birhan keskin

entry266 galeri24 video1
    141.
  1. ”Ben , birlikte kıyıya sürüklediğimiz kayıktan ,
    saflığımı ve sabrımı aldım tek .
    Kalanları kumsala göm sen de ..! ”
    3 ...
  2. 140.
  3. birlikte bir masala inanmak istedim.
    ben seninle, sadece bu.
    sen beni tek
    tek
    tek bıraktın.
    2 ...
  4. 139.
  5. Şu sıralar fena sardığım, kitabını kime hediye etsem ne gariptir ki aramın bozulduğu şair.
    3 ...
  6. 138.
  7. "Balkonlarınız çok yüksek sizin, baş döndürüyor.
    Dünya pek alçak bir yer olacak yakında, öyle görünüyor..."

    (bkz: biz burada devrim yapıyoruz sinyorita)
    3 ...
  8. 137.
  9. --spoiler--
    Ben seninle sevgilim
    Mutsuz ama bahtiyardım.
    --spoiler--
    2 ...
  10. 136.
  11. Dünya yordu bizi. Benim de söyleyemediklerim var. Hiç söyleyemeyeceğim onları belki de.
    3 ...
  12. 135.
  13. içi yara bere dolu insanüstü, şair ve şiar!

    koluna girsem,
    omuz versem tasasına
    kelamımı o cilalasa
    sonra ben yare söylesem keşke!

    belli.
    aynı hayat,
    farklı insanlar incitmiş onla beni.
    2 ...
  14. 134.
  15. Birhan Keskin, bana göre, Türkçe'yi en iyi kullanan kadın şairimizdir. Çok ince, çok uç noktalara varacak betimlemeleri vardır. Hayal gücü, tamamen imge odaklıdır. Boş laf cambazlığı yapmaz, durudur, şiirleri su gibidir, insanın ruhuna seslenir, kısacası en iyi kadın şairimizdir. Asıl değeri 20 yıl snra anlaşılacak, mükemmel kadındır.

    sizinle yaşadığım her şey kıyamet,
    sizinle yaşadığım her şey cinnet,
    sizinle yaşadığım her şey cinayetti.
    ruh kirlendi
    kalbimin kenarında atını durduranlar için akrep beslemekteyim

    (Birhan Keskin)
    2 ...
  16. 133.
  17. kalbim
    demir masanın küfü, örtünün yırtığı
    camın kırığı, patlayan freni hayatımın
    kalbim, anla, bitti mevsim
    bir başka yolcu yok sana.
    1 ...
  18. 132.
  19. her zaman diğer şairlerden farklı yazan şair. şiirlerinde ne var bilmiyorum her okuyuşumda tüylerim ürperiyor...
    1 ...
  20. 131.
  21. "..Biz seninle
    Kışa girmiş iki sardunya gibi
    Oturacağız,
    Bekleyeceğiz,
    N’olur uyuma"
    4 ...
  22. 130.
  23. güzel insan, sağlam kadın, enfes şair. bu kadarla sınırlı kalmayacak büyük yetenek.

    --spoiler--
    "Sevgilim, sen bunu aldığında,
    -Ki mektup denemez buna-
    Umarım bağışlarsın beni:
    Yazamadığım mektuplarda biriktirdim kederimi."
    --spoiler--
    4 ...
  24. 129.
  25. Neşeyle yaptıklarımdan geçtim
    Kederle durulan yere geldim,
    ince uzun bir öfkenin sessiz ipiyle
    Günün saf ışığının altına çömeldim.
    …
    Yenildim ben, unutuldum ve üzgün
    değilim inan.
    Büyüktü çünkü onların dünya arzusu
    Benim otların sesiyle kaplı kalbimden
    Söktüm atımı söğüdün gölgesinden
    Şimdi yol benim yeniden...
    3 ...
  26. 128.
  27. döndüğüm ama döndüğüm, döndüğüm bu semâ sensin, döndüğüm... diyen aşık şair.
    1 ...
  28. 127.
  29. en acısını sevgilim
    en acısını tadayım istedin:
    en acısı buydu.

    omurgamı aldın benim.

    omurgamı aldın.
    omurgamı aldın.
    omurgamı.

    niye?
    1 ...
  30. 126.
  31. "Tamamlandığını sandığım sözlerim yarım kalıyor,
    rüzgar besliyor beni kuytusunun sütüyle.
    Ömrünü çok gören bir kelebek havalanıyor aklımdan
    ve kaybediyorum gerisini sözlerin,

    Rüzgar anımsayacaklarımı uğultusuna katıyor.

    Irmak desem, şölen desem... kanayan uçlarıma
    sürdüğün ecza, onlarla iyileştiydim bir zaman.
    Şimdi rüzgar besliyor beni,
    çocukluğumu kanatlarında saklıyor o.
    Bir zaman ırmaklarda yıkadığım gözlerim
    beni bu hayat için kandırıyor... anımsıyor
    ve kaybediyorum gerisini...

