudaki geçitlerden biri içinden taarruza karar verdi. Daha sonra ordusunu iSLiMiYE civarında toplayarak KAVAK derbendinden geçerek ŞUMNU, PREVADI arasından Bulgaristana girdi. Ali paşa kuvvetleri Bulgaristan a girdikten sonra timurtaş Paşa oğlu YAHŞi Bey kuvvetleriyle Prevadi ye 5000 kişiden oluşan bir kuvvet gönderdi. Aynı zamanda ŞUMNUyu da yeter bir kuvvetle ele geçirerek, kendi de geri kalan kuvvetleriyle Bulgaristanın merkezi, Kral Şişmanın en kuvvetli merkezi TURNUVA ya doğru yürüdü. Çok iyi hazırlanmış bu planla kısa bir süre içinde büyük bir başarıyla sonuca gidildi.
Yahşi Bey, komutasındaki kuvvetlerle PREVADiyi ele geçirirken ali paşa da TIRNOVAyı teslim almıştı. Bu sırada ŞUMNU Kalesi mücadelesiz teslim alındı. Sadrazam Ali Paşanın pek kısa bir süre içinde eriştiği bu büyük başarı, Bulgarları dehşete düşürmüştü. Osmanlıların hiç ummadıkları bir yerden baskın halindeki bu taarruzları çok müthişti. Onların kuvveti de azdı. Beklenen Sırp yardımı da yapılmamıştı.
sadrazam ali paşa ise, düşmanın çekilme maksadını bildiğinden peşini bırakmadı. Takibe devam ederken TIRNOVAyı da ele geçirdi. ZiM nehri vadisinden yürüyerek niğbolu yakınlarına kadar geldi. Kaleyi kuşattı. Kral Şişmanı sıkıştırarak, askerini susuz ve aç bıraktı. Şişmanın padişaha başvurmasını sağladı. Kral affolunmak için i. Murata ricacılar gönderdi. Teslim oldu. Sultanın asıl maksadı, Bulgaristanı ele geçirmek değildi. Bütün kuvvetiyle Sırbistanı cezalandırmak istiyordu. Kral Sismanın teklifleri kabul edildi. Yapılan bir antlaşma ile SiLiSTRE Yi Osmanlılara verdi. Her yıl bir miktar da vergi ödemek zorunda bırakıldı. Bu sırada HIRŞOVA ve daha birçok şehirler Osmanlıların eline geçti. Veziriazam Ali Paşanın Bulgaristan harekâtı sürerken, TiMURTAŞ komutasındaki 1000 kadar akıncı Arnavutluk sınırlarına hücum etti. Ganimetle bulunduğu yere dönerken, Sırplar ve Bosnalılar bu birliğin varlığını öğrenmişler, Vurano civarında, üstün kuvvetlerle bu birliğin yolunu kesmişler, onlara çok kayıplar verdirmişlerdi. Bu hareketler Osmanlıları çok üzmüştü. Sırp kralı LAZAR Bulgaristanın Osmanlılar tarafından saf dışı edilmesi ve Prevadi, Şumnu,
Tırnova, niğbolu, kalelerinin Osmanlıların eline geçmesi ve Bulgar Kralı Şişmanın tutuklanarak yakınları ve çocukları ile birlikte Tavusluya gönderilmesi haberi ve en önemlisi, bütün Bulgaristanın Osmanlı toprakları içinde sayılması, artık sıranın kendi ülkesine geldiğini ona anlatmıştı. Osmanlı taarruzunun kaçınılmazlığına da inanmaya başladı. Ayrıca Osmanlılar bazı stratejik önemi haiz Bulgar sınırları üzerindeki sarp bir dağın tepesinde bulunan Şehirköyü (Çarput) Sadrazam Ali Paşa tarafından ele geçirmişlerdi. Lazar bu yeri tekrar ele geçirmek maksadıyla, komutanlarından General DiMiTRiYUSu 10.000 kişilik bir atlı kuvvetle Şehirköye gönderdi. Burası Niş ve Sofya arasında bulunuyordu.
