felsefi açıdan yanlışlayamazsınız bunu maalesef. Sorgulanmadan genel ahlak kuralları kabul edilmeli demek bu hayatta daha iyi yaşamak için aklı arkada bırakmak demektir. inançlarınızla maalesef baskalarının inanclarina ahlaksiz yaftasi yapistiramazsiniz. Hak ve hukuk bu noktada devreye girdirilir. Lakin bunlarin dusunsel acidan bir onemi yoktur. Bu noktada ne olursa olsun toplum fasizme gider. Yani devletin hakimleri ve daha bir çok hak ve hukuk sağlayicisi fasisttir ve fasist olmak zorundadir. Genel olarak kabul goren ortak inanclar bireyi o inanca uygun davranmaya zorlamak zorundadir. Ama buna hakki oldugunu maalesef soyleyemem. En basta ozgur irade meselesi herseyi degistirir zaten. Ozgur iradeye inanmiyorsaniz hapiste hic kimseyi tutamayacaksiniz demektir. O insanlari hapse atmak toplumu duzene sokabilir ama bunu yaparken o insanlari genel olarak kabul gören inanclarla yargilarsiniz. Yani hakli olarak o insanlari hapise attiginiz felsefi acidan maalesef dogru olmayacaktir. Cunku bir kisinin inancı bin kisinin inancindan farkli degildir ve hakikat kabul edilemez. Bunu bilimdeki yasalar için de soyleyebiliriz. 1000 kere bile attiginiz bilye yere dusse 1001. Kez dusecek diye varsayima gidersiniz. Bunu yanlislamak ve insanlari suclu konuma dusurmek icin elleriniz kollariniz bagli diyebilirim. Bu konular toplumun cikmazlari ve kolay kolay cozulebilecek seyler degiller.
günümüzün en büyük sıkıntılarından biri ahlak bozulmasıdır ki son zamanlarda da en çok şikayet edilen şeylerin başında gelmektedir. peki bunu düzeltmek için ne yapabiliriz, milletin yaptıklarına mı takılmalı yoksa ilk önce sorunu kendimizde mi aramalıyız?
alt nesillerimiz olan çocuklarımız, kardeşlerimiz, kuzenlerimiz yiğenlerimiz. ilk önce bu halkaya olması gerekenleri anlatmalıyız fakat kimimizin iş yoğunluğu, kimimizin boş vermişliği yüzünden gerçekten artık ahlak kavramı eski anlamını yitiriyor. insanlar çocuklarıyla uğraşıp zaman geçirmek yerine ellerine telefon, tablet tarzı teknolojik aletleri vererek " aman sesini çıkarmasında bir köşede otursun" modunda ya da ev hanımlarımız " elimin altında dolanmasında sokakta ne yaparsa yapsın" umursamazlığında. hal böyle olunca çocuklar neyi görse onu örnek alır hale geliyor. bu da yetmezmiş gibi çocukta bir kusur görüldüğünde ölçülüp tartılmadan suç çocuğun kendisine atılıyor.
konuyu dağıtmadan bireysel ahlak kavramının bozulmasından şikayetçi olacak isek işe milleti eleştirmeye başlamaktansa kendimizi eleştirerek başlatmalıyız.
ahlak mutlaka olağanüstülüğe bağlanmalı ve sorgulanmadan kabul edilmeli çünkü bir şeyleri sorgulayınca temelin kayar. dogmalara inanmak aslında kötü değildir, toplumda dogmalar olmasa herkes kafasına göre bir ahlak benimser ve bir arada insanları tutmak zor olurdu. bu yüzden birey değil toplumun dayattığı ahlakı temellendirmeli ve insanlar sorgulamadan bu ön kabullere inandırılmalı. ha din adı altında olur ha başka bir şey adı altında. sonuçta insanı bir şey hırsızlıktan alı koyuyorsa bu önemlidir, bunu ha zeus a , ha allaha, ha isa ya falan filan inandığı için yapmış fark etmez.
dogmalar çünkü geçmişin kalıntısıdır ve bilgi aktarımıdır, atalarımız böyle denemiş ve denemeye yanılmayla yıllarca süre bunu uygulayıp dogmaya dönüştürmüş. her gelen bir öncekini sorgularsa toplum git gide bölünür. beyninizi o yüzden dogmalara teslim edin. karşılığında ödül alacağınızı da düşünebilirsiniz bu sizi motive eder.