kişiden kişiye ahlakın değiştiği bir toplumda yaşıyoruz. size göre ahlak kuralları çerçvesinde olan bir şey bir başkasına göre değildir. artık günümüzde menfaat daha fazla öne çıkmakta olduğundan kaynaklanan durumdur. bu gibi insnaların her zaman bir cevapları vardır. her şeyi kılıfına uygun yaparlar. hatalı olduklarını söylesen bir türlü söylemesen bir türlü. ahlak kuralları artık yeni toplumlarda göreceli bir kavram olmuş.
aslında zihnen eğitmeyip birden ahlak vermeye çalışmaktan iyidir. kesinlikle önce zihinsel gelişim ve bilinç sağlanmalı sonra ahlak kendiğilinden gelecekse gelmelidir.
ha eğer ki bir yasa, aklıma zorla bir ahlakı yerleştirmeye çalışıyorsa, esas o yasa ahlak ve insanlık dışıdır. ahlak bu değildir.
tehlikesine katıldığım önerme. çıkar elde etmek adına her yolun mubah görüldüğü ve yapılan ahlaksızlığın eleştirilmediği bir toplum yaratıyor. şu an kabul gören bir çok yanlış bu sebepten kaynaklanmakta. toplum yapısını değiştiren bir tutum sergileniyor. özgürlük kelimesi ardına bile saklanabilen ahlaksızlıklar günümüzde ayıplanamayan, ayıplayanlara ise farklı gözlerle bakan insanların istemsiz baskıları yeni bir düzen oluşturmakta. bir çok şeyle bağdaşabildiği için eski düzenin önüne geçilememiş.
ahlakta gerçekten artık değişken bir kavram haline geldi. mutlak doğru artık yok. yani vardır belki ama bunun içine ırk din dil girdiği için herkesin aynı durum üzerine farklı düşünceleri oluştuğundan herkes muallakta kalıyor. orta bir yol bulana kadar böyle renkler çeşitler olacaktır. lakin balansı yakalayacağımız nokta beni biraz ürkütüyor.
çok da tehlikeli olmadığını düşündüğüm bir olay. ahlak denen şey insanların toplum olarak yaşayabilmeleri adına herkesin birbirine en yakın kar ve zararda tutulduğu denge sonucu gelinen bir nokta ve kurallar bütünü ise bunu uygulayacak en iyi zihniyet de eğitilmiş bir zihniyettir. zaten eğitimini almış her zihniyet toplum olmanın gerekliliğini anladığı anda bu noktaya kendiliğinden ulaşacaktır. aslında iyi ve kötü, yarar ve zarar vb. hepsi kişilerin mantıken daha iyi yaşayabilmesi için ahlaklı ya da ahlaksız diye ayrılmıştır. yani her şey mantıklı düşünen eğitilmiş bir zihniyetin ürünüdür. kişi ahlaksızlık olarak nitelendirilen bir olayı öğretildiği için değil de zihnen kavradığı için benimserse ona ihanet etmesi çok daha zor olacaktır.
çevre etkisinden nasıl etkilenmesi gerektiğinin eğitimiyle birey toplumun inanç sistemine veya geleneklerine yapışıp kalmadan merdivenlerden tırmanırmışçasına doğrularını birleştirmeyi ve "bireysel ahlak" sistemini oluşturabilir. ahlak eğer insanlara vicdan sağlıyor olsaydı basit bir doğal afette veya kargaşa içeren olaylarda kendi memleketini yağmalayanların geneli gelenek kavramına bağlılığıyla bilinen ülkeler olmazdı. bakalım japonya ya; basit bir yanlışın ardından işçisi de lideri de aynı mentalitede bulunmakta. yani yapılan hakkında bilinci var. daha çok insana istemeden zarar vermiş olsa bile yada bazı şeyleri farkedememiş olsa bile şu insanlık denilenin dünya topraklarında olduğunu kanıtlayabiliyor. başına gelen soruları başkalarına yapıştırmıyor veya kaçmıyor. yüzleşiyor. öncelikle birey olma yolunda yer almakta olan insanlara insanlık bilinci ve gerçekler öğretilmelidir.