Lazar için stratejik önem taşıyan bu yer sayesinde Sırp ordusunun Bulgaristanla bağlantısı kopmayacaktı. Şehirköy (Çarput) yer olarak merkezi olduğundan buradan istenildiği zaman Sofyaya, istenildiği zaman Nişe kolaylıkla hareket mümkündü, Ali Paşa bu durumu öğreninceye kadar, General Dimitriyus Çarputu ele geçirmiş, halk Sırplarla birleşmişti. Haber Filibede bulunan i. Murata duyuruldu. 1. murat Şehirköyün tekrar ele geçmesi, düşmanda şaşkınlığa sebep olmak ve müttefik devlet ordularının hareketlerini engellemek/geciktirmek için buralara akınlar düzenlettirdi. Suların coşkun akışından Osmanlı ordusu bir türlü nehri geçemiyordu. Çünkü bu mevsimde Meriç nehri geçit vermezdi. meriç nehrinin geçit vereceği zamanı yakalamak için, Timurtaş oğlu Yahşi Bey ile Saruca Paşa, Subaşı Ayni Bey 10.000 kadar akıncı kuvvetle o tarafa gönderildi.
Dırağman Boğazını geçip Şehirköyü geri alma ve düşman ordusu hakkında bilgi toplama görevi verilmişti. Yahşi Bey kuvvet liflerini çıkarlarına uygun gördüklerinden isteklerini kabul ettiler. Ellerindeki kuvvetlerle Lazar ordularına katıldılar. Ayrıca Kral lazarın damadı Prens Jorj Zatovprimur ile Karadağ Prensi Etkiyen Çermoviyeviç ve daha birçok beylikler Lazar ordusuna katıldılar. Bosna kralı Tvartko da sözünü tutmuş, ordusuyla Sırp ordusuna katılmıştı. Sırp ordusu kendinden emin bir halde bulunuyordu. Silah, araç ve gereç üstünlüğü de düşman tarafında idi. Osmanlı ordusunun uzun bir yürüyüşten sonra karşılarına yorgun geleceğini düşünüyorlar ve bu sebeple de savaşı kazanacaklarına inanıyorlardı. Harp zamanı yaklaştıkça Lazar ordusunda telaş görülüyordu. Bir süre sonra haçlı ordusu, Kosova ovasının karşı sırtlarında osmanlı ordularını çok düzenli tertiplenmiş durumuyla karşılarında görünce şaşakalmışlardı.
Hiç beklemedikleri bu hal, Osmanlı ordusunun dalgalanan sancakları ve kendilerinden emin halleri Lazar ordusunu düşündürmeye başlamıştı. Bu durum karşısında kral Lazar hemen komutanlarını topladı. Herkese bu savaşın nasıl yapılacağını sordu. Savaş şurasında bulunan prensler ve komutanlardan birçoğu, Osmanlı ordusunun yorgunluğundan, Kosova ovasında henüz savaş düzeni alınmamış bulunmasından yararlanmak için derhal taarruza geçilmesini, geceleyin taarruz edildiği takdirde Osmanlı ordusunun tümünün yok edilebileceğini söylediler. Bu son teklif kabul edilmedi. Ertesi sabah şafakla beraber saldırmanın uygun olacağına ve bu süre içinde birliklerin uygun savaş tertiplerinin alınmasına karar verdiler. Haçlı ordusu hazırlanırken, Osmanlı ordusu boş durmuyor, büyük düzenleme içinde bulunuyordu.
1.murat harbin sonucunu hayal etmek yerine, durumun kötülüğünü müdrik hazırlıklar yapıyordu. Savaşacağı düşmanı kendi gözüyle görmek için, Şehzade yıldırım bayezidle birlikte düşman ordularının son durumlarını görmek üzere bir tepeye çıktılar. Düşmanın sayı üstünlüğü karşısında hayrete düştüler. Ovanın bir bölümü, süvari ve piyade kuvvetleriyle doluydu. Zırhlı süvarilerin parıltıları gözleri kamaştırıyordu. Ovanın genişliği ve derinliği içinde sonu gelmez uzunluğuna tertip almış düşman safları görünüyordu.