    Rüzgar, sana karıştım
    seninle değiştim kendimi
    üstüme sardığın bu uğultulu örtü
    gizlemiyor yine de
    bir zaman derinime işleyen vahşeti."
    0 ...
  32. 125.
  33. " her gün unutmak için değil, unutmamak için ağu kattım kalbime. her gün insan olmak ne çok kusur içeriyor diye düşündüm. "
    4 ...
  34. 124.
  35. "acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun
    izlerime rastlıyorsun, bıraktıklarıma,
    orada o yolda çekmiştim ruhumu patlatan fitili
    benden savrulan parçalar kurusa da,
    izleri var hala yolun kenarında.

    izini sür yolun, acının ormanı büyütür insanı
    vakit geniştir, ufuk sandığından daha yakın
    acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun,
    ustası olacaksın içine gerdiğin tellerin
    hangi sızıyla titrer içinde, hangi sesle
    büyük bir aşk, hangi sesle ölür, bileceksin. "
    2 ...
  36. 123.
  37. "iz bırakmaz insanı
    Hiçbir iz beni bırakmadı
    Hiçbir iz onu bırakmadı
    Ve biz bu izlerle eskisi (gibi) olamıyoruz.
    Eskisi gibi olunamayınca
    Ne öncesi gibi, ne de sonrası gibi
    olunamıyor
    hiçbir zamanda olamamak
    bunu anlamak
    Ah Ingeborg,
    Martı çığlıklarıyla bile olsa yırtılan ipek
    Bir kez daha dikilemeyecek"
    1 ...
  38. 122.
  39. 121.
  40. "insan ölebildiğine göre, kendinden bile soğuyor..." demiş Birhan Keskin,
    haklı...insan kendisi dahil bütün öznelerden ve nesnelerden soğuyabilir...
    6 ...
  41. 120.
  42. Bilirdim, biliyordum, biliyorum,
    Bittiğinde, geçtiğinde,
    Azaldığında sızı, iyileştiğimde,
    O saman tadıyla karıştığında;
    Her şey daha acı olacak...
    0 ...
  43. 119.
  44. "sen güzel insansın
    herkes biliyor bunu
    yaramı alıp uzak şehirlere gidiyorsun
    -saçlarımı düz bir denize ısmarlıyorum

    utanma! ayıp değil ki bu
    bak ben utanıyor muyum?
    kanayana kadar dizlerim, misket oynarken
    hem, unutma herkes birilerinin yarasını taşır uzaklara."

    "Bir tünelin uğultusunu taşıyarak içimde
    acının içinden geçtim,
    yol boyunca zamanın parçalarında
    bir ürperti saydılar beni
    oysa bir iki sessizlik dışında, yekpare
    soğudum, üşüdüm

    kendi çukurunda buz tutan suyu,
    yolun kederini anladım..."

    "Bilemem, belki bu yüzden
    ben sana yanlış bir yerden edilmiş
    bir büyük yemin gibiydim.
    Beni hep aynı yerimden yaralayan o eve
    yine de döneyim döneyim istedim."
    1 ...
  45. 118.
  46. "Gün başlamadan. Kuşların sesi bile başlamamışken,
    Gök susarken daha, ağaç uyurken
    incir çatının yerini beklerken
    Alyandos ve limon uzakken
    Su üşümeden bahçede, not düşülmeden
    Karar verilmeden karar alınmadan
    Söz karanlık uykusundayken konuşma başlamadan
    Baca alevi bilmezken, sis, kurum kurulmadan
    Kuşlar pike yapmazken ufka kanat açmazken
    Şemsiye sözcüğü yokken, henüz yapraklar varken
    Morken o ne sabah ne gece olan.
    Ah ve figan yokken daha, sokağa martılar inmeden
    Kış sokaklara insin diye dilemeden henüz
    Yaz hala bitmedi diye yakınmayı bilmeden
    Aerodinamik yokken kuantum aklımızdan geçmemişken
    Dal kırılmamışken, kök kendine küsmemişken
    Herkesin yuvası doğrulduğu yerdeyken henüz
    Ve yuva nedir bunu bile sormamışken
    O kadar safken, büyümemişken murat
    Olanlar ilk kör kuyumuzda birikirken
    Dünyaya geldik gideceğiz demeyi bilmeden daha,
    Sabah ve akşam gibiyken kısaca, sabah ve akşam gibi
    Kavuşukken zaten kendinde. Dünya ılık bir yuvayken
    uyurken altındayken senin. Kimsenin kuşu kuşkusu yokken
    Öyle saf, öyle saf,
    Yarılmamışken, bir yanımız öbürüyle dururken
    Böyleyken, durup dururken böyle,
    Niye bombalarlar bizi Figen,
    Bağdat’ı neden?”
    4 ...
  47. 117.
  48. "Dünyanın hali hal değil, bunu biliyorum. Bunu her gün tekrar be tekrar görüyoruz. Benim şiirden başka sarınacak bir örtüm yoktur. iyiliğim onadır, iyiliğim de ondandır. insana ait vicdanı geri istiyorum, insan için!"
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük