yaklaşmak önce,
sevgilinin nefesini nefesinde hissetmek
temas etmek yavaşça dudağıyla dudağının ucuna.
ve minik bir temas ile ısırmak, ama öyle hırçınca değil bu. sevgiyle, büyülenmişcesine ve duygusal yoğunluğun başka tezahürü yokmuşcasına,dokunmak ile dokunmamak arasında bir hafiflik ile ısırmak, sevgilinin tarif edilemez bir yumuşaklığa sahip dudaklarına dişlerini hissettirmek. sıcaklık ve ıslaklıkla birlikte ısırmak, tad alma duygusunu kör edercesine ısarmak...
sonra...sonra gülümsemek salak salak bakaraktan daha bi genişleyen şu küçük dünyaya.
her seferinde ilk defaymış gibi ve birdenbire öpüşmeye başlamak vardır ki bu aklın buhar olup uçtuğunun,aşkın damarlarda aktığının göstergesidir. o dudaklara çikolata yiyen bir çocuk gibi yumulmak ne tatlıdır. ama kimse kimseyi kandırmasın içinde yüksek oranda cinsellik vardır.
brezilya dizilerinin bir numaralı geleneğidir, sapıklığın daniskasıdır, çocuklarınıza izletmeyin böyle filmler, abaza gençlik aldı başını gidiyor zaten..
uzun zaman boyunca üzerinde düşünülmüştür ama çift bu duyguyu bastırmıştır ve neden sonra o an gelir; esas kız ve esas oğlan duygularına teslim olur. doğruluğu o an tartışılmaya değer bulunmaz ama sahne bitince yüzdeki kızarıklıkla beraber,' ne yaptık biz' sorusu sorulur. haydi bakalım hayrola...
ıssız adam boşuna sevilmedi; bugün anlıkları arayanlar birileri ile sevişti ve yarın da sevişecekler, belki bi ömür boyu..o anı, o tadı bulana kadar; aradıklarının ne oldugunu bilmeden asılı kalmak için hayata..
anlık etkileşim; bugün birileri anlık dalgınlık yüzünden hayatlarından oldular ve yarında olacaklar..nereye gittiklerini bilmeden inandıklarını inanmadıkları ugruna yasayacaklar!
gelip geciciliğin tutsaklıgını farkında olmayanlar; bedenlerini anlık bakışlar için harcadılar.
ve yarın da harcayacaklar..
hiçlik ugruna koştukları yarısta ölü bulanacaklar..
bir anda öpüşmek; yasamın tüm zevkini aynı anda sehvetle kucaklayıp, tüm boktanlıgını aynı anda tatmak; bitiş noktası.