1. murat karşısındaki haçlı ordusunun kendi ordusundan kat kat sayı üstünlüğüne sahip olduğunu görünce, savaşın yapılacağı arazi üzerinde düşündü. Kararlar aldı. Arazinin çok tozlu ve rüzgârın da düşman yönünden esmesi, Osmanlı askerinin isabetli atışlarına engel olacağı endişesiyle üzüldü. Fakat bu kötü ve aleyhteki durumları beraberindekilere sezdirmedi. Oğluyla geri döndüler. Harpte yapılacak hareketleri bir daha gözden geçirmek üzere tekrar Harp Meclisini topladılar. Son durum bir defa daha gözden geçirildi. Komutanların bir bölümü rüzgarın aleyhte esmesi ve aynı zamanda da askerin yorgunluğunu ileri sürdüler. Bir bölüm komutan da düşmanın çokluğu karşısında cephenin en önemli hatlarında develer bulundurularak düşman atlarının ürkütülmesini istediler. Söz alan Yıldırım Bayezid Savaşın merdane yapılmasını, hileye sapılmamasını, fedakârlık ve kahramanlığa hiç bir şeyin engel olamayacağını, her şeye çare bulunacağını söyledi. Osmanlı askeri bu ana kadar düşmanıyla göğüs göğüse çarpışmaktan hiç geri durmamıştır. Anadolunun geniş ovalarında birçok kaleler develer arkasında saklanarak mı kazanıldı? Hileye lüzum yoktur, Allaha inanıyoruz ve Allahın yardımına biz kavuşacağız, zaferi mutlaka kazanacağız. Zafer bizimdir. allahım buna şahittir diyerek sözlerine son verdi. .
Bu güne kadar yaptıkları savaşlarda böyle olmamış mıydı?
Şehzade Bayezidin sözleri, sadrazam Ali Paşanın bir ayet okumasına vesile oldu. Ali Paşa; peygamber Efendimizin düşmanlarıyla yaptığı BEDiR savaşını göstererek çoğu zamanlar fazla kuvvetler, az kuvvetler tarafından yenilmişti deyince, oradaki komutanlar, Allaha tevekkül ile imanları kuvvetlendi. Zaten başka dayanakları da yoktu. Bu harp Osmanlılar için bir ölüm-kalım mücadelesi olacaktı. Çünkü Kosovada yapılacak ve kazanılacak harp Rumelinde hükümranlığı sağlamlaştıracak, burada kalmalarına yarayacaktı. Bütün osmanlı ordusu, Allaha bağlılık ve inanışları içinde harbi kazanmağa and içtiler. Bu sırada söz alan ünlü komutanlardan Timurtaş Paşa da, savaş tecrübelerine dayanarak, düşman süvarilerinin zırhlarından korkacak develerin geriye doğru kaçmaları halinde, düşman atlılarına engel olacağı yerde, aksine Osmanlı ordusunda karışıklık doğuracağını söyledi. Bunun üzerine i. Murad, müşaviri Evrenos Beye sen bu düşmanın yapacaklarını hepimizden daha iyi bilirsin. Özellikle bu hususta tecrübende çoktur. Onlarla çok iyi savaştın. Senin son düşüncen nedir? diye sorunca evrenos Bey tecrübelerine dayanarak şöyle konuştu.
Düşman önce düzenli bir şekilde taarruz edebilir. Zamanla düzensiz bir hale gelir. Karışabilir. zaferi kazanacağına inandığı için de rastlantılara güvenir. işte bu sırada düşmana karşı taarruzun uygun olacağını, Osmanlı ordusunun bu suretle zafere daha kolay yaklaşacağını, bir yandan da, düşmanın taarruzunda ki tertiplerini dikkate alarak, savunmamızın duruma göre almanın doğru olacağını, birlikleri aynı noktalarda daima üstün tutarak ve daima toplu bulunmanın yararlarını anlattı. 1. murat ve Komutanlar, Evrenos Beyin düşüncelerini uygun buldular. Ertesi sabah bu şekilde hareket edilmesine karar verildi.
Sabah şafak sökerken, sabah namazını bitiren 1. murat ellerini kaldırarak şöyle dua etti.
Ya rabbi! Senin aşkına yüz sürdüğüm şu anımda bana yardım et, milletime karşı yüzümü kara çıkarma. Yardımını benden ve askerlerimden esirgeme. Askerlerime beni siper et, onları zafere, beni şahadete ulaştır. islamın mülkünü yok etme. Beni kurban et diye dua etmiş ve hemen sonra etrafına bakındığı zaman, dün çok fena ve aleyhine esen rüzgârın kesildiğini, hafif serpeleyen yağmurun ovadaki tozları yatıştırdığını hayret ve sevinçle görünce allaha şükretmişti. Bu sırada ordusunun savaş düzeni aldığını, yalın kılıç bekleyen askerlerinin en ön saflarına kadar giderek bu halleri anlatmış, moral vermişti.
Göreyim sizi koçlarım, aslanlarım zafer sizindir, diyerek, cephenin merkezindeki savaş idare yerine gitti.
Osmanlı ordusunun harp için tertibatı osmanlı ordusu, sağda, merkezde, solda olmak üzere üç grup halinde tertiplenmişlerdi. Sağda, yaya ve atlı gruplardan oluşan birliklere Yıldırım Bayezid komuta ediyordu. Birinci hatta piyadeler, ikinci hatta süvariler bulunuyordu. Rumeli sipahileri Evrenos Bey komutasında, Rumeli yayaları Kürtağa komutasında, Azap askerleri Hoca ve Hamza Beyler komutasında idi. Bayezid kuvvetleri gerisinde toplar da mevzilendirilmişti.
Merkezde (Ortada) 1 inci Murat komutasında, yeniçerilerden kurulu üç grup halinde bulunuyorlardı. 1. gruba veziriazam Ali paşa, 2. gruba yeniçeri ağası, 3. gruba da Rumeli Beylerbeyi Timurtaş Paşa komuta ediyordu. Merkez kuvvetlerin gerisinde ihtiyat kuvvetleri bulunuyordu. Bu grup da iki kademe halinde tertiplenmişti. 1. hatta süvariler, 2. hatta yayalar bulunuyordu. padişahın koruyucuları hassa süvarileri ve kapıkulu süvarileri de bu grupta bulunuyorlardı.
Solda; Yakup Çelebi komutasındaki grupta Turgut Beyin Anadolu yayaları, Subaşı Aynı Beyin komutasında Anadolu sipahileri gruplanmıştı. Turgut Beyin kuvvetlerinin gerisinde Saruhanoğlu ve Aydınoğlu beylikleri kuvvetleri bulunuyordu. Birliklerin aralarında ve gerilerinde toplar mevzilendirilmiş, atışa hazırlanıyorlardı. Ordu ağırlıkları en geride yerleştirilmişti. osmanlı ordusu 4050 bin kadardı.
HAÇLI ORDUNUN DÜZENi
Sağda Sırp kralı Lazarın kız kardeşinin oğlu BRANKOViÇ komutasında sırp birlikleri ve Arnavutluk birliklerinden oluşan grup,
Merkezde (ortada) Kral Lazar komutasında; Sırp kuvvetleri, Macar kuvvetleri, Ulah kuvvetleri, Hersek kuvvetleri ve Leh kuvvetlerinden mürekkep gruplar,
Solda Bosna kralı tvartko komutasında Sırp kuvvetleri ve Bulgar kuvvetlerinden oluşan grup.
kral lazarın merkez grubunda; birinci hatta süvariler, ikinci hatta piyade birlikleri yerleştirilmişti. Merkez grubunun gerisinde süvari kuvvetlerinden oluşan genel ihtiyat kuvvetleri bulunuyordu. Gruplar arasında ağır silahlar yerleştirilmişti. Haçlı ordunun genel kuvveti 100 000 kadardı.
osmanlı ordusu başkomutanlık müşaviri EVRENOS Beyin hazırladığı savaş planı gereğince, cephe ilerisinde 2000 kişi kadar bir kuvvet cephe genişliğince örtme tedbirleri almış ve taarruz gösterileri yaparak düşmanı kışkırtmış ve taarruzunu sağlamıştı. Osmanlı ordusu ise; plan gereği bu kuvvetlerin gerisindeki tepeler üzerinde savunma tertipleri almıştı. Her iki tarafın muharebe hazırlıkları tamamlanınca, ileri mevzilerdeki örtme kuvvetleri düşmana ok mesafesine kadar sokuldu. Sabahın aydınlığı ile beraber düşmana ok yağdırmaya başlamışlardı. Müessir bir atıştan sonra, kuvvetler düşmana doğru gösteriş taarruzuna başladılar.
Sırplar sayıca üstünlüklerine güvenerek sol yanda bulunan Yakup Çelebinin grubuna şiddetle saldırıya geçtiler. Bu cephedeki kuvvetler düşmanın çokluğu karşısında mukavemete devam edemediler. Gerideki ihtiyatlar üzerine doğru çekilmek zorunda kaldılar. sultan murad bu durumun diğer kuvvetlere etki yapacağını düşünerek Bayezid kuvvetlerinin, bir bölümüyle derhal Yakup Çelebi kuvvetlerine yardım etmelerini emretti. Bu sırada Yakup Çelebi de çarpışa çarpışa mukavemete devam ederek adim adım çekiliyordu. Bu suretle düşmanın büyük bir bölümünü kendine bağlamış bulunuyordu. Bu sırada da yıldırım bayezidin idare ettiği kuvvetler bu düşmanın yanına doğru taarruza geçmiş ve yardım etkili de olmuştu.
Sırbistan kralı LAZAR Haçlı ordusunun başkomutanı olarak savaşı bütün dikkatiyle takip ediyordu. Yıldırım Bayezidin taarruzunu görüyor ve başardığı mükemmel manevranın nereye varacağını bekliyordu. Boşa çıkarmak için sol yan kuvvetlerinden 20 000 kadar Boşnağı ViLODKOViÇOViÇin komutasında toplayarak Bayezidin üzerine gönderdi.
Vaziyeti gören Yıldırım Bayezid kuvvetlerini derleyerek, üzerine gelenlere yöneldi. Kanlı bir çarpışma oldu. Çarpışmayı kesin olarak Yıldırım kazandı. Yakup Çelebi ye saldıran ve bir süre başarılı görülen Sırplar yanlarının tehlikeli bir duruma girdiğini görünce kötü hale düştüler. Bu vaziyeti gören Yakup Çelebi; Ayni Bey ve sarıca Paşa kuvvetlerini de yanına alarak önce durdu ve sonra geriye dönerek ve çok korkunç bir atılganlıkla karşı taarruza geçti. Sırplar cephelerinden ve sol yanlarından gördükleri saldırılara dayanamadılar ve panik halinde kaçmaya başladılar. Başkomutanlık bu durumu görünce bütün cephede karşı taarruza başladı. Çarpışmalar ve kovalamaca 5 saat sürdü. Kaçanlar Osmanlı süvarisinin takibinden yakalarını kurtaramadılar. Kral lazar, pek çok komutan ve prensler de ölüler arasında idi.
osmanlı Ordusu ihtiyatlarının yerinde ve zamanında kullanılmasıyla düşmanın büyük kısmının kaçmasına meydan verildi ve gerilerden de çevrilerek tümüyle yok edildi. Çemberden kurtulabilenler 3 kol halinde kaçıyorlardı. LOJON boğazı yönünde çekilenleri Bayezidin, METROViÇE yönünde çekilenleri Yakupun süvarileri kovalıyordu. Savaş, cepheden düşman geri arazisine intikal etmiş, kovalama devam ediyordu. Akşam olmuş cephede sükûnet vardı. Yalnız ölüler ve yaralılarla dolu savaş alanı bütün acılığıyla gözler önündeydi.
Padişah; savaş alanını dolaşmakta, yaralı ve şehitlerini, gözyaşlarını önleyemeden şefkatli elleriyle okşuyordu. Bu sırada yerden kalkan bir yaralı, (sonradan adının Miloş Obilie ve Sırp prensi olduğunu öğreniyoruz) su vereceğini söyleyerek, Padişahın yanına sokuldu. Kol yeninde sakladığı hançerini padişahın kalbine sapladı. sultan murad yere düşerken, bu hain derhal öldürüldü. Ama padişah şehid olmuş, Cennete kavuşmuştu. Yıldırım Bayezid başkomutanlığı devralması için ileriden çağrıldı. Yüksek komutanlık vasfı olan şehzade yıldırım bayezide devlet büyükleri kararı ile harp sahasında biat edilip, Padişahlığı ilan edildi. osmanlı tarihi bilgileri alıntı.
--spoiler--
Osmanlı zaferiyle sonuçlanan savaş. Sırbistan tarihi için dönüm noktası olmuştur. 1. murad obilis hıyarı tarafından şehit edilmiştir. Adamlar birde obilisi kahraman olarak görüyor işe bak *